Oyledir translate French
6,362 parallel translation
Muhakkak öyledir. Pulpo adında birini arıyoruz.
On recherche un gars, Pulpo.
- Evet. - Muhakkak öyledir.
Évidemment.
- Ülkem için. - Kesin öyledir.
Pour le pays.
Belki de öyledir.
Peut-être oui.
Eminim öyledir, değilse bile sıkma canını.
Je parie qu'il ne l'est pas, mais même si il l'est, ne t'inquiète pas.
Umarım öyledir.
J'espère pas.
Öyledir tabii.
Mais bien sûr.
Eminim ki öyledir.
Bien sûr.
Belki dizaynından öyledir ya da sadece bir kitapçı olmasından.
C'est peut-être fait exprès, ou alors c'est juste une librairie.
- Evet öyledir.
Oui, elle l'est.
- Öyledir.
- C'est vrai.
Evet, muhtemelen öyledir ama kimin umurunda?
C'est surement vrai, mais on s'en fout.
Hâlâ da öyledir. Beni sana anlatmakla tehdit ederek babanı epey bir sıkıntıya sokmuştu. Babandan sürekli para göndermesini istedi.
Il a fait chanter ton père en le menaçant de tout te dire à propos de moi si ton père arrêtait de le payer.
- Tabii, öyledir.
- Certes.
Belki de öyledir.
Peut-être que ça l'est.
- Eminim öyledir, inan bana.
Non et j'en suis sûr, crois-moi.
Umarım öyledir yoksa ödevimin sonunu baştan yazmam gerekecek.
J'espère, sinon je devrai récrire mon devoir.
Bunu kişisel algılama, o öyledir.
Ne le prends pas personnellement. Il est comme ça.
- Öyledir diye düşündüm.
C'est ce que je pensais.
- Siz diyorsanız öyledir.
Non, je... Je vous crois sur parole.
- Kesin öyledir!
Bien sûr!
Bence öyledir.
Je le pense.
- Tabii öyledir.
Bien sûr qu'il l'est.
- Evet, tabii ki öyledir.
Bien sûr.
- Eminim öyledir.
Ca ne m'étonne pas.
Belki hala öyledir.
Peut-être qu'elle compte toujours.
Eminim öyledir.
Ouais, je m'en doute.
- Tabii öyledir.
Bien sûr que non.
Öyledir tabii.
Oui.
Kerwin kesinlikle öyledir.
Oh, oui. C'était Kerwin.
- Eminim öyledir.
Je parie.
Tabii öyledir.
Bien sûr.
Papaz efendi, bizzat siz esimin cadinin tesiri altinda oldugunu söylemistiniz. Belki öyledir.
Révérend, vous avez vous-même dit qu'il fut sous l'emprise d'une sorcière.
Her zaman öyledir.
Il va s'en sortir.
- Bir nevi öyledir.
- En quelque sorte, si.
Öyledir. Benden de hoşlanıyor.
Je l'apprécie de plus en plus.
- Evet, eminim öyledir! - Evet, okuyordum.
Eh bien, oui.
Umarım ki öyledir.
Ça arrive.
Evet, muhtemelen öyledir.
Sûrement.
Evet öyledir. Öyledir. Büyüleyici ve mütevazıdır.
Simplement charmante et les pieds sur terre.
Eminim öyledir.
J'en suis sûr.
Evet öyledir de...
Peut-être.
Evet. Öyledir.
Elle l'est.
- Eminim öyledir.
Ça, c'est sûr.
- Gerçekler öyledir.
- La vérité l'est souvent.
Öyledir.
C'est le cas.
Evet öyledir.
Je vous ai vu arriver.
Doğu Ekspresi adını taşıyan birçok tren vardı. Tabii öyledir.
Beaucoup de trains ont pris le nom d'Orient Express mais seulement un... dans l'espace!
Tabii öyledir.
Mais bien sûr.
Öyledir.
C'est vrai.
Eğer Pritchard tanıklık yapmaman daha iyi diyorsa, o zaman güven bana, öyledir
Si Prichard a pensé qu'il valait mieux ne pas témoigner, alors c'est le cas.