English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Parking

Parking translate French

4,728 parallel translation
Francesca Trevino okul otoparkından kaçırıldı.
Francesca Trevino a été enlevée sur le parking d'une école.
Bu adam bütün gününü uyuduğu yerde dilencilik yaparak geçirirdi.
Ce gars passait la plupart de son temps à faire la manche dans le parking où il dormait.
Şu uyuduğu yer bize gösterebilir misiniz?
Ce parking où il dormait, vous pourriez nous le montrer?
Şehir bu araziyi tekrar geliştirdi. Beş yıldır park olarak kullanılıyor.
La ville a réaménagé le parking à grands frais, ça fait 5 ans que c'est devenu un parc.
Arazi parka çevrilirken her şey yaklaşık aynı.. .. zamanda dikilmiştir.
Tout a dû être planté au même moment quand le parking a été changé en parc.
Kapalı otoparka girmeni sağlıyor.
C'est pour accéder au parking.
Siz de park yerinde mi saklanıyorsunuz?
Et alors? Vous vous cachez dans le parking?
Kurban, yangın çıkışlarından özel otoparka götürülmüş.
La victime a été transportée jusqu'à un parking privé.
Otoparkta buldum.
Je l'ai trouvé dans le parking.
Waimanalo'da 21 yaşında biri, bir kaç park cezasını ödememiş.
Un jeune de 21 ans dans Waimanalo n'a pas payé plusieurs tickets de parking.
Park cezası mı, efendim?
Des tickets de parking, monsieur?
Evlat, park cezalarını ödememişsin.
Petit, tu n'as pas payé tes tickets de parking.
- Ne zamandan beri park cezası için Five-O'dan iki kişi yolluyorlar?
- Depuis quand envoient-ils des gars du Five-O pour des tickets de parking?
Yani, bu ödenmemiş park cezaları için uygulanan yeni bir tür program mı?
Donc, c'est une sorte de nouveau programme pour les tickets de parking impayés?
Park cezası alan çocuk mu?
C'est le gamin avec les tickets de parking?
Bizim şüphelilerin çaldığı aracı Maunalua Vadisi'nde bulmuşlar.
Ils ont trouvé nos suspects volant un véhicule sur un parking à Maunalua Valley.
Yediği park cezaları...
Il a des tickets de parking...
Pekala, üç ay içinde altı kez ceza yemiş, hepsi de batı O'ahu'da.
Bon, il a six tickets de parking dans 3 mois, le tout dans l'ouest d'O'ahu.
Park cezaları ve kapkaççıların yanında hediye.
Ça va de pair avec les tickets de parking et les vols à l'arrachée.
Şimdi, kulüp dışında, bitişik bir otoparkta, Asya-Amerikalı çocuklar içinde bir grup kaykay vardı.
En dehors du club, sur un parking adjacent, un groupe de jeunes asio-américains faisaient du skateboard.
Bu da bir sonrası park alanındalar.
Plus tard, sur le parking.
Biri ezilmiş kaplama parçaları. Diğeri de duman emen beton parçası. Karavan parkında, bu 2 maddenin de olduğu bir yer buldum.
Le premier étais des fragments de coquille et l'autre, du béton absorbeur de gaz d'échappement, et j'ai trouvé un endroit où ces deux matériaux existent, ce parking de mobile-homes.
Bu karavan parkında, çokça uyuşturucu olayı oluyormuş. Ve Wallace'ın ekstazi ile ilgili sabıkası var.
Et bien, il s'avère que ce parking a de nombreuses activités illicites, et Wallace a un antécédent pour consommation d'ecstasy dans son casier.
Karavan parkına gitti. Ve sonra...
Elle est allée au parking, et là...
Aranızdan birisi vale için 12 dolar borç verebilirse gerçekten minnettar olurum.
Si quelqu'un pouvait me prêter 12 $ pour le service de parking, ce serait... très apprécié.
Birkaç park cezasının ödemesini geri almak istiyorum.
Salut, je voudrais un remboursement de quelques tickets de parking.
Onun yerine, gecenin üçünde bir lokantanın otoparkında ölümsüz bir ırkçıyla oturuyorum.
