Oven translate French
63 parallel translation
Evet, şuralarda bir yerde. Köşenin orada, barın altında.
Derrière le coin, dans le'Heten Oven'.
Margarethe von Oven General Tresckow'un sekreteri.
Je vous présente Margareth Von Oven. Elle a été secrétaire auprès de Tresckow.
- Bu sağlıklı program olduğu için şanslıyız. - Natural Oven'la birlikte çalışıyoruz.
On a eu la chance de tomber sur un programme extra sain, suite à une rencontre... avec la société Natural Ovens de Manitowoc.
Doğu Yakası Televizyon ve Mikrodalga Programlama'nın yeni başkan yardımcısıyım.
Je suis le nouveau vice-président de la télévision de la côte Est, et de "Microwave Oven Programming".
- Evet. Hatırlamak için aklıma balinayı getiriyorum.
Je pense au slogan de pub "Oven cleaner" pour me rappeler.
"Küçük Suzy Baker Fırınları"
"Little Suzy Baker's Oven."
Size bütün skandallardan temiz, muhteşem bir mürebbiye olmanızı öven ve hür iradenizle ayrıIdığınızı onaylayan bir mektup yazarım.
Je vous donnerai une lettre lavant votre nom de tout scandale et parlant de vous en termes élogieux, affirmant que vous partez de votre propre volonté.
Oysa sizin aşkı öven şiirlerinizde, iki insan birbirine tamamen bağlanıp birlikte, aşk dolu ve samimi bir hayat yaşama hevesindedirler.
Dans votre hymne à l'amour, vous avez si bien décrit ces deux êtres qui se sont donné l'un à l'autre. Leur amour est si grand qu'il donne à leur union intime une chaleur divine.
Bu sanatçı bozuntusu çıplaklığı öven Yunanlılardan ilham alıyor.
Cet artiste s'inspire des Grecs qui glorifiaient la nudité.
İnanmadığım bir öğretiyi öven bir şeyi nasıl resmedebilirim?
Comment créer quelque chose qui glorifie une croyance à laquelle je ne crois pas?
Bunlar Polonya'nın ihtişamını öven vatansever parçalardı.
C'est un morceau patriotique à l'effigie de la gloire polonaise.
Biliyor musunuz, tüm edebiyatta... ayağı öven tek bir şiir yoktur.
Savez-vous que dans toute la littérature... il n'y a aucun poème qui célèbre le pied.
"Henry" yi öven bir şeydi.
J'ai lu quelque chose de positif sur "Henry".
Az önce Yıldız Filosu'ndan yaptığım işleri öven resmi bir bildiri aldım. Ayrıca Kardasyanlar ile olan barışı koruduğum için teşekkür ediyorlar.
J'ai reçu un communiqué de Starfleet me félicitant et me remerciant d'avoir préservé la paix avec les Cardassiens.
İnsanlar seni öven şarkılar söylüyor...
On te couvre d'éloges.
Yazılanlara bakılırsa, kendini öven tam 12 yalan söylemiş.
Il a raconté une douzaine de mensonges mégalomanes :
Okulumuzun İngiliz ve kütüphaneci olmayan herhangi bir çalışanından seni öven bir tavsiye mektubu getireceksin.
Deux, tu présentes une excellente lettre de recommandation écrite par un professeur qui ne soit pas un bibliothécaire anglais.
Kendini çok öven bir insanmış.
Il aimait parler de lui.
Başka herhangi bir memur hizmetini öven bir şeyler yazmadı mı?
Aucun fonctionnaire n'a écrit une lettre pour recommander tes services?
Ayrıca,... beni öven o kişileri kim övüp tavsiye edecek çok merak ediyorum?
En plus, qui va recommander ceux qui m'ont recommandé?
Bayan Morgan, Andie'den Abby'nin erdemlerini öven bir konuşma yapmasını istedi.
Mme Morgan a demandé à Andie de chanter les louanges d'Abby.
İnsanları çok kolay öven birisi olsaydım bunu hayranlık verici olarak niteleyebilirdim.
Si j'étais sujet aux effusions que j'avais la louange facile, je dirais que c'est... admirable
Bu da büyümeyi reddeden yetişkin erkekleri öven filmlerden biriydi.
Encore une exaltation du mâle adolescent et de son refus de grandir.
- Genel müdüre Ajan Fox Mulder'ın bulunması için gösterdiğin çabayı öven bir mektup.
- Une lettre pour le directeur. Citant vos efforts louables pour retrouver l'agent Fox Mulder.
Bazen yıldız bir sporcu ölünce köşemde onu öven şeyler yazarım.
Parfois quand un athlète célèbre meurt, j'écris un article pour lui rendre hommage.
Habanera'mı öven ilk kişi sensin. Teşekkür ederim.
Vous êtes le premier à complimenter ma "Habanera".
Beni öven bir yazı olacağını sanmıştım.
Vous me cirez pas les pompes?
Okuldan seni öven mektuplar alıyorum ama vicdanımı dinlemeliyim.
J'ai reçu des compliments de votre école, mais je dois écouter ma conscience.
Homeros olsaydım, ilyadayı yazmıştım seni öven şarkılarla...
Fussé-je Homère, J'eusse écrit la Séraphiade Qui chante vos louanges, Impératrice de mon âme!
