Palermo translate French
225 parallel translation
Club Palermo'yu ve burasının sizin mekanınız olduğunu. Yeterince biliyorum.
Et le Club Palermo, c'est votre couverture.
Fritz, daha da ilerleyeceklerini düşünüyor musun? Palermo'ya kadar çekilecek miyiz?
Fritz, allons-nous battre en retraite et nous retrouver peut-être même à Palerme?
Yakında Max her şeyi düzeltecek, sonra beraber ufak bir tatile çıkarız, ne dersin? Palermo.
Bientôt, Max va tout arranger et toi et moi, on fera un petit voyage.
Bir kez daha Palermo'yu görmek istersin değil mi Anne?
Palerme! Tu aimerais retourner encore une fois à Palerme, Mama?
Palermo'da doğmuş.
Né à Palerme, en Sicile.
Niyetim sizi rahatsız etmek değil, ama bu Palermo treni olduğuna göre siz de oraya gidiyorsunuz herhâlde?
Ce train va à Palerme. Vous allez à Palerme?
Palermo'da sizi nasıl karşıladılar?
Comment vous a-t-on reçue à Palerme?
Palermo'da kocamla birlikteydim.
J'y étais avec mon mari.
Kesinlikle Palermo'da da aynı şey olmuştur.
À Palerme, même histoire!
Sizinki Palermo gazetesi, öyle değil mi? Demek istediğim, çok okuyucusu var mı?
Ce journal de Palerme a beaucoup de lecteurs.
Palermolu avukatın önünde "boynuzlu" sözcüğünü kullanma.
Ne prononce pas le mot "cornes" quand tu parleras avec l'avocat Palermo.
Yarından itibaren daha çok İtalyan partilerinin, temsil edildiği Palermo Meclisi'nde bir koltuğun olacak.
Dès demain, tu siégeras au parlement de Palerme.
Palermo'da federasyon sekreteri olarak çalışmak ister misin? Senin için iş bulabilirim.
Veux-tu aller à Palerme comme secrétaire de notre association?
"Palermo bulutlu"... gibi şeyler.
"Temps couvert à Palerme", ce genre de choses.
Giardinello, Torretta, Carini, Partinico ve Alcamo. Ve Palermo'ya birkaç km uzaklıktalar.
Giardinello, Torretta, Carini, Partinico, Alcamo, et à quelques kilomètres de là :
Tabii ki. Giuliano'nun telsizi var ama biz Palermo'ya telefon bile edemiyoruz.
Giuliano a une radio et pour nous, c'est dur de téléphoner à Palerme.
- Bunlar Palermo'ya gidecek olanlar. - Anlaşıldı, komutanım.
- Voilà la liste de ceux qui vont à Palerme.
Onları Palermo'ya götüreceklermiş!
Ils les emmènent à Palerme!
19 Ağustos 1949'da, Palermo'nun girişinde bulunan Bellolampo'da pusuya düşürülen jandarmaların 6'sı öldürüldü, 11 tanesi ise yaralı kurtuldu.
Le 19 août 1949, à Bello Lampo, aux portes de Palerme, 6 carabiniers avaient péri dans une embuscade. 11 avaient été blessés.
Sanık Gaspare Pisciotta, Temyiz'e gelmeden önce tahkikatı yapan delege tarafından Palermo'da sorguya çekilmiştir.
L'accusé Gaspare Pisciotta a déjà été interrogé à Palerme par le conseiller à la cour d'appel.
İlk olarak Montelepre'de jandarma tarafından sorgulanmış daha sonra Palermo'da mahkemeye çıkmadan önce de itirafınızı teyit etmişsiniz, öyle mi?
Tu as été interrogé une première fois par les carabiniers de Montelepre. Puis à Palerme, tu as confirmé tes dires devant le juge, non?
Palermo'nun orta yerinde insanları kaçırırken çok cesurdun.
Vous avez fait preuve de courage en enlevant des gens en plein Palerme.
Hayır. 2 ay kadar sonra Giuliano bir anı defteri gönderdi, ben de Palermo'daki yetkililere teslim ettim.
Non. Il me l'a remis environ 2 mois plus tard. Et je l'ai envoyé à l'autorité judiciaire de Palerme.
Geçen sene diş iltihabı tedavisi için Palermo'daydım ve orada pilicin biriyle oldum.
L'année dernière, j'ai du aller me faire soigner une dent. Une bonne occasion de connaitre une nana dans l'intimité.
