Pastör translate French
157 parallel translation
- Pastör'e de böyle demiºlerdi.
- On disait ca de Pasteur!
Risk almasalardı, Pastör ya da Salk gibileri ortaya çıkar mıydı?
Pasteur aussi prenait des risques...
- Günaydın, Pastör.
- Bonjour, Pasteur.
Güle güle, Pastör.
Au revoir, Pasteur.
Pastör acelem var.
Pasteur, je suis pressé.
Pastör bana orada olduğunu söyledi.
Le pasteur m'a dit que tu étais là.
- Ne mi? Açılışı Tony Pastor tiyatrosunda yapıp çengele takılırlar. Çengel nedir?
Bien sûr, comme tant d'autres... qui débarquent tous les jours à New York et qui se retrouvent où?
Balık tutmaya yarar.
Chez Toni Pastor.
Tony Pastor? Evet, o daha iyi olur.
Plutôt Pastor.
Bunu aldığım gece, Tony Pastor ile bir locada oturuyordum.
Ce soir-là, j'étais dans une loge avec Tony Pastor.
- Onunla tanışmalıyım, Bay Pastor.
- Il faut que je la rencontre.
Maribelle herhangi bir kız değil, Bay Pastor.
Avec Maribelle, c'est différent, M. Pastor.
O da bir dansçıydı, Tony Pastor'ın yerinde çalışıyordu.
Elle était danseuse aussi, chez Tony Pastor.
Bay Pastor da memnun oldu.
M. Pastor est ravi.
Pastor Kardeşler.
Les garçons Pasztor. Les deux garçons Pasztor.
Pastor Kardeşler geliyor!
Les garçons Pasztor arrivent!
Pastor Kardeşler Müze'nin en hızlı koşucularıdır.
Les gars Pasztor sont les meilleurs coureurs de tout le musée.
Dün, Müze'de Pastor Kardeşler, bugün ise mekanımızda Feri Ats.
Hier les garçons Pasztor au musée et aujourd'hui chez nous.
Etrafa bakıp rapor ver. Pastor Kardeşler, köprüye gidin. İki yandan kıyıyı tutun.
Regarde et fais ton rapport. les Pasztor, allez au pont gardez le rivage dans les 2 directions.
Pastor Kardeşler, bu kapıyı tutun!
Les Pasztor, par cette porte!
Pastor Kardeşler benden daha güçlüler, o yüzden gelip Müze'de misketlerimi elimden almaları hiç zor olmadı.
C'était facile aux Pasztor de me piquer mes billes au musée puisqu'ils étaient les plus forts.
Pastor Kardeşler onun elinden zorla almışlardı. Aman Tanrım!
Mais les garçons Pasztor l'ont arraché de ses mains.
Pastor Kardeşler'le dövüşmüş!
Il s'est battu avec les Pasztor!
Pastor Kardeşler'e dikkat edin. Tamam arkadaşım!
Vous devez faire attention aux Pasztor.
Anladım, Pastor Kardeşler Maria Sokağı'na hareket ediyorlar!
Je vois, les Pasztor se déplacent vers la rue Maria!
Haydi, Pastor Kardeşler geliyor!
Szabo! Viens, les Pasztor arrivent!
# Pastor Kardeşler'le dövüşmemizi bekliyorlar, hepimizin birden!
Ils attendent que tout notre groupe soit occupé à combattre les Pasztor!
Pastor Kardeşler onları yığınların arasına sıkıştırdı.
Les Pasztor les coincent entre les piles.
Bir daha, Kemenes! Pastor!
Encore, Kemenes!
Pastor Kardeşler nerede yahu!
Si au moins je savais où sont les Pasztor!
Pastor!
Pasteur!
Pastor.
Pasteur.
- Pastor.
- Paster!
Yardımcım Pastor şu anda onunla ilgileniyor.
- Mon adjoint s'en occupe.
Ben Pastor. Evin önündeyim.
- Je suis devant la maison.
Pastor, hayır!
Paster, non!
Pastor ölmüş.
Paster est mort.
Bayan Peacock, onlar Şerif Taylor'ı, karısını ve yardımcısı Pastor'ı öldürdüler.
Ils ont tué le shérif Taylor, sa femme et l'adjoint Paster.
Tanrı'ya hangi tarafta olduğumuzu göstermiş olmalıyız, Pastor?
Dieu doit nous croire avec lui, maintenant, pasteur.
"Ama Justus ve Pastor korkmak yerine..."
"Mais Justus et Pastor..." "s'en réjouirent..."
Şimdi Justus ve Pastor'un neden gerçeği söylediğini anladınız mı?
Comprenez-vous pourquoi Justus et Pastor dirent la vérité?
Anne, Anne, Justus ve Pastor'un hikayesini hatırlıyor musun?
Te rappelles-tu l'histoire de Justus et Pastor?
- Pastor Holcomb yolda. - Teşekkürler.
Le pasteur Holcomb est en route.
Annem, Hıristiyan Toplulukları Liderleri Toplantısı için okul müdürüm Pastor Skip ile birlikte Orlando'daydı.
Maman assistait àla Convention de la Communauté Chrétienne à Orlando avec le pasteur Skip, le proviseur de mon école.
Bana Pastor Skip'in bu kadar iyi biri olduğunu anlatmamıştın.
Tu ne m'avais pas dit que le pasteur Skip était si gentil.
Patrick, Pastor Skip'in oğlu.
Patrick est le fils de M. Skip.
O Pastor Skip'in oğlu, ben ise bir bebek doğurmak üzereyim.
C'est le fils du pasteur Skip, et je vais avoir un bébé.
Pastor Skip'le buluşacağını sanıyordum.
Tu n'avais rendez-vous avec le pasteur Skip.
Pastor Skip, Patrick'e okul etkinlikleriyle daha fazla ilgilenmesini tavsiye etti.
Patrick devrait plus panticiper aux activités du lycée.
Pastor Skip bizi Hilary Faye'in balo komitesine koymuştu.
Le pasteur nous a embauchés pour la fête de promo de Hilary.
- Pastor Skip.
- Pasteur Skip.