Pek emin değilim translate French
1,609 parallel translation
Gerçekten konuşmadı, pek emin değilim, ama kız Yoma'lar tarafından biliniyor gibi görünüyor Yoma'lar onun etrafında dolanıyor bu kasabadan giderse mutlu olacaklar.
Elle ne parle pas, alors on n'est sûrs de rien. On pense qu'elle savait que l'homme était une malebête. Elle semblait suivre la malebête, ils venaient d'arriver dans notre ville.
Bu ilan işinden pek emin değilim beyler. - Gerçekten mi?
Les gars, je sens pas trop cette idée de flyers.
Lana'nın öldüğünden pek emin değilim.
Je ne suis pas sûr que Lana soit morte.
Evet, sadece Madison Square Garden'da toplanan aşırı dinci bir grubun, okurların ilgisini çekeceğinden pek emin değilim "L."
Je ne suis pas sûr que la réunion d'un prêtre judaïste au Madison Square Garden paiera les indemnités journalières, "L."
Pek emin değilim.
Je suis toujours un peu perdu sur la raison de cette complicité.
Pek emin değilim.
Je sais pas trop.
Sanırım, şanslıymış da diyebilirsiniz. Ama ailesinin başına geleni düşününce, şanslıymış demek ne kadar doğru, pek emin değilim.
On peut dire qu'elle a de la chance mais avec ce qui est arrivé à sa famille, je ne suis pas sûr que le mot chance soit approprié.
Pek emin değilim.
Je ne suis pas convaincue.
Pek emin değilim.
Pas vraiment, mais bon.
Ne demek istediğinden pek emin değilim.
Je ne comprend pas.
Son günlerdeki gidişatımız hakkında rahat olduğumdan pek emin değilim.
Je ne suis pas sûr d'être à l'aise avec la direction que nous prenons ces jours-ci.
Birlikte daha fazla vakit geçirebileceğimizden pek emin değilim.
J- - Je ne suis pas sûr qu'on devrait continuer à se voir.
Yeniden birilerine açılabilir miyim, bundan pek emin değilim.
Je ne ferai plus confiance à personne.
Ama garajımda gereken malzemelerin olduğundan pek emin değilim.
J'essaierai avec ce que j'ai dans mon garage.
Dediğim gibi, ne olduğundan pek emin değilim.
Je ne sais pas ce que c'est.
Pek emin değilim.
Je n'en suis pas sûr.
Dinle, bundan pek emin değilim...
Je suis pas certain...
Anladığımdan pek emin değilim.
Je ne suis pas sûr de comprendre.
- Ben pek emin değilim.
- Je suis pas convaincu.
Senin adamın hakkında pek emin değilim, Bret.
Mais je suis pas sûr de ton ami, Bret.
Ama şimdi pek emin değilim.
Mais j'en suis plus certaine, maintenant. Où ça s'est passé?
Katliamı görmek için burada kalmak istediğimden pek emin değilim..
Je n'ai pas envie de traîner ici pendant le massacre.
Bilmiyorum. Pek emin değilim.
Je sais pas, je ne crois pas que tu nous aies tout dit.
Bundan pek emin değilim.
Non, je n'en suis pas si sûr.
- Artık ben de pek emin değilim, G. - Ne?
Attends, tu crois que je vous ai piégé?
Aslında pek emin değilim.
Vous savez, je ne suis pas sûr.
Çünkü ne yaptığımdan pek emin değilim, Art.
Pour avoir un avis.
Pek emin değilim.
Je ne savais pas.
Ehb ordusunun kadın bir savaşçıya hazır olduğundan pek emin değilim.
Je ne suis pas sûr que les armées d'Ehb soient prêtes à engager des femmes.
Konu sen olunca pek emin değilim.
Toi, je ne sais pas.
- Pek emin değilim. - Hayır, güven bana.
Je suis pas sûr...
O anahtarı artık o kadar umursadığıma pek emin değilim.
Je ne suis plus trop sûre de vouloir cette clé...
- Ortadan kaybolmak istediğime pek emin değilim.
Je ne suis pas sûre de vouloir disparaître.
Ben pek emin değilim, Bill. Bana penaltı gibi gelmedi.
Pour moi, ça méritait pas un penalty.
Şu milletin işletildiği yerlerden pek emin değilim.
Par contre, les cache-sexe, pas top. Pourquoi ils portent ça?
Pek emin değilim.
Non.
Yine de, siz ikinizin birbirinize çaktığından pek emin değilim.
Cependant, je doute sérieusement que vous baisiez ensemble tous les deux.
- Pek emin değilim, acaba bu...
- Je ne crois pas que ce soit vraiment...
Pek emin değilim.
Je ne sais pas.
Parfüm ve kolonya olayından pek emin değilim. Ama deneyebilirim.
Pour ton histoire de parfum, je ne sais pas, mais on peut essayer.
Bunu hiç ayıkken yapıp yapmadığıma pek emin değilim.
- J'en sais rien. Je suis pas sûr d'avoir déjà fait ça sans boire.
Onun benimle ilgili herhangi bir şeyle uğraşmak isteyeceğinden pek emin değilim.
Même si je voulais croire en Dieu, je ne suis pas sûr que Lui voudrait avoir affaire à moi.
Bundan pek emin değilim.
Où était-ce?
- Doğruyu söylemek gerekirse, hayaletlere inandığımdan pek emin değilim.
- Mais à vrai dire, je ne crois pas vraiment aux fantômes.
Buna umursayacağımdan pek emin değilim.
Je ne suis pas sûr que ça m'intéresse.
Ama ailesinin başına geleni düşününce, şanslıymış demek ne kadar doğru, pek emin değilim.
Mais avec ce qui est arrivé à sa famille,
Bu noktada pek de emin değilim.
Je ne peux pas vraiment en être sûr à ce stade.
Pek o kadar da emin değilim.
Je n'en suis pas sûre.
Emin değilim pek.
Je n'en suis pas sûr.
İki işi de kıvırabileceğinden pek emin değilim, Ian.
Tu ne peux pas gérer deux boulots.
Bundan pek emin değilim.
J'en suis pas sûr.