Pickle translate French

- Pyrex Pickle Blowfish.

- Pyrex Poireau Brochet.

Afacan ve Kaplumbağa, benim iki... dans partnerim.

Pickle et Snapper, mes deux cavalières!

Gofret mi turşu mu?

Pappads ou pickle? Laissez tout le panier!

Jennifer'a onu Pickle Pan'e arabayla götüreceğime söz vermiştim.

J'ai promis à Jennifer de la conduire au Pickle Pan!

Ama lütfen turşu da yapma anne!

Oh, maman, ne fais pas du pickle, aussi!

Sahibi ona acıdı ve torbalarca şeker verdi.

Le propriétaire la prit en pitié et lui donna des sacs de bonbons, un pickle à l'aneth, et la reconduisit dans sa famille.

Patates kızartması, Fransız soğan çorbası aldım. Turşu ve bir de Fransız tostu.

J'ai pris des pommes-frites, une soupe à l'oignon... du pain perdu, et un pickle.

Evet, oldukça Fransız oldu. Turşu hariç.

Oui, très français comme menu, hormis le pickle.

Turşu Sikici.

"Pickle Fucker".

Evet ama ondan önce, Mad Ducketts olmadan önce sadece Turşu Sikici idi.

- Ouai, mais avant qu'il ne soit le gars de "MadDucketts", il était juste "Pickle Fucker".

O Senor Domates'le aynı, daha az Meksikalı ve daha fazla tavır yapıyor.

- Pickle Pro. C'est Senor Tomato avec moins de Mexicain et plus de caractère.

-... hani hava dalışı yaparken falan. - Tom. Sana bir şey söyleyeyim :

Je trouvais que ton Pickle extrême était... était extrêmement cool, surtout quand il sautait en parachute- -

Turşu alabilir miyim?

Est-ce que je peux avoir un peu de pickle?

Ve tek başıma oradaki bütün turşuları toplayacağım.

Je vais arracher moi-même chaque pickle jusqu'au dernier. - Bien.

Selam Pickle. Aşağıdaki sorunu çözdün mü?

Pickle, tu as réglé le problème?

Pickle, Murderface'e o adam hakkında az önce anlattıklarını anlatsana.

Pickle, dis à Murderface ce que tu m'as raconté sur ce type.

- Pickle, döndün!

- Pickles! Tu es revenu!

Turşu mu?

Pickle?

Yani bir tane dev turşu mu?

Comme un pickle géant?

- Pickle?

- Pickle?

Hatırlamıyor musun küçük bir çocukken dişin yerinden sökülürdü... ve yenisi çıkardı, sen de eskisini yastığın altına koyardın böylece eski Nord... tanrısı Diş Toplayıcı Othar onu alıp yerine Pickle-Nickle koyardı?

Tu te souviens pas quand t'étais gosse, tes dents tombaient et repoussaient, tu mettais la vieille sous l'oreiller pour que le dieu Othar, le collectionneur de dents, te donne un pickles nickel?

Mükemmel... çevirmen : beddesh iyi seyirler... ~ ~ Shoes, Hats, Pickle Jar Lids ~ ~

Génial. MON ONCLE CHARLIE

- Turşu.

- Pickle.

Turşu'nun amcası şerbetçi otu temin etti...

L'oncle de Pickle importe du houblon.

Turşu?

Hé. Pickle?

Genelde Pickle olarak bilinir.

Un Pickle, si tu veux.

Dyl Pickle korktu.

- Oh... Dill Pickle a eu peur.

Ne haber Dyl Pickle?

Quoi de neuf, Cornichon?

Yapman gereken tek şey o güzel ağzını kapatmak, Dyl Pickle.

Tout ce que tu dois faire c'est de garder ton joli clapet fermé, cornichon.

Sonra görüşürüz, Dyl Pickle.

On te prend bientôt, cornichon.

Nerelerde saklanıyordun Dyl Pickle?

Où diable tu t'étais caché, cornichon?

Pickle Lover yemek tarifi kitabı!

Livre de recettes!

Bu, Pickle juice.

Jus de cornichon.

Programa katılmaya yaklaştığımız zaman 3 bacaklı bir Corgi * alıp adını "Bay Turşu" koydu.

Aussitôt qu'on nous a retenues pour l'émission, elle a adopté un Corgi a trois pattes et l'a appelé M. Pickle.

Değil mi, Miss Pickle?

N'est-ce pas, Mlle Pickle?

Siz ve Miss Pickle mı?

S'agit-il de vous et de Miss Pickle?

Biliyorum ama Miss Pickle'a yılbaşı kartı için küvet olarak kullanmak kötü olmaz, değil mi?

Je sais, mais ça ne serait pas le camp pour voir Mlle Pickle prendre un bain dans pour ma carte de Noël?

Hey, şişman Pickle, Trinkle'ın sergisinin nerede olduğunu bilmiyorsundur, değil mi?

Gros Pickles. Gros Pickles, tu saurais où se trouve la représentation de Trindle?

- Gıdı gıdı. Kır parmağı.

Tickle, tickle, break the pickle.

- Gıdı gıdı.

Tickle, tickle, break the pickle.

Brooklynli arkadaşım Turşu Kavanozu Bob doğrulayacaktır beni.

Mon ami de Brooklyn, Pickle Jar Bob, en témoignera.

Dyl Pickle korktu.

Le petit crétin a eu peur.

Yapman gereken tek şey o güzel ağzını kapatmak, Dyl Pickle.

Tu dois juste la fermer, le petit crétin.

Sonra görüşürüz, Dyl Pickle.

À bientôt, le petit crétin.

Nerelerde saklanıyordun Dyl Pickle?

Où t'étais, le petit crétin?

"Cyclone City", "Dream Angel", "Hell-bent for Texas" "Love on a Pogo Stick", "Moth and Rust", "Earthrise" "Crème de la Crème", "Tall Man from Tennessee" "Chicken at the Wheel", "Sea Dog" "Invasion of the Pickle People" "Odyssey of Pain", "The Pagan Plunder" ve onun en son, en büyük fantezi sinema filmi "Gece Rüzgarı".

"Cyclone City", "Chers anges", "Le Texas à tout prix",

Kudretli Turşu, sıra dışı kayak yapmaktan hoşlanıyor. Sıra dışı kar tahtası seviyor.

Pickle Pro adore le patin extrême.

Eğer Kudretli Turşu'yu umursadığımı düşünüyorsan, kesinlikle yanılıyorsun, tamam mı?

Écoute bien ce que je vais te dire. Si tu crois que je m'en fais pour Pickle Pro, dis-toi que tu te trompes.

Sözünü sakınmak yok.

J'ai joué et suis parti avec un pickle.

# Bu durumda Sadie olsa ne yapardı? # # Manevi bir eksiklik var ruhumda #

In this pickle, what would Sadie do

Ne haber Dyl Pickle?

Alors, le petit crétin?