English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Permit

Permit translate French

100 parallel translation
Bu film, gündüz isabetli bomba saldırılarını gerçekleştiren... ... hayatta olan ve olmayan Amerikalılara adanmıştır.
Ce film est dédié aux aviateurs américains, vivants ou morts... dont le dévouement permit les bombardements de jour...
Ginepro'nun 15 gün boyunca yemek pişirmesi ve bu gayretten etkilenen Francesco'nun, vaaz vermesi için ona müsaade etmesi.
Çomment François, touché par le zèle de Ginepro, lui permit d'aller prêcher.
İngiltere Piskoposu, kiliseden bir büyücünün alınmasına izin verdi.
Saint-Hugues permit au Roi de prendre un magicien dans son église.
Böylece hep planladığım hayata ve çalışmalara başlayabildim.
Cela me permit de réaliser ce dont je rêvais.
Fırtına dindiğinde, Javutich'un bedeni katiller için kullanılan kabristanda kutsanmamış toprağa gömülür.
La colère apaisée permit que le corps de Javutich fût recouvert par la terre déconsacrée du cimetière des assassins.
Şu anda ne olduysam onun sayesinde. Bir kilise orgcusu.
me permit de devenir ce que je suis organiste de l'Église.
Bunu gören annemiz dedi ki,... ya bakire kalmalı ya da aynı adamla evlenmeliymişiz.
Notre mère voyant cela nous permit de rester vieilles filles... ou d'épouser le même homme.
Umutsuz bir zorluk, bir tükenmişlik vardı, sonra güçlerin gücüyle bizim adanışımız ve dehamız sonucu yüce bir sağgörü kazandık, her ihtiyacımız anında gerçekleşti.
Après avoir connu la pauvreté et le dur labeur, une divine providence honora notre génie et notre dévouement du plus puissant des dons, qui nous permit de combler tous nos besoins.
Bu onun içinde yarattığı, - söylemeye çekiniyorum ama - bir suçlu hayatı yaşama yeteneği. Çünkü ben onu bir suçlu olduğunu düşünmüyorum. O da kendisinin bir suçlu olduğunu düşünmüyor.
Cela lui permit de mener une vie, j'hésite à dire, criminelle...
Wenzer'in titizlikle hazırladığı Odessa dosyası sayesinde... pek çok Nazi savaş suçlusunu adalete teslim etmek için hemen harekete geçilmişti.
Le dossier minutieusement constitué par Wenzer, permit d ´ arrêter des criminels de guerre de haut rang.
Edvard Munch'un zihnindeki derin algılama yetisine panik korkusu tanısı koyuldu.
"L'esprit extrêmement aiguisé d'Edvard Munch lui permit " de diagnostiquer une terreur panique
Muhammed intikam almadı, aldırtmadı da...
Il en fut ainsi. Mahomet ne s'est pas vengé et ne permit pas qu'on le fasse.
Champollion'un Fourier'in evinde gördüğü ilk şey,... hayatının gidişatını belirledi ve yabancı bir medeniyetin sırlarını açığa çıkardı.
Ce que Champollion vit au domicile de Fourier... fut déterminant pour lui... et permit de découvrir une civilisation étrangère.
Daha kurnaz bir editörün, kitabı geçici bir zaman eğriliği kullanarak zamanda geriye gönderdiğini, ve mısır gevreği şirketine aynı yasaları kullanarak dava açtığı da ilginç bir noktadır.
Notons toutefois avec intérêt qu'un rédacteur-ultérieur et plus rusé réexpédia l'ouvrage dans le passé... ce qui lui permit de poursuivre, avec succès, le fabricant de flocons d'avoine pour infraction à ces mêmes lois.
Suç, onun duyguların şiddet dolu olduğu bir dünyaya girmesini sağladı.
Le crime lui permit de pénétrer dans un monde... où les sentiments étaient violents.
Ama bir süre sonra resimleri çok değerlendi. Parayı burayı satın almak için kullandı.
Elles étaient appréciées, l'argent permit d'acheter ce domaine
Chico'nun parası, göze görünmeden ABD'den ayrılmalarını sağladı.
