Ponte translate French
232 parallel translation
Hem şunu anla.
Un jour, tu seras un gros ponte, plein d'oseille, et je serai à tes côtés. Écoute.
Beni görmek isteyen önemli kişi kimmiş?
Alors, c'est qui le gros ponte qui veut me voir?
Oğlum, o yıldız sürpriz oldu ya.
Ce gros ponte était sacrément surpris. Silence.
Hayır, Almanlar Ponte Vecchio dışındaki tüm köprüleri ve onun iki ucundaki binaların hepsini havaya uçurmuş.
Non, les Allemands ont détruit les ponts, sauf un dont ils ont détruit les maisons.
- Le Ponte Vecchio korunuyor mu?
Le Ponte Vecchio est défendu?
Mosse Köprüsü'ndeki aileme gitmeliyim.
Du centre. Je dois aller au Ponte alle Mosse.
- Bir operatör, kumarbaz yani.
- Un quoi? - Un trafiquant... un gros ponte!
Özür dilerim. Komik olmadığını biliyorum ama gülmeden edemiyorum.
C'est idiot de rire, mais c'est vraiment un ponte?
Menajerim tutmaz demişti ama bana şans verebilecek birini tanıyordum.
Mon agent le trouvait insipide mais il y avait ce gros ponte qui m ; aimait bien.
- Senin sıkı olduğunu düşünüyor.
- Lui aussi te prend pour un ponte.
Şimdi yumurtlayacak bir yer oluşturmaya... ve yuvasını yapmaya başlıyor.
Son instinct lui fait chercher un coin... qui servira de nid pour la ponte.
Yumurtaları bulup yeni kraliçelerin çıkıp çıkmadığını anlamalıyız.
Il faut trouver la ponte et voir s'il y a des reines.
Burası yumurtlama odası.
C'est bien la chambre de ponte.
Umberto köprüsündeyken Tiber'e atlayıp kayboldu.
Il a disparu dans le fleuve Tiber À Umberto ponte.
Ponte San Fedele'deki dadısıyla. Ona hiçbir şeyi esirgemiyorum.
C'est qu'il me coûte cher, tu sais c'petit polisson-là!
- San Fedele köprüsü mü? - Evet.
Ponte San Fedele?
- İsmi San Fedele köprüsü müydü?
Ponte San Fedele?
San Fedele köprüsü demek istedi.
Il a voulu dire Ponte San Fedele
Benim eğlence peşinde koşan bir para babası olduğumu düşünen varsa aklından zoru var demektir.
Si vous me prenez pour un ponte qui va faire la fête, vous avez un trou dans la tête.
Yıllık yumurtlamaları için denizden sürünerek çıkan büyük deniz kaplumbağaları gördük.
Les grandes tortues de mer, rampant hors de l'océan... pour la ponte annuelle.
Belmonte'li Hyacinth, Bayan Maria Gonzales, Valfaruta Markizi, şövalye Orlandini ile birlikte.
Maria Gonzales, la comtesse Spataro, les marquis Paruta, le chevalier Orlandini, le duc et la duchesse de Ponte Semolo,
Şirketteki ensesi kalın bir kişiden ona bir şey getirdim.
J'ai un cadeau de la part d'un ponte de mon entreprise.
O kadar basit değil. Bunu aynasızlara anlatamazsın!
- Mais la ponte lui une fois a un smeris.
Malum bir organizasyon için önemli biri.
II s'agit d'un gros ponte. Il les vaut. C'est un bon boulot.
Bir balıkçı kasabasındaki, tüm halk ortadan kayboldu. Klan borçlarını ödedi.
de je ne sais plus quel ponte Matsudaira, un village de pêcheurs a disparu.
Doğru. Sen kimsenin dokunamadığı büyük balıksın.
J'oubliais, tu es le ponte que personne n'ose toucher!
Babalardan birini kaçırmaya çalıştılar.
Pour kidnapper un ponte de la Mafia.
Hayır. Büyük VIP. Birleşik Devletlerden geliyor.
Un gros ponte venu d'Amérique.
O film yapımcısıyla konuşup, Johnny'nin işini halletmeni istiyorum.
Tu iras voir ce ponte du cinéma, pour régler l'affaire de Johnny.
İşte burası. Ponte Giretto!
Voilà le Pont Giretto!
Yöntemi ; bir çete patronuna yaklaşmak, işi öğrenmek, sonra da işi elinden almak.
Il se rapproche d'un grand ponte, apprend les ficelles et prend sa place.
Snyder, az önce Gondorff'un hedefinin... güçlü bir New York'lu işadamı olduğunu öğrendik.
On a appris que le pigeon de Gondorff était un grand ponte de New York.
Mitchell, Magruder, Stans gibi bölüm başkanlarını bul.
Cherche un ponte genre Mitchell, Magruder, Stans.
Beşinci kişinin Beyaz Saray'dan üst düzey bir yetkili olduğunu biliyoruz.
Le 5e est un ponte de la M.B.
Artık değil.Ponte Vecchio yakınlarında bir apartmanda oturuyorum.
Plus maintenant. J'ai un appartement près du Ponte Vecchio.
Demek istediğim, bilirsin, Sanat Enstitüsündeki ağır toplardan, bunun gibi bir şey işte.
C'est un ponte de l'Institut d'Art.
- Demek bay "Büyük" bu.
- C'est le grand ponte?
Phoenix Polis Teşkilatından birileri senin tanıklığını istemiyor.
Un ponte de la police ne tient pas à ton témoignage.
Exo-Grey'in başı olduğum için mi?
Parce que je suis le grand ponte d'Exo-Grey?
- Baş şef!
Le grand ponte de l'univers!
Patron ayaklarına takılıyorlar.
Vise le gros ponte!
Evlat bu Eli, 1. Dünya Savaşının son organize edenlerinden.
Kit, voici Eli, le dernier ponte de l'IWW.
- Tavuklar onu görünce yumurtadan kesilirler.
La ponte s'arrêtera dès son arrivée! Rinus, une photo.
Rupert Horn... hayır.bahse girerim Yanki organizasyonunda üst kademede birisidir, doğru mu?
Non. C'est un ponte du club des Yankees?
Bu alfabe şifresini kırmak için kahrolası FBI'ın üst düzey ajanını mı aradın?
Vous avez appelé un ponte du F.B.I. pour décrypter ce code alphabétique?
Kaptan Bligh, sandalla denizi aşmanız, kanımca denizcilik tarihinin en olağanüstü başarılarından.
Capitaine Bligh, votre voyage en bateau non ponté... fut la plus remarquable navigation dans l'histoire de la mer.
- Hayır, sadece Ponte Vecchio'dakiler.
Seulement au Ponte Vecchio.
- San Fedele köprüsündeyiz.
On est à Ponte San Fedele
- Neden?
- Parce que Ponté, il va me taper. - Pourquoi?
- Ponté'ye söyle, seni rahatsız ederse gelip kendisine iki çift laf ederim! - Olur.
- Tu diras à Ponté que s'il t'embête, je lui dirai deux mots.
Sağol Evalin. Etkileyici biri.
Un grand ponte aurait été impressionné par l'un de ses discours.