Patronun translate French
2,598 parallel translation
Burayı patronun mu verdi?
C'est ça qu'il t'a donné, ton patron?
Neden patronun da takımla yolculuk etmiyor.
Pourquoi ton boss voyage pas avec nous?
Ne işin var patronun rüyasında?
Que faisais-tu dans le rêve du patron?
Kasa ; Zürih'in Rusya Ticari Banka'sında. Eski patronun Boris'e ait.
Il y a un coffre-fort dans une banque commerciale russe à Zurich... qui appartient à ton ex-patron, Boris.
Şahsen ben kadınlarımın böyle olmasını severim, ama patronun o olması, senin için zor olmalı.
Perso, ça me plaît, mais ça doit être dur d'être un mari soumis.
Bir dakika. Patronun büyük bir malikanede yaşamıyor muydu?
Ton patron habite une grande villa, non?
Bak, patronun buralarda mı? Belki o bir haber almıştır.
Votre patron est là?
O Döncem'e göstereceğiz patronun kim olduğunu
Il verra ce Poil-Long Qu'on connaît le sujet
Çünkü, eğer oradaki patronun, işini doğru düzgün yapamıyorsa... bir sonraki öğününü nerede yiyeceğini biliyorsun.
Si ton patron là-bas ne fait pas son travail, tu sais où prendre ton prochain repas.
Şimdi, patronun, takımımın gitmesine izin verecek mi? Biliyor musun?
Ton patron va laisser partir mon équipe?
Patronun dediği yere gidip kameramı doğrultuyorum.
Je vais juste là où me dit le monsieur, et je filme.
Batasıca patronun Yahudi düşmanı. Bunu biliyor muydun?
C'est la justice de la jungle.
İşimin en kötü yanı da patronun Orospu Çocuğu, Keş oğluna tahammül etmek zorunda olmam. Katlanmam gereken ufak bir bedel işte.
Si le mauvais côté, c'est de devoir supporter son connard de camé de fils, c'est un faible prix à payer.
Artık bir önemi yok çünkü kendisi nalları dikti. Yeni patronun benim ve planlarda bazı değişiklikler olacak.
Mais il est sous terre et je suis ton boss.
Tek istediği en sevdiği torununu görmekti ama sikko patronun yüzünden olmadı. Haksız mıyım?
Elle a pas revu son petit-fils préféré, retenu par son salaud de patron.
Zaten patronun olarak fazla kalamayacak.
Bientôt, ce ne sera plus ton patron.
Nick, patronun bir mankenle evli olduğunu söylememişti.
Le boss de Nick a épousé un mannequin?
Gördüğüm kadarıyla patronun ve kocan yok artık.
D'après ce que je vois, vous manquez de patron, et de mari.
Şu patronun Machin'in bildiği ya da sahibi olduğu bir mekan yok mu? Hayır, Neil.
Ton patron, il a pas un bar ou deux?
Patronun, Armansky.
Votre patron, Armansky...
Merhaba Allan. Farkında mısın bilmiyorum ama dün akşam patronun öldürüldü.
Allan, je ne sais pas si vous êtes au courant, mais votre patron s'est fait tuer hier soir.
Gerildiğimi, patronun kim olduğunu gösterip, uyumlu olacağımı düşünüyorlar.
Ils me font attendre. Ils croient me montrer qui est le chef, je les laisse croire...
Patronun bunu taktı.
Vois avec ton boss.
Patronun annemi Lille'ye götürdü, Akordiyon festivali için.
Ton patron emmène ma mère près de Lille, au Festival de l'Accordéon.
Eminim yoktur. - Patronunu ara sonra da patronun patronunu.
Dis-lui d'appeler son patron...
* İleride gösteririm gününü, patronun olduğumda *
l'll get you back when l'm your boss
Eğer patronun kocansa, o zaman ikinizde odama gelmeli ve bunu görüşmeliyiz. Ne?
S'il est votre mari, vous allez devoir venir en discuter dans mon bureau.
Patronun.
C'est votre patron.
Patronun benimle görüşeceğinden emin olduğumdan eğer ona burada olduğumu söylersen...
Puisque je sais que votre patron veut me voir, - dites-lui que je suis là...
Ama hararetli de. Ama gerçekten, gerçekten seksi. Ama senin patronun.
Mais il est très sexy, mais c'est ton patron.
- Chris senin patronun değil.
- Mais non.
Düşün ki senin patronun Angelina Jolie'di. Sonra bir gün, eski erkek arkadaşınla çıkmaya başladı.
Imagine si tu bossais pour Angelina Jolie, et un jour, elle se met à voir ton ex.
Ona patronun kim olduğunu gösterdi.
Il voulait être le boss.
Benim, patronun.
C'est moi, ton patron.
Öncelikle, benimle senin patronun arasında olan çok hassas bir toplantıyı bölmüş durumdasın, ikincisi de yüzünü hiç sevmedim.
Primo, vous interrompez d'émouvantes retrouvailles entre votre patron et moi, et deuxio, j'aime pas votre tête.
Patronun, Aston beni aradı ve her şeyi anlattı.
Ton chef, Aston, m'a appelé, il m'a tout dit.
Patronun, Ben Aston bebeğin gerçek babası mı?
Est-ce que votre patron, Ben Aston, est le vrai père de votre bébé?
Patronun ne kadar kıllıdır?
Votre patronne... Elle est très poilue?
Bu yeni patronun.
Voici votre nouvel employeur.
Bir parti mal mahvolacak. Böyle bir şey olursa patronun epey üzülür.
Vous avez un de lot qui sera ruiné et un employeur qui sera très en colère si cela se produit.
Gustavo Fring, patronun. Hemen görüşmem lazım.
Gustavo Fring, votre patron, maintenant.
Patronun istihbarata ihtiyacı vardı. İşler ters gidene kadar nasıl elde ettiğimiz kimsenin umurunda değildi.
Brass voulait des infos, peu importe la manière, jusqu'à ce qu'il y ait un souci.
Yani önce patronun öldürdü.
Alors, ton patron l'a tué en premier.
Perdeler, yatak örtüleri, peçeteler hatta patronun elbisesi bile. Elbette.
Rideaux, dessus de lit... et la robe de la patronne.
Ders'in patronun olduğunu düşünebiliyor musun?
Tu imagines Ders être ton patron?
- Patronun mu o senin ha? - Pardon. Tanışıyor muyuz?
C'est pas ton boss, hein?
Patronun bu davada beni özellikle istediğini söyledi.
Selon votre chef, vous m'avez réclamé pour cette affaire.
O zaman sen ve patronun bunu daha dikkatli düşünmeliydiniz.
Vous et votre patron devriez reconsidérer la chose.
Patronun içerde mi?
Le patron est là?
Bu durumda ben senin patronun oluyorum.
Ça fait de moi votre patron.
Patronun ne zamandan beri bu dükkanın sahibi?
Votre patron, depuis quand est-il propriétaire?
patron 1880
patronum 43
patron nerede 24
patron benim 63
patron sensin 110
patron kim 24
patron o 21
patron mu 17
patron yang 16
patronum 43
patron nerede 24
patron benim 63
patron sensin 110
patron kim 24
patron o 21
patron mu 17
patron yang 16