L'argent de Chico leur permit de sortir incognito des États-Unis.
Feathers'a biricik kızının niçin herkesin... gaddar ve ahlâksız bildiği namlı bir katil ve soyguncuyla evlendiğini açıklayan hiçbir yazı yoktu.
Rien dans l'inscription ne permit à Mme Feathers de comprendre... pourquoi sa fille avait épousé un voleur et un tueur... un homme connu pour sa nature vicieuse et intempérante.
Bu kez Ed Wood ona, yüzünü göstermesine izin verdi.
Cette fois, Ed lui permit de montrer son visage.
Ve burada mekanik bir mucize gündoğumunu görmemi sağladı... 200 yıldan beri... ilk defa.
Là, une merveille mécanique me permit de voir le soleil se lever pour la première fois depuis deux cents ans.
Her stüdyo birçok western, müzikal,..
Le succès des films de genre permit d'organiser un système de production à la chaîne.
Klingonlular yalnızca kıyıya çıkma izinleriyle ilgileniyordu, ve Kaptan Kirk onların küçük gruplar halinde istasyona ışınlanmalarına izin vermişti.
Ils voulaient juste faire escale et Kirk leur permit de venir sur la station par petits groupes.
Otelden gelen para... Hoggett'ların çiftliklerini bankadan kurtadı.
L'argent de l'h ™ tel permit aux Hoggett de sauver leur ferme.
Trajik bir şekilde ölen babam Shalom'un da bugünü görmesini... isterdim. Sonnenschein ailesi artık geleceğe biraz daha güvenle bakıyor.
Nous évoquons aussi avec gratitude mon cher père, Alivah Shalom, qui périt dans un tragique incendie mais nous laissa le savoir qui permit aux Sonnenschein de passer du statut d'aubergiste à celui d'avocat.
1993'de Carnegie Hall'da yapılan orijinal Keman Festivalinde toplanan bağış...
Le concert de 1993 permit de financer le Programme de violon pendant 3 ans.
Bu küçük gecikme sayesinde inanılması güç bir tesadüfle daha karşılaştılar.
Ce petit retard permit à nos héros de vivre d'autres belles retrouvailles d'une incroyable coïncidence.
Söyleyebiliriz ki bu sakince girişin sebebi ticari ve artistik ihtişam kaygısıyladır.
On peut donc dire que la pénétration commerciale de la "sérénissime" permit son essor artistique.
Kadınlara cinayet işleme ruhsatı verilsin mi verilmesin mi konusuyla ilgilenmezler demek istiyorsun.
Vous voulez dire qu'ils n'ont pas à décider si une femme à un permit de comettre un meurtre.
O halde korkarım Bayan Zhaan, vekilinizle mutabakat halinde olmadığınızdan, Davayı bu yönden inceleme imkanım yok.
J'ai bien peur, M. Zhaan, que sans l'aide d'un conseiller, il ne vous soit permit de plaider ainsi.
O gün bitmeliydi herşey, fakat kötülüğün devam etmesi kaderimizmiş.
Ça aurait dû finir ce jour-là, mais il permit au Mal de perdurer.
26 Aralık, 1944'te, Gen. Patton'un 3. Ordu'su Alman hattını geçti. Böylece malzeme yardımı yapıldı ve yaralılar kurtarıldı.
Le 26 décembre 1944, la 3ème armée de Patton dérouta les Allemands et permit le ravitaillement et l'évacuation des blessés.
Fakat geride bıraktığı dükkân ben ve annemin rahat yaşamasına yetti.
Mais le magasin qu'il laissa derrière lui permit à ma mère et moi de vivre correctement.
Aletin dışındaki anıt bize, gökyüzünden gelen saldırının nasıl yok edildiğini söylüyor ve silahı yapanların kahraman olduklarını.
Le monument qu'on a trouvé à côté raconte que l'arme leur permit d'éliminer l'ennemi. Ses créateurs devinrent des héros.
Hitler'in partisi, Nasyonel Sosyalistler, propagandalarında demokrasiyi kaldıracakları sözünü vererek seçimlere girdi.
