Paramı translate French
15,712 parallel translation
Dans ettiğim iki yıl paramı biriktirdim.
Mes économies de ces 2 années de danses.
Paramı istiyorum çünkü.
Parce que je veux mon argent.
- Paramı Jess'e yatırıyorum.
- Je parie sur Jess.
Sırada ne var? Paramızı ne zaman alacağız? - Kim sattı?
Quand est-ce qu'on palpe?
Paramı istiyorum!
Je veux mon argent!
Paramı geri istiyorum.
Je veux mon argent.
Şimdi kendi sahte paramızı bile yapamıyor muyuz?
Maintenant on ne peut même plus faire notre propre fausse monnaie?
Bu kasabanın ilginç sırlarını araştırmak için burs paramı kullanarak işe koyuldum.
Je me mis au travail en utilisant l'argent de ma bourse pour enquêter sur les étranges propriétés de cette ville.
- Bir sürü paramız var. - Tonla.
Nous avons beaucoup d'argent.
Radley'i kapatan insanlar niye benim okul paramı ödüyor?
Pourquoi les gens qui ont payé pour fermer Radley payeraient pour mes frais de scolarité?
Onun bir şeyler bildiğini düşünüyorsun ama ben paramı ona yatırmazdım.
Je sais que tu penses qu'il sait quelque chose, mais je ne parierai pas un litre de bière.
Saçmalama. Ona paramız yetmez.
Ne sois pas bête, il est cher.
Paramı ödersin, işimiz biter.
Vous me payez, et on arrête là.
Adamımız yok, paramız yok. Fazla silahımız bile yok.
Nous n'avons pas d'homme, pas d'argent et, nous n'avons pas d'arme.
Bana paramı geri ver seni küçük fare!
Rends-moi mon argent, sale rat!
Paramı çaldı!
Il m'a volé de l'argent!
Bu bizim polonya gelin paramızdı!
C'est l'argent de notre mariée polonaise!
Ve ayrıca harcayacak paramız da var.
Et il nous reste aussi de l'argent de poche.
Sana anahtarı verirsem, paramı getirebilir misin?
Si je vous donne la clé, vous récupèrerez mon argent?
Paramı ve evimi de.
Mon argent et ma maison.
Paramı mı aldı yoksa kızımla mı yattı?
Prendre mon fric ou coucher avec ma fille?
Tom biraz büyüyüp, paramız elimize...
Je pensais franchement que si je pouvais nous maintenir
- Benden her şeyimi aldın saygınlığımı işimi paramı. Doğru mu?
C'est vrai?
Bütün paramızı çar çur mu ettin!
Que tu as dépensé tout notre argent!
Paramızı nereden aldığımız ne fark eder?
Quelle différence cela fait d'où on a eu notre argent?
Chilleeze tüm paramı yutuyor.
"Chilleeze" me prend tout mon argent.
Tabii, paramı bana geri verene kadar dikkatini dağıtmana gerek yok.
Ça t'évitera d'être distrait pendant que tu regagnes cet argent pour moi.
Hileli seçimlerimizden değil mal, mülk, paramızdan bahsediyoruz.
Pas avec nos élections truquées, mais avec nos objets, notre propriété, notre argent.
Sadece istiyor diye paramı gizemli bir direnişe yollayacağını söyleyen bir yabancıya paramı öylece vermeyeceğim.
Je ne vais juste pas donner mon argent à un inconnu sur la promesse qu'il va le donner à une certaine mystérieuse résistance.
Friends paramın içine etmesen iyi olur.
- T'as pas intérêt à le faire foirer.
Bakın, çiftler ayrılınca, genellikle paramı alamayacağım anlamına geliyor. Taa ki avukatlar tüm alacaklarını alana kadar.
Ecoutez, quand un couple se sépare, d'habitude ça veut dire que je ne serais pas payé avant que les avocats aient tout fini.
Ramesh, ona paramız yetmez.
Ramesh. On n'a pas d'argent.
Ama yeterli paramız yok.
Mais on a peu d'argent.
Yeterince paramız var, Angie.
Nous en avons assez, Angie.
Benim. - Paramı ver.
Donne moi mon argent.
Ben de paramı alıyorum.
Je récupère mon argent.
Benim param iyi olacaktır.
Mes boules s'en sortiront.
- Param.
Mon argent.
Yatırım için arta kalan biraz param var, tavsiyeniz var mı?
J'ai un peu d'argent à investir... aurais-tu des suggestions?
Saygın bir aileden geliyorum, o yüzden değildir. Bu da param olmadığı için böyle davrandığını düşündürüyor ve bulunduğum pozisyon sorun oluyor.
Ma naissance est respectable, il ne peut donc être que, ce qui me force à croire qu'il est de mon manque d'argent et la position qui présentent le problème.
Buna harcanacak param var.
J'ai de l'argent pour ça.
Hiç param yok.
Je n'ai pas d'argent.
Param ancak buna yetiyor.
C'est tout ce que je peux me permettre.
Sizin için çok olmayabilir ama bütün param bu kadar.
Ce n'est peut-être rien pour vous, mais c'est là tout l'argent que j'ai au monde.
- Bütün param bu!
- C'est tout ce que j'ai!
Çok param gidecek ama bunu seninle seks yapmak için kullanacağım.
Ça fait beaucoup d'argent. Mais comme on couchait ensemble, ça vaut le coup.
- Bir sürü param olacak.
J'ai un paquet de Benjamins.
O artık benim param değil, Angie. Üzerinde çok kan var ve ortalıkta olduğu sürece... -... bütün çılgın hackerlar- -
Ce n'est plus mon argent, et il y a tellement de sang dessus, et tant qu'il sera toujours quelque part, n'importe quel hacker cinglé essayera...
Bu ay iyi geçti, kendime ait bir kutu S'mores turtası almak için yeterli param var,... 11 yaşından beri tek amacım.
On a eu un si bon mois que j'ai eu assez d'argent pour acheter ma petite boîte de Pop-Tarts, un but que j'avais depuis mes onze ans.
- Hiç param yok.
Je n'ai pas d'argent.
- Nerede benim param?
Où est mon argent putain?
paramı ver 38
paramı geri ver 31
paramı geri istiyorum 33
paramı istiyorum 62
paramız yok 39
paramız var 23
param 46
paramount 22
param yok 109
param var 112
paramı geri ver 31
paramı geri istiyorum 33
paramı istiyorum 62
paramız yok 39
paramız var 23
param 46
paramount 22
param yok 109
param var 112