Premiere translate French
761 parallel translation
BÖLÜM BİR :
PREMIERE PARTIE :
O isimsiz mektubu ilk aldığımda sadece gülüp geçmiştim.
La premiere lettre anonyme que j'ai recue m'a fait rire.
İlk defa annenin sana bir şey söylediğini ve senin hemen yapmadığını görüyorum.
C'est la premiere fois que j'entends ta mere te dire quelque chose... sans que tu sautes.
İlk büyük partimdi Lionnet'teki.
C'etait ma premiere grande fete, au Lionnet.
Biliyor musunuz, Oscar Hubbard'ı ilk kez o gün görmüştüm.
Tu sais, c'est le jour ou j'ai vu Oscar Hubbard pour la premiere fois.
O zaman hayatımda ilk kez annemin kızdığını görmüştüm.
C'est la premiere fois que j'ai vu ma mere se mettre en colere.
O gün Oscar'ı ilk kez görüşümdü.
C'est la premiere fois que j'ai vu Oscar.
BÜYÜK AÇILIŞ
GRANDE PREMIERE
"hükümlerinden alınmıştır."
"de la premiere à la vingt-troisieme clause."
- Her şeyin bir ilki vardır, değil mi?
- Il y a une premiere fois à tout.
Elime ilk kez bunu alıyorum.
C'est la premiere fois que j'ai un club de golf entre les mains.
Bir de, Eğik Pizza Kulesinde geçen bir oyunun açılış sahnesinin yarısı da var. Kulenin neden eğildiğini ve bütün akla uygun binaların neden eğilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyor.
Puis il y a la moitié de la premiere scene d'une piece... située dans la Tour Penchée de Pise, tentant d'expliquer... pourquoi elle penche, pourquoi tous les buildings sensés devraient pencher.
Geldiklerinin ilk günü, kız, adamı, ailesiyle tanıştıracaktır.
La toute premiere journée, elle doit le présenter a ses parents.
İlk karşılaştığımızda da bir şişesi vardı.
II avait une bouteille, la premiere fois quand on s'est rencontrés.
Bilirsin, daha ilk tanıştığımızda, sırf senin iyiliği için sarhoş olma anlayışını göstermeliydim.
La premiere fois qu'on s'est rencontrés, j'aurais du avoir la décence... de me saouler, par égard pour toi.
Yazdığım ilk şey pek de ses getirmedi.
Eh bien, la premiere chose que j'ai écrite n'a pas vraiment réussi.
Bay Don Birnam'ı da tanırım. Beş yıl önce, buraya taşındıklarının ilk haftasında, onun hakkında her şeyi öğrenmiştim.
J'ai tout su sur lui la premiere semaine ou ils ont emménagé ici il y a cinq ans.
Giriş satırını bile yazamadığımı görmüşsündür.
Tu remarqueras que je n'ai meme pas trouvé la premiere ligne. Tu n'as pas pu écrire le début parce que tu ne connaissais pas la fin.
Bu onun yaşamı boyunca hiç çekilmediği bir yön.
La premiere fois de sa vie que ca lui arrive!
İlk gösteriniz bu akşam saat sekizde.
Premiere representation, ce soir, a 8h.
- Noel Gecesi açığız.
Premiere : le soir de Noel.
İlk yıl bitmeden hepsi, her kadın ve erkek bir tür... bir tür gezegen gücüne yenik düştüler.
Durant notre premiere annee sur Altair IV, ils ont tous... succombe a une- - une sorte de force planetaire...
İlk uygulamalı sonucu şu robotum oldu. Siz beyler onu çok etkileyici buldunuz.
Ma premiere mise en pratique fut le robot... que vous semblez trouver si remarquable.
İlk görüntü yaratma denememde beyin kapasitem sizinkinden daha geniş değildi.
Dans ma premiere tentative de creer une image... ma puissance cervicale excedait un peu la votre.
Kalıbımı basarım ki, o ilk yerli kadının değildi.
Je parie que c'etait pas la premiere squaw que...
Sınavın ilk adımı bu ve yapmak için 30 saniyen var.
Premiere étape, 30 segondes pour fair ça.
İlk kez birisi uçan daire görmüyor.
ce n'est pas la premiere fois que quelqu'un voit un satellite.
- İspanya'ya ilk defamı geliyorsunuz?
- C'est la premiere fois a l'étranger.
Soldaki ilk yoldan dön ve sonra köprünün altına gir.
Tu prends la premiere route a gauche. Et ça descend tout le temps.
Sana daha önce hiç emir vermedim, ama şimdi veriyorum.
- Isabelle! Je te donne un ordre pour la premiere fois.
Rue Premiere-Campagne 11 adresinde.
Il est... 11 rue Première-Campagne.
BU GECE İLK KEZ SARIŞIN VENÜS
PREMIÉRE CE SOIR - LA VÉNUS BLONDE VENEZ TÔT PARTEZ TARD
Yeni bir kitabın ilk sayfası, Majesteleri.
La premiére page d'un nouveau livre.
Burada oturmuş, sanki daha önce hiç kız görmemiş gibi konuşuyorum seninle.
Je suis Ia, a te parler comme si tu étais Ia premiére femme que je vois,
... sanki hiç kollarıma almamışım gibi.
Ia premiére que je prends dans mes bras.
... ATlLANA KADAR AClKLANMASl YASAKTl.
AVANT QUE LA premiére BOMBE atomique NE soit LÄCHÉE SUR LE JAPON.
Ben daha önce de kan kaybettim.
C'est pas la premiere fois.
İlk ziyaretin öyle olabilir ama ikincisi değil.
La premiére fois, pas la deuxiéme.
Yıllardır ilk kez temiz hava alıyorum.
C'est la premiére fois depuis des années que je respire un air pur.
Toplantıda bir şey söylemeye kalkarsan birden ışıklar söner, kendini dışarıda bulursun.
Vous voulez l'ouvrir à l'assemblée, à la premiére parole, on vous sort.
Daha demin öptün ya canım!
Vas-y, c'est pas la premiére fois.
Hayatımda karşıma çıkan tek değerli şey o.
C'est la premiére fois que je trouve quelqu'un de propre.
İlk başta ona nasıl vurmuştun, aşağıdan mı, kroşe mi?
Avec un crochet ou un uppercut que vous l'avez cueilli la premiére fois?
Daha önce bunu ağzıma bile almadım ki.
C'est la premiére fois que je le dis.
Size olanların tıbbi bir örneği daha yok.
C'est une premiére dans l'histoire de la médecine.
Bunu ilk kez attan düştüğümde öğrenmiştim.
J'ai appris ça la premiére fois que je suis tombé de cheval.
Dış bandajı çıkardım.
J'ai ôté la premiére bande.
Baskerville Konağı'ndaki ilk günüme içelim ve kati inancıma bu aile laneti denen şey efsaneden başka bir şey değildir ve Cehennem Köpeği gece bu çalılığa bir daha asla korku getirmeyecek.
Buvons à ma premiére journée au domaine et à ma conviction que la malédiction n'est qu'une légende, et que le chien de l'Enfer n'effraiera jamais plus ceux qui traversent la lande la nuit.
Hayatımda ilk defa, kararımda hatalı olduğumu anlamaya başladım.
Je me rends compte, pour la premiére fois, que mon jugement étai erroné.
Yüzbaşı Reynolds, bu ilk savasınız mı?
Commandant Reynolds, est-ce votre premiére guerre?
İlk ve son ziyaretçinizmiş.
Votre premiére et derniére.