Pony translate French
287 parallel translation
- Atın ayağı sincap çukuruna girdi.
- Pony a donné dans un trou.
Ama o.... 14 yaşında Pony Express sürücüsüydü.
A 1 4 ans, il montait pour le Pony Express.
Yarın Simpson'daki Pony Express'ten yeni bir at al.
Change de monture demain au Pony Express de Simpson.
Sizden Black Pony adında bir İskoç viskisi aldı mı hiç?
A-t-elle déjà acheté du whisky "Black Pony"?
Cuma günü dairesine bir şişe Black Pony götürdün.
Vous avez apporté une bouteille de "Black Pony".
Haydi, gidiyoruz, Pony.
Tu viens, oui?
Haydi, Pony, gidelim.
On s'en va, Pony.
Pony, Johnny ve ben.
Pony Benner, Johnny et moi.
Sağ taraftaki sinsi görünüşlü ise Pony Benner.
La fouine à côté d'eux, c'est Pony Benner.
- Burada olmasını istemiyor musun, Pony?
Non, il sera là.
Adamlarda biri, Pony Benner'di.
L'un des gars était Pony Benner.
Evet doğru, biri Pony Benner'dı, diğeri de, Billy Gannon'du.
L'autre, c'était Billy Gannon.
Haydi, söyle ona.
Dis-le leur, Pony!
Pony yararı olmayacağını söylemişti.
Pony me le disait bien!
Kuzey ve Güney birbirinden bu denli kopmaya başlamış iken Doğu ve Batı, tarihteki en zorlu posta güzergâhı yüzünden karşı karşıya gelmişlerdi.
Quand le Nord et le Sud se déchiraient, l'Est et l'Ouest étaient reliés par le Pony Express, une incroyable ligne postale.
Atlı kuryelik, posta arabası sürücülüğü... şerif yardımcılığı, kumarbazlık, ırmak işçiliği, ırgatlık... hayvancılık, barmenlik... yamaklık. İhtiyarlık.
Estafette au Pony Express, cocher de diligence, shérif, flambeur, batelier, vacher, coureur de rodéos, barman, videur de crachoirs.
Sana Pony Ekspres'teki rekorumdan bahsettim mi?
T'ai-je dit que je détiens le record du Pony Express?
Marty, sana Pony Ekspres rekorumdan bahsettim mi?
Monty, t'ai-je dit que... je détiens le record du Pony Express?
Ed'in At Kitabı.
Ici Pony Books.
Hey, Pony.
Ça va, Pony?
Senin hususi fedain olmama ne dersin, ha, Ponyboy?
Et si je devenais ton garde du corps perso, qu'en penses-tu, Pony?
Değil mi, Pony?
Pas vrai, Pony?
Üşüyor musun, Pony?
T'as froid, Pony?
Şimdi... Şimdi ne yapacağım ben, Pony?
Qu'est-ce que je vais faire, Pony?
Sebebi bizim Yağlılar olmamızdı, Pony.
Ça a foiré parce qu'on est des Greasers.
Pony, uyan.
Pony, réveille-toi.
- Hey, Pony, neredeydin?
- Pony, t'étais où?
- Hadi, Pony, yatalım artık. - Bak.
- Pony, allons nous coucher.
Ponyboy? İs... İstemeden oldu.
Pony, j'ai pas fait exprès!
Pony, ateşin var mı?
T'as du feu?
Pony, iyi misin?
Ça va, Pony?
Hadi.
Allez, Pony!
Olmaz, Pony, önce ağartmamız lazım.
D'abord, je décolore.
Hey, Pony, bu işimizi görür.
Pony, ça y est.
- Demin Pony'yle Kiraz'ın buna tanıklık edebileceğini söyledin. - Hayır, hayır, hayır, hayır.
Cherry et Pony témoigneront.
Ağabey, Darry'yle Soda'nın Ponyboy için durmadan endişelenmeleri hiç de adil değil.
C'est pas juste que Darry et Soda s'en fassent pour Pony.
Pony! Nereye gidiyorsun?
Où va-t-il?
Pony, al onu, Dal'e ver onu.
Pony, prends-les et passe-les à Dallas.
Hey, söylesene, Ponyboy, kahraman olmak nasıl bir şey?
Dis, Pony, quel effet ça fait d'être un héros?
Pony?
Pony?
- Pony, iyi mi o?
- Pony, il n'a rien?
Sigaran var mı, Pony?
T'as une cigarette?
İyi misin, Pony?
Ça va, Pony?
Sen bu kavgaya katılmalı mısın, bilmiyorum.
Pony, je sais pas si tu dois y venir, à cette baston.
Ponyboy, iyi misin?
Pony, ça va?
Bu bir Pony Ekspres sürücüsü!
"C'est un cavalier du pony express!"
Pony Benner!
Pony Benner!
Görüşürüz, Pony.
Au revoir, Pony.
Sakin ol, Pony.
C'est rien, Pony.
Pony... Dally gitti.
Dallas a disparu.
- Olamaz!
Pony?