Birinci Dünya Savaşında İngiliz piyadelerinin cesaretini öven şiirler yazarken, yüksek komuta ile alay ettiler, çünkü kötü kararlarla yüz binlerce cesur piyadeyi telef etmişlerdi.
Pendant la Première Guerre mondiale, les soldats allemands louaient le courage des fantassins anglais. Ils les admiraient tout en se moquant des officiers qui gaspillaient ces fantassins par milliers.
Ama.. Majesteleri aynı zamanda kraliyet egemenliğini ve yeni monarşiyi öven dokümanlar da bulmamı emretti.
- Sa Majesté m'a aussi ordonné de trouver des textes qui encourageraient la suprématie royale et la nouvelle monarchie.
Luv, Kush, hadi Ramayı öven bir şarkı söyleyin.
Luv, Kush, chantons les louanges de Rama.
Bugün liderimiz Saddam Hüseyin, birliklerimizin yiğitçe savunduğu el-Muhammerah, şehrindeki kahramanlıkları öven bir konuşma yaptı.
{ \ pos ( 190,230 } Aujourd'hui, le président Saddam Hussein { \ pos ( 190,230 } a loué les efforts de nos troupes { \ pos ( 190,230 } à défendre la ville de Al-Muhammarah.
Kusay, yemekte babana söyler misin gazetelerde beni öven yazılarla bir ilgim yok.
Qusay, au repas, pense à dire à ton père que je ne suis pas à l'origine de ces articles élogieux sur moi. S'il te plaît.
Terörü kınarken, teröristleri öven bir programa gizlice yatırım yapan bir organizasyon o.
Une organisation qui condamne le terrorisme tout en finançant une émission qui glorifie les terroristes!
Büyük ihtimalle televizyonda doğal gazı temiz yanan geçiş yakıtı olarak öven reklamları görmüşsünüzdür.
Vous avez sûrement vu des pubs présentant le gaz comme un combustible propre.
İngiltere'deki en ünlü iktisatçı ve Londra İşletme Fakültesi profesörü Richard Portes'ten de İzlanda Ticaret Odası tarafından 2007 yılında İzlanda finans sektörünü öven bir rapor yazması istendi.
Richard Portes, le plus connu des économistes britanniques, professeur à la London Business School, a également été chargé par la Chambre de commerce islandaise, en 2007, d'écrire un rapport vantant le secteur financier islandais.
New York Merkez Bankası'nın yeni başkanı Glenn Hubbard'la birlikte yazdığı makalede türev ürünleri öven Goldman Sachs'in eski baş ekonomisti William C. Dudley'dir.
Son successeur à la Fed de New York est William Dudley, ex-économiste en chef de Goldman et coauteur avec Glenn Hubbard d'un éloge des dérivés.
Orada onu öven adamın en azından pişmanlığını saklayabilmesini beklerdim.
J'espérais que celui qui dit son éloge essaie au moins de cacher son mépris.
Sonra da oyunculuğunu öven magazin makalelerini özet geçişini dinlemek zorunda kaldım.
Alors j'ai dû écouter Mandy me faire une liste de chaque article qui faisait l'éloge de sa performance.
- Kendini öven alçakgönüllü demek?
C'est quoi? - De la fausse prétention?
Kendini öven alçakgönüllü demek? - Ne?
Fausse prétention, non?
Tom Haverford, bencil, yapmacık, pislik kendini öven, iyi kalpli, gizliden gizliye nazik ve muhteşem bir ufak adam.
Tom Haverford est une petite personne égoïste, flatteuse, louche, autopromue, généreuse, secrètement douce et merveilleuse.
Baban Almanya'nın en muhafazakar papazlarındandı, ama sen devrimci ve özgürlükçü Fransız düşünürlerini öven provokatif yazılar yayınlıyorsun.
Votre père est l'un des prêtres les plus conservateurs d'Allemagne, et vous persistez à publier la prose des libres-penseurs français.
Sonrasında güzelliğimi öven bir şiir de yazar mısınız?
Voyons, voulez-vous me composer un sonnet à la louange de ma beauté?
Daha dün Spartacus'u öven diliyle şimdi gelmiş bize yalvarıyor!
Priant avec cette langue qui hier encore priait Spartacus!
İki ordu bir ödül için savaşıcak. Sonsuza dek LARP panosunda, Kendilerini öven mesajlar yayınlama hakkı.
Deux armées se battant pour un seul prix, revendiquant leurs droits sur le tableau du GN alliance d'Evermore.
Bilim kuruluşlarının entellektüel niteliğinizi öven ve sizi insanlığın büyük umutu olarak niteleyen tavsiye mektuplarınız yanınızda mı?
Tu as des lettres de recommandation des certificats académiques qui montrent tes capacités intellectuelles et te désignent comme le meilleur espoir de l'humanité?
Barbosa gibi suçluları öven şarkılar yazarlar.
Ils font des chansons qui rendent gloire aux criminels comme Barbosa.
Taksicinin taksisi Haven itfaiyecilerini öven şeylerle doluydu.
Le... chauffeur, son taxi circulait. En l'honneur des pompiers de Haven.
Bu dalgalanmalardan faydalanıp kendini öven bir kitap yazarsın sanmıştım.
Vous auriez do tirer profit de tout ga en publiant un livre.