English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Polar

Polar translate French

112 parallel translation
- Scarlet Circle. Bir dedektif romanı.
- Le Cercle d'Or, Un polar.
Programı yakaladım. Tony Polar'ı seveceksin. Onunla işlerimiz iyi gidiyor.
J'ai eu le téléthon. on va faire de belles affaires avec Tony Polar.
Kulüpte Tony Polar'ın arkasından sahne alacaksın.
Tu es derrière Tony Polar dans ce club.
Bayan Polar'a telgraf var.
Télégramme pour madame Polar!
Dr. Eberhart, ben Miriam Polar.
Dr. Eberhart, voici Miriam Polar.
Tony Polar geliyor.
Voici Tony Polar.
İyi geceler, Bayan Polar.
Bonne nuit, mademoiselle Polar.
Biz şu dedektif filmlerine gideriz, o hep yanlış katili seçer.
Quand on regarde un polar, elle trouve jamais le meurtrier.
- Bir gizem, çevirisi mi yapılmış? - Bir gizem, rağbet görmemiş dillerin çok acayip bir tasnifi halinde çevrilmiş.
Un polar sans succès, mais traduit dans des langues bizarres!
- Güzel bir kitapla kıvrılıp yat mesela.
- Comme se pelotonner avec un bon polar.
Yayınlanmamış bir gizem romanı.
Un polar inédit.
Bay Farmer'a söyleyin, polislerle ilgili bir film yaparsa... -... bende bir sürü hikaye var. - Söylerim.
Et si M. Farmer fait un polar un jour, j'ai des tas d'histoires!
POLAR DONDURULMUŞ BURGER
USINE DE BURGERS
Polar Burgerleri! Onları hamburger fabrikasına çekelim, orada kıstırıp, havaya uçuralım!
Les attirer dans l'usine de burgers, les coincer et les faire sauter.
Biliyor musunuz, garip şey, ben de bir detektif filmi çekmeyi düşünüyordum.
C'est drôle, je pense justement à tourner un polar.
Benim gibi bir karakter üzerine bir film yapacağınız konusunda ciddi miydiniz?
Vous pensez vraiment réaliser un polar sur un personnage comme moi?
Sen bir detektif hakkında film yapmak istiyorsun.
Vous voulez tourner un polar.
Bununla değiştirmek ister misin?
C'est un polar?
Üzerime polar bir ayı düştü.
Un ours polaire m'est tombé dessus.
- Komik ve politik bir şey.
Un truc politique drôle. - Et un polar.
Yani medyumlu, politik, kalbi yakalayan, gerilim ve komedi.
Donc un polar drôle, extra-lucide, politique, avec du cœur. Avec du cœur.
Olsan olsan, haftanın filmi... ya da tişörtlerde baskı olursun.
T'es pas le Messie, t'es le polar de la semaine! Une tronche sur un tee-shirt, au mieux!
Yüksek frekanslı mono-polar patlamalar tespit ediyorum.
- Charges multipolaires haute fréquence.
Evan Twombley'nin vurulmasıyla ilgili bir detektif hikayesi ya da Wade'in Lillian ile yaptığı velayet savaşına dair bir aile dramı.
Il y avait un polar, le meurtre de Twombley, et un drame familial, la bagarre entre Wade et Lillian.
Gizemli kitaplar dükkanı, Sleuth, 78. ve Amserdam'da ayrıca çocuk kitapları dükkanı, Köşedeki Dükkan.
Une librairie spécialisée dans le polar... et une pour enfants, "La boutique du coin."
Başka ne mi yaptım? Kariyerimin dip noktası... bir gerilim romanının tanıtımıydı. Aşkı piramitlerde bulan bir kadın, bir arkeolog hakkında.
Le point le plus bas de ma carrière, c'est quand j'ai écrit la jaquette d'un polar sur une archéologue qui trouvait l'amour dans les pyramides.
Cinayet Saatindeki gibi.
Comme dans un polar.
- Yeniden Cinayet Saatine döndük.
- Nous revoilà en plein polar.
Bazı sorular sordular.
Le polar classique.
- Ya da Bi-Poları'mdır.
- Ou bipolaire.
- O, Bi-Polar da.
- Elle est bipolaire.
Dr.Romano'nun Polar Bear Kulübü üyesi olduğuna inanabiliyor musun?
- Voulez-vous nous excuser? - Non. J'ai une solution
- Hayır, şimdi.
Je suis en plein milieu d'un polar.
Biliyorum ip uçarlı seni katile... götürecek... ama... eğer onlar seni... kurbana götürürse?
Non, plein de pages. On est censé trouver des indices dans un polar. J'ai raison?
Yazdın mı?
C'est le pire dans un polar, l'intrigue.
Onlar gerçek romanlar istiyorlar.
Comme ce qui se passe ici. Pas un polar, un truc vrai.
Seks. Evet, bunu biliyorum. Evet ama her şey bunun hakkında.
Couché ici à faire des liens entre mon petit polar à deux sous et mon petit
Evet, böylesine acı bir öyküyü kitaplarına konu etmeni anlıyorum... Nerede? Yani ticari bir yayında mı?
La femme noyée dans une baignoire et jetée au fleuve dans votre polar.
Bununla ara sıra psikoz nöbeti geçiren bi-polar hastasısın demek İstiyorsan, doğru, öyleyim.
Je souffre de troubles bipolaires avec épisodes psychotiques.
Çünkü Kutup Ekspresi'nde işler böyle yürür.
'Cause that s the way things happen On the Polar Express
Çünkü Kutup Ekspresi'nde işler böyle yürür.
'Cause that s the way things happen On the Polar Express
Leonard, polisiye romanların en seçkin yazarıdır.
Leonard, c'est le summum du polar.
Şu, Jonny'li bir adı olan adamın, cinayet filmini? Gossamer.
Le polar avec Jonny... comment?
Polar, atlet, deri ceket.
Sweat à capuche, marcel, veste en cuir.
Ama derinlerde bir duygusallık bulamazsam, sıradan bir polisiye olacak.
Mais si je ne trouve pas de profondeur émotive, ce ne sera qu'un polar banal.
- Cinayet.
- Un polar.
Matmazel Polar bana fotoğraflarınızı gösterdi.
Mademoiselle Polar m'a montré votre book.
Sinikal politik bir gerilim.
- Un polar drôle, cynique, politique?
Mafya hikâyesi de olabilir.
Ca peut être un polar.
"Giovanni'nin parmakları, denizköpüğü yeşili, polar..."
Faut que j'aille faire ça maintenant, Mr Sensibilité.
Evet.
Le passé, le présent sont dans ce polar minable que j'ai écrit et je ne le savais pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]