Et au lieu de ça, je suis assise dans un parking de fast-food à 3 h du matin avec une raciste immortelle.
Dr. Fuller'i, doğum uzmanı olarak çalıştığı kliniğin bitişiğinde bulunan park alanında ölü olarak yerde yatarken gördüm.
J'ai vu le Dr Fuller, la victime, gisant sur ​ ​ le sol dans un parking, adjacent à la clinique où il travaillait comme spécialiste de la fertilité.
- Söz konusu günde park alanında bulunmaktaydınız, değil mi?
Vous étiez au parking ce jour-là, pas vrai?
Garaja girdiğim zaman bir adam gördüm.
Quand je marchais dans le parking, j'ai vu un homme.
Tamam, minibüsün sahibi Santa Monica, Lincoln'daki park alanında çalındığını bildirmiş.
Le propriétaire a signalé que le van a été volé dans ce parking sur Lincoln à Santa Monica.
Ve daha park garajını terk etmeden üç kağıdı fark etti.
Et il a tout de suite vu clair dans notre petit manège avant même qu'il ne quitte le parking
Minibüs, park sahasına taksi ile gelen iki kişi tarafından Santa Monica'da çalınmış.
Le van a été volé à Santa Monica par deux hommes qui ont été déposés au parking par un taxi.
Park cezası bile yok.
Même pas un ticket de parking.
Bir otopark, bir market, bir motel...
Un parking, un super marché, un motel.
Larry'i başından savamadı ve böylece gecenin yarısını bir otoparkta adamın işini bitirmesini beklemekle geçirdim.
Elle n'a pas pu se débarrasser de Larry, donc j'ai passé la nuit à l'attendre dans le parking d'un AmPm ( commerce de proximité )
Kimliği belirsiz bir erkek az önce El Paso'nun dışındaki bir kamyon parkında vurulup öldürülmüş.
Un homme non identifié a été retrouvé tué par balles sur un parking pour camions à l'extérieur d'El paso.
Park görevlisi onu yaklaşık 1 saat önce bulmuş.
Le gardien du parking l'a trouvée il y a une heure.
Lütfen! Evet dersen bana park yeri verecekler.
Ils vont te donner une place de parking si tu dis oui.
- Benim park yerim olacak mı?
Je gagne une place de parking? Nous pouvons y aller en parallèle.
- Tamam be! Park yeri senin olsun.
Tu peux avoir la place de parking.
Ceza olarak bana park yerindeki tüm çöpleri tek tek toplattı.
Il m'a fait ramasser toutes les bouteilles de son parking en punition.
Otoparktaki güvenlik kameraları önceden ayarlanmış kimlik konusunda endişelenmemize gerek kalmadı ama ip adresinden sonuç alamadık.
La caméra de sécurité du parking a été ajustée, donc on n'a pas à se soucier de l'exposition, mais l'adresse IP est une impasse.
Panikleyip park alanına geri döndüm.
J'ai paniqué alors j'ai ramené le véhicule au parking.
Park yerinden ayrıldığını gördüğüm zaman, onu buraya kadar takip ettim.
Quand je l'ai vu quitter le parking. Je l'ai suivi ici.
Harita ileride bir adet park yerinin olduğunu gösteriyor.
La carte montre qu'il y a un parking à l'intérieur.
Reddington'ı kaçırırken kullanılan ambülans buradan yaklaşık 500 metre uzakta bir garajda yanarken bulundu.
- Oui, pourquoi? L'ambulance qui a servi à l'enlever a été retrouvé en flamme dans un parking à 500 m de là.
Saat 04.00 de iki maskeli adam park yerinize giriyor.
Deux hommes masqués entrent dans votre parking. À 4 heure du matin?
Park yeri kapısından geçmeden vazgeçmiş olmaları muhtemel.
C'est possible qu'ils n'ont jamais passé la porte du parking et qu'ils ont juste abandonné.
12 dolarlık valeyle ilgili.
Leur service de parking coûte 12 $.
Şurayı yanlış mı yazmışlar?
On creusera le parking pour déplacer les os indiens.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]