Planning translate French
1,253 parallel translation
Programımı değiştireceğim.
Je dois réorganiser mon planning.
- Başım dönüyor.
Je vous avais prévenu de vous en tenir à son planning d'alimentation
Hadi bir çanta kap.
Tu as mémorisé le planning
Programı görmüştün.
Tu as vu le planning.
Yoğun bir programımız var.
Tu viens? Le planning est serré.
Bu gördüğüm en müstehcen gündem belirleme olayı.
Il y a vraiment de quoi bousculer son planning avec ça!
Önümüzde büyük bir gün var.
- Le planning est très chargé.
Şu anda kulede çalışıyorum daha çok.
Je suis à la tour maintenant. Au planning des quais.
Plan 85 hareket belirlemiş. Bazı konteynırlar, gemiden boşaltılıyor, bazıları da yükleniyor.
Le planning a prévu 85 mouvements, conteneurs embarqués ou débarqués.
YGA planını ne zaman görebilirim?
Où en est le planning des inspecteurs?
Takvimi biraz ileriye atalım.
Bien. Fixons un planning.
Von Braun'un dış teçhizatının tamamlasına 100 günden az kaldı. Ne demek, ardışık yansıtmalı motorun taşıma programı henüz onarılmadı?
Le Von Braun doit être fini dans 3 mois et demi et le planning de la mise en place du moteur n'est pas fixé!
Belki de ona göz kulak olması için birini görevlendirmelisin.
Et si quelqu'un d'autre faisait ce planning?
Pekala, son gün yapmak için bir yolla çıkıp gelebilirim.. ... ama bundan sonra programda ani değişiklik yapma, olur mu?
On devrait être dans les temps mais si on pouvait éviter les changements de planning.
Bir aidat planı mesela.
On fera un peu comme un planning de remboursement.
Olay sırasında görevde değillermiş.
Le planning montre qu'ils étaient de repos à ce moment-là.
- Hey, şuradaki...
Eh, ça ne serait pas... Planning Familial
Hıristiyan kızların şehir merkezine gelmesinin tek bir sebebi vardır.
Les chrétiennes ont une raison de venir au Planning Familial.
Ayrıntılı bilgiye ihtiyacı yok.
Elle a pas besoin d'un planning détaillé.
Ayrıntıya ihtiyacım yok.
J'ai pas besoin d'un planning détaillé.
Ayrıca farkında değilsen söyleyeyim, bu trenin çok az zamanı var.
Et au cas où tu n'aurais pas été averti, ce train a un planning très serré.
Kendi saçma gündeminle, ülkemi parçalamaya geldin!
Tu débarques dans mon pays avec ton fichu planning!
- Bu programı Liz'le konuştun mu?
- Tu as vu le planning avec Liz?
- Ne için?
- Quel planning?
Ona kadar saymıyorum. Günlük yazmıyorum.
On ne va pas compter jusqu'à dix, ni faire un planning.
Caldwell'den sonra önümüz boş.
Apres Caldwell, notre planning est competement vide.
Sizde olmayanı size verebilirim. Marinaya giriş, görevlilerin dönüşüm çizelgeleri, ne gerekiyorsa.
Je peux vous faciliter l'accès à la marina, à la croisière, au planning de rotation des gardes.
Zamanında geldik ve evlenmek istiyoruz.
On a pris de l'avance sur le planning. On veut se marier.
- Ben Aile Planlamasından Susan.
- Susan du planning familial.
Seni önümüzdeki hafta için listeye alıyorum.
La semaine prochaine, je t'inscris au planning.
Büroya gidip planı kontrol edip, teknisyenle konuşacağım.
Je vais voir le planning. Je vais interroger un technicien.
Bana programı versene.
File moi la feuille de planning.
Programını değiştir ve bizimle kal.
Change ton planning, et reste avec nous, d'accord?
Planner :
Planning :
Programa uymalıyım.
Mon planning est serré.
Gil, bunu nasıl yapıyorsun? Gerçekten. Programlamayı, tatilleri, zamanı nasıl ayarlıyorsun?
Franchement, Gil, comment vous jonglez entre le planning, les vacances...?
Gündüz vardiyası senin dişten bir sonuca ulaşamadığını söyledi.
Le planning de la journée m'a dit que vous n'aviez pas de résultats pour la dent.
Muhtemelen iş saatlerimle ilgili bir yanlış anlaşılmadır.
Ça devait être une erreur au sujet de mon planning.
Sookie'yle ikinciyi deniyoruz ve doktor bizi esnek olmayan bir programa soktu.
J'ai un enfant Et Sookie et moi essayons d'en avoir un autre Et le médecin nous a sur son planning, et il n'est pas très flexible
Doğum öncesi kontrollerini ayarlaması için bir hemşire göndereceğim.
Je vais faire venir une infirmière pour prévoir un planning prénatal.
Amirlerimiz bize Bay Deline onaylamadığı sürece... bunu değiştiremeyeceğimizi söylüyorlar. Buna gerçekten minnettar kalırız.
Nos superviseurs ont dit qu'on pourrait changer le planning... seulement si Mr Deline est d'accord.
Bunlar Steve ve Kristen'ın evlilik planları.
Un planning de mariage entre Steve et Kristen.
Ben sadece,.. Haftaya tekrar gelir ve programın nasıl diye bakarım, tamam mı? Seni arayacağım.
Je reviendrai la semaine prochaine pour voir si ton planning est dégagé.
Bana düğün defterimi geri ver!
Rends-moi mon planning!
Bugünkü zırhlı araç saatleri.
Voici le planning pour aujourd'hui, d'après l'écoute depuis la voiture.
Müsait olabilirim.
Je pourrais faire de la place dans mon planning.
- Bir sürü eşyam var.
J'ai là, un planning de toutes les activités qu'on va faire cette semaine
Programda değişiklik oldu.
- Problème de planning.
Programa uymalıyız.
On y va. On a un planning.
Aile Planlama Kurumu'nda randevum var.
J'ai un rendez-vous au planning familial.
Programın nasıl?
Et ton planning?