Option translate French
3,433 parallel translation
İyi bir seçeneğimiz yok.
Il n'y a pas de bonne option ici.
Belki "kiralık da olur" gibi bir şey.
Peut être "location avec option d'achat".
Çünkü geriye kalan son seçeneğim seni öldürmek.
Car ma seule autre option est de vous tuer.
Baska bir secenek daha var.
Il y a une autre option.
Bize neden böyle bir seçenek sunulmuyor?
Pourquoi es ce qu'on a jamais cette option?
Tamam, krem peynir olmasa da olur.
La Vache qui rit est en option.
İki, okulu bırakacaksın.
Deuxième option, t'arrêtes le lycée.
Olmaz, onu yapamam. Üçüncü çözüm ne?
Non, je peux pas faire ca. Quelle est la troisième option?
Öyleyse, birinci çözümü deneyeyim ben.
Ca sera la première option alors.
Tek gerçek seçenek korkularımla yüzleşmekti.
La seule réelle option était de faire face à mes peurs.
Bu işin arkasında her kim varsa bu seçeneği çok daha ince hesaplarla ve etkili bir biçimde ortadan kaldırmıştır.
Celui qui est derrière a éliminé cette option avec beaucoup de calculs et à grands frais.
-... gülümsedi? - Bence ilk söylediğin. Ama diğeri de olabilir.
Je crois que c'était la première option, mais ça aurait pu être la seconde.
Majesteleri! Pitou'nun kanatları olmadığı için tek seçeneği serbest düşüşü sürdürmek idi.
Votre Majesté! sa seule option était de continuer sa chute libre.
Tek seçeneğimiz var Henry'e yalvarmak.
L'unique option que nous avons... est d'implorer Henry.
Bu seçenek değil.
Ce n'est pas une option.
Ancak Kindred bizim bir numaralı seçeneğimiz.
Mais ce Vampire est notre meilleure option.
Beni anlıyor musun? Dinleme cihazı olmaz.
Un micro n'est pas une option.
Elimdeki tek seçenek bu.
C'est la seule option.
Bu bir seçenek değil.
Ce n'est pas une option.
Hayır, hayır. Bu bir seçenek değil.
Non, ce n'est pas une option.
İmkânsız olanla acımasız olanın arasında bir üçüncü seçenek.
Une troisième option entre l'impossible et la violence.
Bu tek seçenek.
{ \ pos ( 192,205 ) } C'est la seule option.
Bu da bir seçenek efendim.
Ouais, c'est une option, monsieur.
Hastalanmak gibi bir seçeneğim yok.
Tomber malade n'est même pas une option pour moi.
İkinciyi seçtiler.
Ils ont choisi la deuxième option.
-... o bir seçenek değil.
Crois-moi, c'est pas une option.
Bu mevzu bahis değil.
Et ce n'est pas une option.
- Tercihlerim tükendi.
- Je n'ai plus aucune option.
Cinayetin birincil şüphelisisin, muhtemelen yapılacak en mantıklı şey bu olur.
Face à une accusation de meurtre au 1er degré, c'est la meilleure option.
Jones'un pozisyonu senin için bir seçenek değil.
La place de Jones n'est pas une option pour toi.
Seksi tesisatçı olayını yapmalıydık.
On aurait dû choisir l'option "Plombiers sexy".
- Hayır. - Tek seçenek bu, Caleb.
C'est notre seule option Caleb.
Ama bir erkek için öncelikten çok bir seçenek olduğumda bunu bilirim.
Mais je sais quand je deviens l'option d'un homme plutôt que sa priorité.
Maalesef ki ben aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Malheureusement, ce n'est pas une option pour moi.
Önce yasal yollara baksak olmaz mı?
Et si on restait avec l'option légale d'abord?
En güvenli yol hepsini yok etmek.
La seule option sécuritaire est de les supprimer.
Ama emin ol o seçenek hâlâ var.
Mais soyez assuré que l'option reste possible.
Çok çekici bir seçenek bu.
C'est une option attrayante.
En azından bu seçeneği görmeyi bebeğimize borçluyuz.
Pour le bébé, on doit au moins étudier l'option.
Tartışmasız, en iyi çözüm bu.
C'est la meilleure option, adjugée.
Diğer seçeneğin ne? Gölgelerde saklanıp beni tutuklamalarını mı bekleyeyim?
Quelle est mon autre option... me cacher dans l'ombre et attendre qu'ils m'arrêtent?
- Tek seçenek bu.
C'est la seule option.
Bu ikimiz için de en iyi seçenek.
C'est la meilleure option pour nous.
Evlilik benim için seçeneklerin arasında yok.
Le mariage n'est pas une option.
- Böyle bir şey olamaz.
Ce n'est pas une option.
Burada hiçbir şey isteğine bağlı değildir.
Ce n'est pas une option.
Orada karşılaşabileceğimiz şeyi göz önüne alırsak bence tedbirli davranmak en iyisi.
Etant donné ce sur quoi on peut tomber, Je pense que la prudence est notre meilleure option.
- Nükleer seçenek gibi bir şey bu.
- et efface les. - Euh, c'est un peu l'option nucléaire.
Akıl sağlığından dolayı kurtulma opsiyonu olmazsa...... bu dava daha da zorlaşır.
Sans l'option santé mentale, cette affaire devient beaucoup plus difficile.
Hayır, hayır, Preston. Bu bir seçenek değil.
Ce n'est pas une option.
En iyi hamle bu.
C'est la meilleure option.