Pain translate French
7,960 parallel translation
Artık panini ekmeğinden sıkılmış bir tek ben mi varım?
Suis-je la seule à être lasse du pain panini?
Panini ekmeği.
Le pain panini.
Dostum şu aralar çok ucuza güzel bir yazlık alabilirsin.
Mon pote, tu sais que tu peux te trouver un bel appartement de villégiature pour une bouchée de pain.
Ekmek sepetinde olacaktı.
Peut-être dans le panier à pain.
Meşgulsün?
T'as du pain sur la planche.
- Fransız usulü tost ister misin?
Tu veux du pain perdu? Yeah.
Ayıkken bir şey yapmayı denedim, elime bir kızartma makinesi aldım ama ilham gelmedi.
En étant sobre, j'ai essayé de faire un truc avec un grille-pain. J'étais pas inspiré.
Sana bir parça ekmek verirler ve sonra döverler.
Ils vont te donner un peu de pain, et ensuite ils vont te frapper.
Sonra bir parça ekmek daha verirler ve yine döverler.
Puis ils te donneront encore du pain, et ils te frapperont encore.
Sen öfke kolik, öfkeli bir kızıIsın.
Tu es un bonhomme en pain d'épice très, très énervé.
Sense et yığınısın.
Tu es du pain de viande.
O et yığını ödülünü almak üzere.
Du pain de viande qui s'apprête à prendre ton trophée.
- Tamam. - Muz ekmeği nerede?
- Où est le pain à la banane?
Beyaz tenli, çatık kaşlı. İkiniz arkaya geçin. Hemen!
Pain blanc, Grimace, vous deux, à l'arrière, maintenant!
"Ekmeğimdeki tereyağ gibisin, sevgilerle Julia."
"Tu es le beurre sur mon pain. Love, Julia".
Ekmek arası peynir mi?
Pain blanc et fromage.
Yapacak işlerimiz var.
On a du pain sur la planche.
Öğle yemeğinde biri göreğine tereyağı Sürdüğün de o tamamen çöktü
Elle a pété un plomb ce midi quand quelqu'un a beurré un petit pain.
Bu iş benim için biçilmiş kaftan.
J'ai du pain sur la planche.
^ Strumming my pain with his finger, ^
♪ Strumming my pain with his finger, ♪
Dünyanın en güzel kızıyla hafta sonu için birlikteyim ancak sevişmek yerine içime kapanıp muzlu ekmek yapıyorum.
J'ai la plus belle fille du monde pour le weekend, et au lieu de lui faire l'amour, Je deviens conscient et fait du pain aux bananes?
Muzlu ekmekten az kaldı bu arada.
Au fait, le pain aux bananes est presque prêt.
Leonard arabaya çubuklu Fransız kızarmış ekmeği sokmama izin vermezdi.
Et Leonard m'interdit de manger du pain perdu dans la voiture.
Sağ ol. Sağ ol. Yapılacak işlerimiz var.
On a du pain sur la planche.
Ekmek kırıntısından bir iz. Hansel ve Gretel.
Un chemin de miette de pain.
Her an içinde yamyam bir cadının olduğu pastadan bir kulübe bulacağız. Maebh!
Bientôt, on trouvera une maison de pain d'épices avec un cannibale dedans.
Kierkegaard beyaz ekmeği hamile bırakmış bu kız öyle doğmuş.
C'est comme Kierkegaard qui bosse sur une miche de pain merveille Et faire un bébé
Ekmeğe ihtiyacımız vardı.
Nous... nous... nous avions besoin de pain.
Bana anlatılan yalnızca bir somun ekmek çaldığı.
On m'a dit qu'il avait simplement volé une miche de pain.
- Yediğimiz sosislilerden daha kötü olamaz.
Cela ne peut pas être pire que de manger un hot dog avec du pain pita.
Ben olmasam adada diğer V-1'lerle birlikte ekmek kırıntıları yiyor olurdun.
Si ça ne tenait qu'à moi, vous seriez en bas de l'ile à manger des croûtes de pain avec les autres V-1.
Bu benim geçim kaynağım, adamım.
C'est mon gagne pain mec.
Şimdi, çok fazla miktarda şeker ve ekmek ve makarna gibi diğer karbonhidratları yediğimizde çok fazla glikoz üretiriz.
Maintenant, quand nous mangeons beaucoup de sucre et d'autres glucides comme le pain et les pâtes, nous produisons beaucoup de glucose.
Sanırım sizi yine, beyaz ekmek dietine sokarsam, bilirsiniz, veya patates cipsi dietine sokarsam veya Kızarmış patates dietine, buna benzer bir etki ile karşılaşabilirsiniz.
Je pense que si je devais vous mettre, encore une fois, sur un régime blanc de pain, vous le savez, ou vous mettez sur un, vous le savez, l'alimentation de la puce de pomme de terre ou l'alimentation des alevins français, vous pourriez avoir un effet similaire.
Mısır gevreği ve düşük yağlı yoğurdu domuz pastırması, yumurta ve ekmeksiz avokado ile değiştirdim.
J'échangé des céréales et faible en gras yaourt pour le bacon, des œufs et de l'avocat sans pain grillé.
♪ Ve hatta bazen de tost ekmeğinin üstünde olurum
♪ Et parfois, je suis même trouvé dans votre pain grillé
♪ Beyaz ekmek, mısır cipsi çörek karışımı, salça mayonez, satay, bebek yemeği
♪ pain blanc, croustilles de maïs, muffins, jus ♪ Mayonnaise, satay, de la nourriture pour le bébé
♪ İtiraf ediyorum hamburger ekmeğinin üstündeki kaplamayım
♪ Je confesse que je suis dans la vinaigrette et un pain à hamburger
Tost makinesi değil bu.
D'accord, ce n'est pas un grille pain.
Cennetteki babamız, adın kutsal kılınsın. Egemenliğin gelsin, gökte olduğu gibi yeryüzünde de istediğin olsun. Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver ve bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi bizi bağışla.
Notre Père, qui es aux cieux, que ton nom soit sanctifié, que ton règne vienne, que ta volonté soit faite, sur terre comme au ciel, donne-nous aujourd'hui notre pain quotidien, et pardonne-nous nos offenses
Sadece ekmek var.
Ce n'est que du pain.
Tost makinesi bozuk.
Le grille-pain est cassé.
Yemeğinin yarısını tasarruf ediyor bu yüzden eve getirebilir ve ekmek ile yiyebilir ve birazda tereyağı sürer.
Elle garde la moitié de son dîner pour plus tard, Comme ça, elle pourra le rapporter chez elle et le manger. Avec le pain et un petit pot de beurre.
Ekmeği
Pain. - Merci
çörek alın biraz.
Prenez du pain.
Burayı görüyor musun? Ben buradan geçimimi sağlıyorum.
Cet endroit, c'est mon gagne-pain.
Yapmamız gerekenler var.
On a du pain sur la planche.
Taze ekmek ve gelecek hayalleri gibi kokuyorlar.
C'est comme du pain frais et les rêves de l'avenir.
Onlar da taze ekmek gibi kokuyor.
Le pain frais aussi.
- Neyi?
Tu as un petit pain dans le four à présent.
Kan dökme ve kargaşa eşittir para.
Effusion de sang et meurtres sont le pain quotidien de ces renégats, voyous et trafiquants d'alcool...