Opportunity translate French
14 parallel translation
Hiç bir şey göremiyorum ve bu da kendini koruman için en uygun fırsat.
Now l can t see anything... and that s your ideal opportunity to defend yourself.
Yes, we understand that kind of opportunity.
Nous sommes sensibles à ce genre d'opportunité. On doit pouvoir arranger un congé exceptionnel.
General, I want you to know how much I appreciate this opportunity to be back in action again, sir.
Mon général, je veux que vous sachiez... Combien j'apprécie cette occasion de revenir combattre, monsieur.
Bu aslında, hepimizin duymayı istediği şey, çünkü biz, kimsenin dikkatini çekmeyen
To tell the truth? That we wanted to hear... because...? not at that point believed to have opportunity?
Bennett ve.Andrews davasında, jüri ırkçılık ayırımı yapıldığına dair, İşe Almada Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun geçerli kurallarına göre bir dayanak bulamadı. Bu yüzden davalı Mason Andrews'e.
Dans l'affaire Bennett vs Andrews, le jury n'a pas trouvé raison de croire à l'accusation de discrimination raciale ainsi que définie par la Equal Employment Opportunity Commission.
Burada ki yaşam belirtilerini arama görevi, Nasa'nın "Opportunity" [Fırsat] isimli korsanı tarafından üstlenilmiş.
La recherche est lancé le rover de la NASA, Opportunity.
There's no luck, only readiness to seize an opportunity.
Ce n'est pas la chance, mais une opportunité saisie.
Bugün inanılmaz bir şekilde, Kızıl Gezegen'in yüzeyinde gezen bir araç var... Adı "Opportunity" olan, bir uzay gezgini.
Incroyablement, il y a actuellement un véhicule roulant à la surface de mars, la planète rouge le rover Opportunity.
Onlardan biri Opportunity, hala yüzeyde yuvarlanıyor Marslı jeolojiyi araştırıyor.
Et l'une d'elles, Opportunity, rôle encore à sa surface, étudiant la géologie martienne.
Opportunity gezgini Endurance krateri denilen bir çarpmanın etkisini inceliyordu olağanüstü bir mineral katmanını tespit ettiğinde.
Opportunity examinait un cratère nommé cratère Endurance, quant à il y a détecté des dépôts d'un minerai remarquable.
Bu alçı taşı, Opportunity'nin Mars yüzeyinde bulduğuyla tam olarak aynı şey.
Voici du gypse, et c'est exactement le même matériaux qu'Opportunity à trouvé à la surface de Mars.
I gave you your opportunity.
Je vous ai donné une chance.
All right, anyway, thank you for the opportunity.
Bon, merci pour l'opportunité.
2015'te birkaç büyük banka "özel tranş fırsatı" denilen bir şeyle milyarlar satmaya başladılar.
En 2015, plusieurs grandes banques ont vendu des milliards d'un nouveau produit appelé "bespoke tranche opportunity"