Oylemi translate French
471 parallel translation
- Gerçekten öylemi acaba?
Vous m'avez surprise en effet!
- Size öylemi görünüyor?
- C'est ce qui vous semble?
- Öylemi?
Ah oui?
Güzel mi? Gerçekten öylemi düşünüyorsun?
Mm.. ouais, magnifique!
Öylemi, Ollie?
N'est-ce pas, 0llie?
Öylemi?
C'est vrai?
Aylak aylak geziyorsun, öylemi?
Vous êtes fainéant?
Biri kaçtı öylemi?
Une évasion, hein?
Sende onu bırakıp gitmesine izin verdin öylemi.
Alors, vous l'avez laissée s'en aller, hein?
- Öylemi, özür dilerim.
- Pardon. M'dame!
Öylemi görünüyorum?
Un air assuré, moi?
- Öylemi düşünüyorsun?
- Vous croyez?
Kanunu kendi ellerine almak, Öylemi?
Et rendre justice vous-même. C'est ça?
Mahkumlar desteklemiyecekler ve, generaller de bundan hoşlanmayacak öylemi?
Les autres ne le toléreront pas?
Öylemi yaptın.
Mais vous l'avez fait.
Oh, öylemi? Ne incelik!
C'est gentil de sa part.
Burdan Sılade'e gideceksin, öylemi?
tu vas poursuivre slade?
kabinde. Öylemi, ha?
dans la cabine vraiment?
Yani, alkol, partiler ve kadınlar, öylemi.
Ça veut dire alcool, fêtes et filles?
Demek yeni gelin bu, öylemi?
Est-ce ta petite femme?
- Oh, öylemi...
- Pourquoi pas?
Anlıyorsun, öylemi?
Ah oui?
- Kompliman diyorsun, öylemi?
Ah, vous trouvez!
- Öylemi?
Absolument.
Öylemi.Tabi. Dürüst olayım.Ben!
- Vous mentiez... - Bien sûr. C'est vrai.
Yalnızca beni görmedin, öylemi?
Je ne suis pas le seul que vous ayez vu.
Bir şekerleme uzmanı öylemi?
Oh, nous sommes un expert en bonbons, n'est-ce pas?
Öylemi düşünüyorsunuz?
Vous croyez? Qu'est-ce que c'est que ça?
Hadi bakalım. Kağıt parçası, öylemi?
Et maintenant, un bout de papier?
- "Orasını bana bırak", ha öylemi?
- "Laisse-les moi"?
Görebildiğim kadarıyla, tüm bu insanlarla paylaşmak zorundayız, öylemi?
À ce que je vois, on va devoir partager avec tous ces gens?
Öylemi, kusura bakmayın.
Le 34, c'est à côté. Ah bon... Excusez-moi, hein.
- Opal Ann öylemi dedi?
- Opal Ann a dit ça?
Ve beni görmeye geliyorlar, öylemi?
Ils viennent me voir, c'est ça?
İçeri girip "hoşçakal" deyip çıkacaksın öylemi?
Tu y vas, tu dis au revoir, et tu t'en vas?
yani sen şimdi at terbiyecisisin öylemi?
Alors, c'est toi, le dresseur?
Gerçekten öylemi, aşkım?
Tu le dis sincèrement, chéri?
- Babam da hep bundan korkmuştur... - Öylemi?
Papa craignait toujours que je...
Ohh öylemi? .
Ah ouais?
Öylemi idi? Evet.
Ah bon?
Öylemi? Nasıl?
Et comment?
Horozlanıyorsun, öylemi?
De quel droit tu fais le coq?
Demek, alıştırma sınavlarının hepsinden çaktın, öylemi?
Donc, tu as merdé dans tes examens blancs, c'est ça?
- Öylemi düşünüyorsun?
Tu... tu crois?
- Öylemi.
Vous êtes sûre?
- Öylemi, neden?
- Pourquoi?
- Öylemi diyosun. Biz sizin adanızı ararken pekte şanslı olduğumuzdan emin değilim.
Oui, mais on n'arrive pas à trouver cette maudite île.
- Yaklaşık 4 blok. - Öylemi?
- A 4 rues d'ici.
Öylemi?
Ah, oui?
Evet, diskotekler ve Macy'nin bir şubesi ve kavasakileriyle turlayan 2 yada 3 çocuk öylemi?
Avec une discothèque, des grands magasins, et des mecs qui se baladent en kawasaki.
Ah, öylemi?
Quand ça?