English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Pens

Pens translate French

291 parallel translation
- Pens yerine ne kullanabiliriz? - Cımbızın var mı?
- Que pouvons-nous employer comme forceps?
Pens.
Plus serré,
Pens.
Pince.
Şaşalı bir Fransız markası için 10 pens daha fazla ödüyorsun.
Les français sont plus chers.
Bir tıraş sadece 3 pens.
Qui veut une coupe de cheveux automatique?
Pens verin.
Donnez-moi un clamp.
Pens verin.
Et vite.
Hemşire, kilitli pens var mı lütfen?
Infirmière, passez-moi un clamp.
Pens ver, lütfen.
Pince, s'il vous plaît.
- Pens.
- Clamp.
Sonsuza kadar bu kumlarda gömülme olasılığım var ve bu alışılmadık düşünce kendimi kötü hissetmemi sağlıyor.
Et si d Ž s lors je dois finir ma vie, dans ses sables ˆ tout jamais. cette pens Ž e m  me, ˆ peine immaginable vient ˆ me rendre triste...
- Pens.
- Et...
Pens. - Orada iyi insanlar mı var?
- Les gens sont gentils là-bas?
Bir adet 10 pens.
Une pièce de 10 pence.
- Geceliği 30 pens.
30 pence la nuit!
- Bir pound iki pens.
- Une livre et deux pence?
- On beş paund, altı pens.
- 1 5 livres 6 pence.
Birimlerle tag'ledik, "Minis" den "Marvies" e "Pilots" dan Flo-pens'e ve bulutları boyadık tag'lerin etrafında ve 3-Dnin taglerinide- -
On a tagué avec des "Unis", des "minis", des "Marvies", avec des marqueurs, et on faisait des nuages autour des tags, de la 3-D,...
- Bu nedir? - Pens, O mu?
- C'est quoi?
"Mesaj Aleti!"
Le "Mémo-Pens'bêt"!
Biz müzede çalışanların çoğu bu müesseseye sık sık gideriz ve bu yıl iyi ev sahibimiz Bay Windigate her hafta birkaç pens ödeyerek yılbaşında bir kuş alabileceğimiz düşüncesiyle bizi kaz klübüne gitmeye teşvik etti.
Plusieurs de mes collègues du musée fréquentent cet établissement, et cette année le propriétaire, monsieur Windigate, a créé un club de l'oie. Grâce à un investissement de quelques pence chaque semaine, nous allions tous recevoir une oie pour Noël.
7 pound 49 pens. - Su?
7 livres 49!
İki pens.
Deux pence.
- Burada en az 20 paund olmalı. - 28 paund, 73 pens.
- Il y a au moins 20 £ là-dedans, - 28 £, 7 shillings et 3 pence,
7 paund beş pens borcu var, hanımefendi.
Sept livres cinq shillings et six pence que Paddy devait, merci,
Pens.
Écarteur.
Ben bakiyemi her daim 444 sterlinde tutarım. 4 şilin ve 4 peni.
J'ai pour principe de garder un solde supérieur à 444 livres, 4 shillings et 4 pens.
Pens!
Forceps.
Günlüğü 6 pens, haftalığı 4 dolar.
- 6 pence la nuit, 4 $ la semaine.
Bir pens verin bana.
Maria, un clamp!
25 pens diyorum!
Je mets deux pence!
- 50 pens bile vermediler.
- Personne n'en voulait.
Pens verin.
Forceps.
Bekleyemeyiz. 18'lik PC iğnesi ve pens lazım.
Il me faut une aiguille de 18-gauge.
- Pens.
- Pinces
Düşündüm ki sahneye bu şekilde fırlayınca seyirci çıldıracak, ve öyle de oldu.
et j'ai pens Ž que si je surgissais... sur sc  ne, le public hurlerait, et c'est ce qui est arriv Ž.
Yalan, hayal, delilik ve ya başka bir şey olsa bile. O Maya.
M  me si elle n'est qu'une pens Ž e, une imagination, une folie ou.... peu importe, c'est Maya.
Aslında ben bazı müzikal şovlar yapıyorum ve özel bir dansçıya ihtiyacım var. Özel bir rol için. Dün gece seni dans ederken gördüğümde bu rol için harika olduğunu gördüm.
Je suis en train de monter un show et j'ai besoin d'une danseuse sp Ž ciale... pour un r ™ le sp Ž cial. quand je vous ai vue danser hier... j'ai pens Ž que vous seriez id Ž ale pour le r ™ le.
Sen olmadan çalışamayacağımıza göre, dedim ki gidip onu görürüm ve seni de götürürüm.
J'ai pens Ž aller le voir et t'accompagner.
Seni götürecek başka kimse olmadığı için, en iyisi sana eşlik edeyim dedim.
Comme tu Ž tais seule, j'ai pens Ž te tenir compagnie.
Ama seni görünce buna ihtiyacın olduğunu düşündüm.
Quand je t'ai vu, j'ai pens Ž que tu devais en avoir besoin.
Ama sonra düşündüm ki sen benim en değerli dostumdun.. Ve beni en iyi tanıyan kişi.
Puis j'ai pens Ž que j'Ž tais folle... tu Ž tais mon ami le plus cher, et le seul ˆ bien me conna ” tre.
22... 27 pens.
22... 27 centimes.
4 paund, 99 pens.
50 F, offre spéciale.
Ve domuz, pişmanlığın o zalim sözcüğünü öğrenmek üzereydi :
Le cochon allait apprendre ˆ ses d Ž pens ce que veulent dire les mots :
keşke tulumba en dibe kadar düşmeseydi, ve keşke zavallı çiftçi, soğukkanlı davranıp... halata tutunsaydı.
Si seulement la pompe n'Ž tait pas tomb Ž e... et si seulement le pauvre fermier avait pens Ž ˆ retenir la corde...
Derken aklına bir düşünce geldi :
Une pens Ž e l'effleura.
Ne kadar istiyorsun? Bende üç, beş, yedi ve altı pens var.
Combien te faut-il?
Pens.
Forceps.
Pens.
Clamp.
Hatırladın! Neden söylemedin?
Tu y as pens Ž...?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]