Le questionnaire de neuro-personnalité permit à l'équipe de Clinton de segmenter les électeurs indécis en différents types de style de vies.
Ben bir kitapçıyım, kitap satıyorum. Bir işadamıyım.
Il permit aux entreprises de savoir quels groupes achèteraient leurs produits, et, comment ils pouvaient les leur vendre.
SRI, 30 anahtar sorudan oluşan basitleştirilmiş bir anket hazırladı. Bunları cevaplayan herkesi,... hemen 5-6 gruptan birine koyabiliyorlardı.
Ce sondage permit aux gens de ne plus se regarder comme des groupes démographiques classés par âge ou par impôt, mais de comprendre vraiment leurs motivations sous-jacentes.
Desmond Doyle'nin zaferi sonucunda çocukların suçları affedildi, İrlanda üzerinde yaşayan birçok çocuğun ailelerine kavuşmaları sağlandı.
Suite à la victoire de Desmond Doyle, la Loi sur l'Enfance fut amendée ce qui permit à de nombreux petits Irlandais de retrouver leur famille.
İkinci anayasa ile her beyazın kendi silahına sahip olması sağlandı.
Donc le deuxième amendement leur permit à chacun de garder leur arme.
Bu, Cyndi'ye kendi dizisinin yolunu açtı : Sürtük Olduğunu Bilmeyen Sürtük.
Son succès permit à Cyndi de se diversifier dans La salope qui s'ignorait.
Poseidon aynı mistik enerjinin, Eskileri yenmek için kullanılacağını bildiği gibi, bu büyünün aynı zamanda Atlantis'in okyanusun dibine gömülmesini önlemek için de kullandı.
Poséidon savait que l'énergie mystique qui lui avait permit de combattre les Ancestrales était la même qui permettait à Atlantis de ne pas sombrer dans l'océan.
Ama şimdi, bu terör savaşı, Blair gibi politikacılara büyük, yeni bir geleceği tasvir etmelerine izin verdi.
Alors, la lutte antiterroriste leur permit de renouveler leurs visions d'avenir.
Akla en yatkın açıklama, ilk saldırıda Cylonların attığı nükleer füzeler esnasında tank yapısal olarak zayıfladı ve bu nedenden dolayı da çöktü ve patladı.
L'explication la plus plausible selon moi est... que le réservoir a été fragilisé lors de l'explosion nucléaire de l'attaque Cylon. lors de leur 1ère attaque. C'est ce qui l'a fait plier et lui a permit de se fissurer.
Ama önce.. Mitchell Nozawa, istasyon müdürüyüm. cesur sponsorlarımızdan bir kaç kelime..
"Selon le Shérif Walt Bannerman, les visions de Smith... lui ont permit de localiser le véhicule dans les temps pour que les ambulanciers sauvent la fille et son père."
Ama o yara onun kurtuluşunu sağladı. Hemşire onu acil bakımdan çıkardı.
Mais elle doit son salut â cette blessure puisqu elle permit â l'infirmiére de l'amener aux urgences.
Bu filmi editlememizin son aşamalarında, Treadwell in son vidyosuna ulaştık.
Vers la fin du montage de ce film, on nous permit de voir la dernière vidéo de Treadwell.
Bazen bir kral bile, zaferden fazlasını umar.
Même le roi se permit d'espérer quelque chose de plus grand que la gloire.
- Ne kadar erken?
- Qu'est-ce qui m'est permit?
O zamanlar yalnız ve melankolik olurdum, ama aniden, yok yere mutlu hissederdim.
On me permit de manger toutes ces friandises défendues, comme les abats.
Alan'ın güç sisteminde yaptığı geliştirme elektrikli arabanın daha önce hiç kullanılmadığı şekilde kullanılabilmesini sağladı.
L'invention d'Alan permit la création d'une voiture électrique supérieure à toutes celles qui l'avaient précédée.
Hepinize ve Bayan Belt'e bana bu önemli kitabı size okuma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Bien, je voulais juste tous vous remercier, ainsi que Mme Belt pour m'avoir permit de venir ici pour vous lire ce livre important.
Benim onun kadar komik olmama izin yoktu.
I do not? Permit be nice at his own level.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]