Paolo, bu gece Palermo'daki saraya yerleşeceksin.
Paolo ira loger au palais, à Palerme.
Yemekten sonra hemen Palermo'ya gideceğim.
Je descends à Palerme.
Tanıdığım biri gibi eğlenmek için Palermo'ya gitmedim.
Ce n'est pas comme quelqu'un de ma connaissance, qui s'est amusé, à Palerme.
Sizinle Palermo'da savaştım!
J'ai combattu avec vous à Palerme!
Herkes, ekselansın, bu sene Palermo'dan ayrılamayacağını söylüyordu.
On disait tous, "Cette année, le prince ne quittera pas Palerme"
Aslında Garibaldi, Palermo'ya girdikten kısa süre sonra Tancredi eve Toskana'lı bir general getirdi villadaki freskleri görmek istiyordu ondan sonra da bize Donnafugata için gerekli izinleri almamıza yardım etti.
"En effet, peu après l'entrée de Garibaldi à Palerme..." "Tancredi amena à la maison un général sympathique," "qui voulait admirer les fresques de la villa..."
Palermo'nun yaralı kahramanı ile el sıkışmaktan gurur duyuyorum.
Je suis fier de serrer la main au glorieux blessé de Palerme.
Onunla, Palermo'da tanıştınız, generalle birlikte gelmişti.
Tu l'as connu à Palerme avec le général, notre général.
Garibaldi, Palermo'ya girmeden kısa süre önce limandaki savaş gemisinden bazı İngiliz subaylar evimin terasına çıkmak için izin istediler insan oradan şehrin etrafındaki bütün tepeleri görebilir.
Un peu avant que Garibaldi n'entrât à Palerme, des officiers anglais des vaisseaux en rade... me demandèrent de pouvoir monter à ma terrasse pour admirer les montagnes autour de la ville
Palermo'da birlikte üniversitedeydik.
Nous avons été à l'université ensemble.
Ve Palermo'da, 37500 litre en iyisinden İtalyan zeytinyağı.
Et à Palerme, 40000 litres d'huile d'olive, première pression.
Ben buraya çıkıp Palermo'yu alacağım.
Je débarquerai ici et prendrai Palerme.
Ve o da buraya Palermo'ya saldıracak.
Et lui attaquera Palerme par là.
Önce, Palermo'ya gideceğim.
Je vais aller à Palerme.
Eğer istersen Palermo'ya gidebilirsin.
Ça vous permettrait d'aller à Palerme.
Palermo'dan söz eden oldu mu?
Qui parle de Palerme?
Güzel, bizimle gelirseniz Palermo'ya götürebiliriz.
On vous emmène à Palerme.
Amerikalılar, Palermo'yu almış.
Les Américains sont à Palerme!
Efendim, Patton Palermo'yu almış!
Patton a pris Palerme.
Palermo, tarihin en çok fethedilen şehri.
Palerme a subi le plus de conquêtes dans l'histoire.
General Alexander'dan geliyor Palermo'yu almamanız gerektiğini hatırlatıyor.
C'est du général Alexander... vous rappelant de ne pas prendre Palerme.
Palermo'yu alışımızı nasıl karşıladılar?
Que pensent-ils de la prise de Palerme?
Burada bataklığın ortasında, Almanlar ve Malarya ile savaşıyorum bu arada Patton, hiç direniş görmeden Palermo'yu alıyor.
Moi, je me bats contre la malaria et les Allemands. Et lui, il prend Palerme et rafle toute la gloire.
İki hafta önce, Palermo'yu alınca, Stonewall Jackson'dan sonra...
Il y a 1 5 jours, on disait à Palerme que j'étais le plus grand général...
Pietro, yani baban Palermo'da kaldığı sırada zengin bir dula aşık olmuş. Kadın itibarını feda etmiş. Ve onun olmuş.
Pierre, ton père, quand il séjournait à Palerme fut aimé d'une riche veuve qui lui sacrifia son honneur.
Yazık ki, Kral Charles'la olan gizli anlaşması tam ben büyük bir Leydi olmak üzereyken bizi Palermo'dan kovan Kral Frederick tarafından öğrenildi.
Mais son entente avec le roi Charles fut découverte par le roi Frédéric qui nous chassa de Palerme juste au moment où j'allais devenir une des grandes dames de l'île.
Palermo mafyasını toparla.
Boucle la bande du Club Palermo.