Ota translate French
163 parallel translation
İmparatorluk Sarayı, eski adıyla Chiyoda Kalesi İmparator Dokan Ota tarafından yaklaşık 500 yıl önce inşa ettirilmiştir.
Le Palais impérial, autrefois appelé le château Chyoda, a été construit il y a quelque 500 ans par le Seigneur Dokan Ota.
Bu ota bayılıyorum.
J'adore cette odeur.
Hem ota hem de doktora yarar.
C'est bon pour la terre, Docteur.
Ben Ota Köyü şefinin kızıyım.
Je suis la fille du chef du village d'Ota.
Çünkü Jinbei benden Ota köyünün şefini öldürmemi istedi.
Jinbei m'avait demandé de tuer le chef du village Ota.
Lütfen Ota'ya, evine git.
Rentrez chez vous à Ota.
Ota Köyü'ne götürmeni istediğim biri var. Ama Jinbei ve adamlarının bundan haberi olmamalı. Kontrol noktalarına ve bekçilere dikkat edin.
Je dois envoyer quelqu'un à Ota, mais je ne veux pas que Jinbei et ses hommes le sachent, et je veux éviter les contrôles et le poste de garde.
Peki, biraz ota ne dersiniz?
Un peu de marijuana, alors?
Saitou Shozo - Art Direction : Ota Seiichi
Musique IFUKUBE Akira
Benim ota ihtiyacım var.
J'ai besoin d'un peu d'herbe.
- Şu ota ne dersin?
Et si on fumait ce joint?
Benim bu ota ihtiyacım yok.
Moi, j'ai pas besoin de cette merde.
P5 seviyesine gelmek için yıllar süren eğitim gerekir. Deneyenlerin yarısının ya beyni haşlanır ya da ota dönerler.
Il faut des années pour former un Psi classé P5 et la moitié de ceux qui essaient, grillent ou finissent en légumes.
- Yokota'daki Amerikan üssüne gidin.
- Allez à la base américaine à Yok ota.
Sandalyeye gitti. Teker teker elbiselerini çıkarttı. Ta ki Gyges'in önünde çırılçıplak kalıncaya dek.
Elle se dirigea vers la chaise et ota ses vetements jusqu'a ce qu'elle s'offre nue au regard de Gyges.
Hayır adamım.Ota takılmıyorum.
Je suis pas accro aux joints.
- O ota boka kızar zaten.
Il se fâche de tout, lui.
Gerekirse sinir uçlarınızı yakıp sizi ota çevirirler.
ils le font.
Japon markası Ota'yı duydunuz mu hiç?
Vous connaissez le Japonais Ota?
Bu Ota'nın ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz bile.
On connaît pas ce Ota et tu en parles à tout le monde.
Belki, Ota'yı taklit eden birileri de vardır.
Les produits d'Ota aussi, j'imagine. Je vais voir ça.
Ota'nın, yerel bir taklidini buldum.
J'ai trouvé un certain "Ato"
İsmi de "Ato". Yeterince yakın değil mi?
qui fait des contrefaçons d'Ota.
NJ. Bay Ota'yı, akşam yemeğe çıkar. Anlaşma konusunda hevesli olduğumuzu söyle.
NJ... invite M. Ota à dîner ce soir et dis-lui qu'on est très intéressés.
Ota değil mi? Ben söylemedim.
Ce n'est pas plutôt Ota?
Hayır, Ato Ota'nın taklidi.
Non, c'est la société Ato qui fait des contrefaçons d'Ota.
Patron Huang, Ota hakkında herşeyi biliyor.
C'est simple, M. Huang sait tout de M. Ota.
Anlaşmayı imzaladı, parayı da sorun etmiyor.
Et vous avez signé avec M. Ota, alors il veut être de la partie.
NJ, Ota-san'ın çok eski arkadaşıdır.
NJ est un vieil ami de M. Ota...
Patron Huang! Derhal Tokyo'ya uçup, Oto'yla anlaşma imzalamalısın.
Tu vas filer à Tokyo et signer sans condition avec Ota.
Ota'nın personelini de iyi bilir.
Alors il connaît bien les produits de Ota.
Sakin ol, Bay Ota'yla konuştum..
Du calme! M. Ota dit que...
Ota'ya hiçbirşey için söz vermedik. Sen..
Et on n'a jamais rien promis à Ota.
Bay Ota iyi bir insan. Nerede bizim itibarımız!
M. Ota est quelqu'un de bien!
Şu ota bak be!
Regarde ce petit sac d'herbe, putain!
Gözlerini kapatan mango yapraklarını kaldırdığı zaman... damadın yüzünü gördü.
Et quand elle ôta les feuilles de manguier de ses yeux... Elle le vit enfin.
Otelden ayrıldığımızda, paltosunu çıkarıp omuzlarıma koydu sonra ona baktım.
Une fois dehors, il ôta son pardessus et me le posa sur les épaules. Alors, je le regardai...
- Jules neşe içinde hemen ayaklarını çekti.
( Narrateur ) : Ce qui fut fait. Entraîné par sa joie, Jules ôta vite les siens.
Onları çıkardı ve Claude'un yanına çıplak olarak geldi.
elle les ôta avec simplicité avant de venir, nue, rejoindre Claude.
Yataktayken, soyundu ve benim de soyunmam gerektiğini söyledi.
Le premier soir, clarisse ôta sa longue chemise de nuit et m'encouragea à ôter Ia mienne.
Editor : Hayashi Yoshiharu - Fight Choreography :
Décor OTA Seiichi
Önce cesedin kafasındaki baş süsünü çıkardı ve sonra da cesedin boynuna takılmış incileri aldı. Kendi elini, kadının boynunun altına koydu ve kafasını kaldırdı.
D'abord il ôta la coiffe qu'elle portait sur la tête, puis, pour prendre les perles qu'elle portait autour du cou, il mit sa main sous sa nuque et lui souleva la tête.
Prenses geceliğini sıyırdı, bembeyaz baldırları ortaya çıktı.
La princesse ôta son négligé, dévoilant de douces cuisses blanches.
O konuştukça, Jo onun bonesini çıkardı.
Tout en parlant, Jo ôta son bonnet.
- Sanırım ota ihtiyacım var
Une faveur?
Arzuyla dalgalanırken Adrienne çıkardı o kırmızı...
"Ondulant de désir," "Adrienne ôta sa cape rouge..."
Bu Ota, ucuz da değildir.
II demande cher. Mais sa marque est connue.
İsildur'un, Sauron'un elinden aldığı yüzük!
Isildur l'ôta de la main de Sauron.
Sauron'un elinden yüzüğü kesip alan kılıç.
L'épée qui ôta l'Anneau de la main de Sauron.
Dave'le ben... Syd gitarını çıkarttı yere bıraktı.
Syd ôta simplement sa guitare, la posa et sortit calmement et posément de la scène.
Ve Jehoiachin hapishane kıyafetlerini çıkarttı, ve ömrünün sonuna kadar yemeğini kralla birlikte yedi.
Jojakim ôta ses vêtements de prisonnier, et il prit ses repas avec le roi le reste de sa vie.