English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Owen

Owen translate French

3,290 parallel translation
Owen.
Owen.
- Owen, ne oldu?
- Owen, quoi?
Sam Keener, amcam Owen'ın birlikte içki içtiği bir adamdı uzun zaman önce, hatta ben doğmadan önce.
Sam Keener était un vieux compagnon de biture de mon oncle Owen bien avant que je ne sois né.
Sen Owen Granger'a bakınca insanları kandıran acımasız birini görüyorsun.
Vous savez, lorsque vous regardez Owen Granger vous voyez un manipulateur sans scrupules.
Sana Owen'dan da bahsetmemişti.
Elle ne vous a pas parlé d'Owen non plus.
Owen ve ben vaftiz için kilise arıyorduk. Elka da burayı önerdi.
Owen et moi avions besoin d'une église pour le baptême, et Elka a gentiment suggéré celle-ci.
Owen Protestan.
Owen est protestant.
- Owen, hayır.
- Owen, non.
Bana Owen ve Wilbur ile 2 hafta önce tanıştığını söylemiştin. Ama şimdi onu geçen yıl vurduğunu öğreniyorum?
Tu m'as dit que tu avais rencontré Owen et Wilbur depuis deux semaines, et maintenant je découvre que tu lui as tiré dessus l'an dernier?
Owen da bebek de evlilik dışı doğdular.
Owen et le bébé sont nés hors mariage.
Anne, Owen böyle istiyor.
Maman, c'est ce que veut Owen.
Aslında Owen bunun artık bitmesini istiyor.
En fait, Owen veut juste que ça finisse.
Owen, Wilbur'u sunağa götürür müsün?
Owen, pourrais-tu emmener Wilbur à l'autel s'il-te-plaît?
Owen ufak bir tavsiye ister misin?
Owen, M'autorise-tu un petit conseil?
Don Owen'dan hergün bahsettiniz.
Et tu as mentionné Don Owen chaque jour.
Owen... Kolay bir hedef.
Owen... tête à claque.
Owen'ın davası, onun kararı.
Owen est prêt à te répondre
Clark ve Owen, halletmem gereken birçok nedenden ötürü sinirlerime dokunuyorlar,... bunları halledeceğim de, ama şimdilik, biraz mesafe bizi öldürmez.
Clark et Owen me tapent sur les nerfs pour des raisons que je ne connais pas encore et je le ferai, mais pour l'instant, un peu de distance ne nous tuera pas.
Şef, ona itiraf ettiren Detektif Owen'dı.
Chef, le détective Owen était celui qui l'a fait avancer.
Top Owen'da
♪ match de foot Arsenal-Manchester United ♪
Gidenler sadece Clark ve Owens, çünkü birisi onların Mckinney ve Kline ile beraber Bratton Gould'a gideceklerini öğrenmiş.
Ok, Clark et Owen seront les seuls partir Parce que quelqu'un à découvert qu'ils partaient à Bratton Gould avec McKinney et Kline. - Ah bon?
Robert Owen McKenzie.
Robert Owen McKenzie.
Alex, Owen veya başka birini çağıramaz mısın?
Tu ne peux pas appeler Alex ou Owen ou quelqun?
Olmaz, Owen hâlâ kırılan kaburları için tedavide. Alex de Sean ile birlikte şehir dışına çıktı. Ailesi ile tanışacakmış.
Owen se remet toujours de ses côtes cassées, et Alex est partie avec Sean, pour rencontrer sa famille.
Owen Wilson oynamıyorsa, muhtemelen bilmiyorumdur.
Si Owen Wilson n'est pas dedans, je ne connais sûrement pas.
Owen'ın filmlerine benzemiyor.
Ca ne ressemble pas à un film d'Owen.
Owen insanlar istifa etmeye başlarsa satışın gerçekleşmeyeceğini ve boku yiyeceğimizi söyledi.
Owen dit que si des gens commencent à partir, la vente ne se fera pas et on est foutus.
Owen'ın hastaneyi açık tutacağım diye canı çıkıyor.
Owen est en train de se tuer pour essayer de garder cet hôpital ouvert.
Owen bize verebilir.
Owen peut nous l'avoir.
Owen'ın bunlardan haberi olmamalı.
Owen ne doit rien savoir de tout ça.
Hastaneyi çalmak için Owen'ın arkasından iş mi çevireceğiz?
On va passer dans le dos d'Owen pour voler l'hôpital?
Hayır, şef yine Owen olacak.
Non, Owen sera toujours chef.
- Hayır, Owen, dinle- -
- Non, Owen, Owen, écoute...
- Owen söyledi.
Owen me l'as dit.
Hayır, hiçbir şey söylemedim ama bunu Owen için yapmak zorundayız.
Non, je n'ai rien dis mais nous devons le faire, pour Owen.
Hayır, Owen'ın.
Non, Owen.
- Ben Owen'ı çizdim. - Çıplak.
J'ai dessiné Owen.
- Pek iyi gitmedi. - Owen mı o?
Ça ne s'est pas bien passé.
Owen'la ayrıldıkları için eşyalarını almaya gitti.
Pour reprendre ses affaires parce qu'elle et Owen sont séparés.
Aradığın kişi oydu Owen.
C'était la bonne, Owen.
Owen kilit altında.
Owen est en cellule.
Owen boğa gibi.
Ce type est un taureau.
Owen sorun çıkarmaz. Ari'yi kurtarırken onu kullanabiliriz.
Owen fera l'affaire, et on pourra avoir besoin de lui au moment de récupérer Ari.
Eğer bir şeyler yapmaya kalkarsan, Amanda'nın seni ikiye bölmeye şansı olmaz.
OWEN : Tu tentes quoi que ce soit, Amanda n'aura pas la chance de te réduire en miettes.
Bu yüzden Owen'ı gönderdin.
C'est pour ça que tu as envoyé Owen.
Owen, neden Sean ile gidip ona destek olmuyorsun?
Owen, pourquoi tu n'irais pas avec Sean, en soutien?
Owen'da sandığından daha fazlası var.
Il y a plus en Owen que tu ne peux l'imaginer.
Buldum onları.
OWEN : Je les ai.
Bunlar tsunami gücünde dalgalar, Owen.
Ce sont des vagues de la force d'un tsunami, Owen.
Evet.
N'est-ce pas Owen?
- Ve Owen.
- Et Owen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]