English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Pacemaker

Pacemaker translate French

247 parallel translation
Kalbinin düzenli atışını sağlayan cihazı var. "Pacemaker", kalp pili.
Il porte un stimulateur cardiaque et son cœur va très bien.
Hepsinin kalp pili var. Sen kapıdan içeri daldığında kriz geçirecekler.
Tu feras sauter leur pacemaker en défonçant la porte.
Kalp pili yapıp bu adamın göğsüne yerleştirebiliyorsam... mikrodalgaları da bir uyduya gönderebilirim!
Si je peux fabriquer et installer un pacemaker au coeur de cet homme, je peux forcément détourner des micro-ondes d'un satellite!
Polis falan mı çağırmak istiyorsun'?
Tu veux faire exploser ton pacemaker?
Bahse girerim onların pacemakerları vardır şimdiye.
Ils doivent tous en avoir un, aujourd'hui, de pacemaker!
Olamaz! Pacemaker'ı getirin.
Allez chercher le pacemaker externe.
Pacemaker işe yaradı. İyi.
- Le stimulateur fonctionne.
Pacemaker işe yaramış, bu bir başlangıç.
Le stimulateur la entraîné, c'est déjà un début.
Kalp pili mi?
- Un pacemaker?
Tamamı ile boka battık. Her tarafımızda çürükler bazı yaşIıların kalp atışları durdu ve hamile kadınların suyu geldi. Hepsi bu kadar.
Il y a beaucoup de bleus, de contusions un arrêt de pacemaker et une femme qui a perdu les eaux.
Pacemaker'a ihtiyacı olabilir.
Il faut peut-être un pacemaker.
otele döndüm ve kapıcı biraz kalbimi yağladı, bilirsin işte, ben tesadüfen, benim adım Joe Berlin.
Je suis rentré à l'hôtel et j'ai demandé... au concierge de graisser mon pacemaker et... Je m'appelle Joe Berlin.
- Kalp pilim sorun çıkarıyor.
- Mon pacemaker déconne.
Krusty'ninki gibi göğsünde dikiş izi var.
Vous avez un pacemaker, comme Krusty!
Anlatırdım... Kalp pilimi kontrol ettirmem lazım.
J'aimerais bien, mais... je dois faire régler mon pacemaker.
1 : Sende kalp pili yok. Ve 2 :
Vous n'avez pas de pacemaker.
Kalp piliymiş, kıçımın kenarı.
Pacemaker, mon cul.
Bay Munder'a kalıcı kalp pili takacağız.
Il monte pour qu'on lui pose demain un pacemaker.
Harika bir vaka geldi, Takayasu Arterit'i olan... ... çift odacıklı, kalp pilli bir adam.
On a un sujet intéressant, un gars avec une artérite de Takayasu avec un pacemaker.
- Transtorasik pacemaker?
- On essaie un pacemaker externe?
Hastanın kalp atışları, kan basıncı, pulse-ox, magnezyumun verildiği saat... ... ana damarın açılması, pacemaker'ın çalışması.
Pouls, tension, saturation, heure de l'injection, voie centrale et sonde installées...
Hemen hastayı entübe etmiş ve transvenöz pacemaker'a takmıştı.
Elle a intubé le patient et a placé un pacemaker.
Pacemaker takacağım.
Je place un pacemaker.
Transtorasik kalp pili.
Pacemaker transthoracique.
Pacemaker verin.
Prenez le pacemaker externe.
Kalp pilim.
Mon pacemaker.
- Mitsuo'nın kalbindeki pilin hala çalıştığını söyledi.
Il dit que le pacemaker de Mitsuo fonctionne toujours. Quoi!
Pacemaker'a ihtiyacı var, Dr. Greene. Şu anda bir hastanede olmalıydık.
Il lui faut un stimulateur cardiaque.
Pacemaker yerleştirmemiz gerekiyor.
Il faut un stimulateur.
Pacer tamam.
Le pacemaker est en place.
Bombayı göğsüne yerleştirdiler. Saptayıcı gibi bir şey.
Ils l'ont mis dans sa poitrine, comme un pacemaker.
Pacemaker pedlerini hazırlayın.
Sortez les électrodes. Allez.
- Pacemaker için hazırız.
- Prêt à stimuler?
Pacemaker'ı deneyelim mi?
On essaie un pacemaker?
- Evet, eminim. Kalp pili burada geliştirilmiş. Ayrıca elektromanyetizma ile radyoaktivitenin aynı gücün iki farklı şekli olduğu keşfedilmiş ve büyülü kuarkların varlığından burada söz edilmiş.
Ils ont mis au point le pacemaker, ils ont aussi découvert que l'électro magnétisme et la radioactivité sont deux manifestations de la même force et postulé l'existence d'un charmant quark.
Midemi bulandırıyorsun.
C'est votre pacemaker qui déconne.
Şok cihazı için de böyle dediler ama hayatımın şokunu yedim.
C'est ce qu'on m'a dit quand j'ai eu le pacemaker... et j'ai reçu le choc de ma vie.
Kalp krizi. Acil durum. Birine pacemaker takıyorlarmış.
- Ils finissent avec un pacemaker.
Beni ilgilendirmiyor Barbie, bir saat önce bayan Zuckerman'a "damar içi kalp pili" takması için birini bulmalıydın.
Il fallait appeler un cardiologue et donner à Mme Zuckerman un pacemaker transveineux il y a 1 h.
Bu kalp pilime hiç iyi gelmeyecek.
Ça ne doit pas être bon pour mon pacemaker.
Adamın kalbinde pil varmış, fırında patladı. Brülör tamirde.
Un pacemaker a explosé dans le four, on fait réparer les brûleurs.
Zayıf bir kalbim olduğundan göğsümde bir kalp pili var.
Vu que j'ai un coeur fragile J'ai un pacemaker dans la poitrine
1991'de geçici kalp pili.
Pacemaker, 1991.
Kalp pili nabız 60 olduğunda anlaşılır.
Le pacemaker stimule en dessous de 60 bpm.
Her şey yoluna gitmiş.
Tu sais, le pacemaker...
Dikkatli ol, kalp pilim...
- Sois mon pacemaker à moi.
Onunla koşup, hızını ayarlamasına yardımcı olabilirsin.
Vous pourriez courir avec lui et servir de pacemaker.
Çok mu fazla şey istiyorum?
Vous pourriez courir avec lui et servir de pacemaker. C'est trop demander?
Hızını ayarlayabilmesi için onunla birlikte koşacağım.
Je serai son pacemaker.
Kalp pillerini duydun değil mi?
Un pacemaker, c'est pour le cœur.
Bu bir hızlandırıcı.
Un pacemaker.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]