Prens translate French
4,545 parallel translation
Prens ne alemde?
Qu'a fait le Prince?
Prens olup böyle davranıyorsan nasıl bir kral olacaksın?
Si vous êtes ce prince-là, quelle sorte de roi serez-vous?
Grace Kelly ve Prens Rainier gibi mi sanmıştınız bizi?
Vous pensiez qu'on était une réplique de Grace Kelly et du Prince Rainier?
Prens ve prenses güzel saraylarında mutlu mesut yaşamışlar.
" Le prince et la princesse vécurent heureux dans un beau palais
Prens İsa.
Prince Jésus,
Kraliçe, Prens Albert'la birlikte bunlardan çektirmişti.
La reine en a une avec le prince Albert.
Prens Eric de çok çekici.
Et Prince Eric est tellement sexy.
- Merhaba prens, nasılsın?
Ça va, mon grand?
Prens Zafran genç ve über zengin.
Le prince est jeune et super riche.
Siz de, Ama Dablam'ın, Prens'in mücevher aradığını düşünmesini falan sağlayacaksınız?
Que va penser Ama Dablam si Zafran se renseigne sur eux?
Mustafa Riald, Prens'in özel sekreteri.
Mustapha Riald, le secrétaire du prince.
Bildiğiniz gibi, biz dünyanın önde gelen kuyumcularından biriyiz ve Prens Zafran'ın eli kulağında nişanı için...
Nous sommes parmi les meilleurs joailliers au monde. - Avec les fiançailles du prince...
Ama Prens için... son renkli elmas koleksiyonumuz özel bir tanıtımını yapmak istiyoruz.
Nous aimerions présenter au prince notre collection de diamants.
Mustafa Riald, Ekselansları Brunei Prens'i Zafran'ın kişisel sekreteri.
- Mustapha Riald. Secrétaire de son Excellence le prince Zafran - du Brunei.
Prens Zafran'ın kısa süre içerisinde nişanını açıklayacağını biliyor musunuz?
Savez-vous que le prince Zafran annoncera bientôt ses fiançailles?
Prens böyle istiyor.
Le prince le veut.
İfadenizde, "Bir Prens ve onun Kraliyet sekreteri" hiçbir güç kullanmadan "az önce 20 milyon değerinde mücevher çaldı."
Vous avez déclaré : "Un prince et son secrétaire particulier ont volé " environ vingt millions de dollars de bijoux sans recourir à la force. "
- Prens benim telefonumu kullandı.
- Le prince a utilisé mon téléphone.
Sindirella bir dadının yapması gereken her şeyi yapmak zorundaydı yemek, temizlik ve her şeyi kardeşleri için yapması gerekiyordu günlerden bir gün şehre prens gelir ve herkesin gitmek istediği bir konser verecektir lakin ağa onun gitmesini yasaklamıştı bu yüzden kardeşleri gidene dek bekledi ve gizlice konsere gitti oradaki en güzel kızdı prens ondan başkasını görmüyordu sonra Sindirella kardeşlerinin eve gittiğini fark etti ve kendisinin de gitmesi gerektiğini biliyordu aynı zamanda prensi de tekrar görmek istediğini biliyordu bu nedenle bir erkeği tekrar görmek isteyen kızlar ne yaparsa onu yaptı.
Cendrillon effectuait toutes les tâches d'une nounou, cuisiner, nettoyer, et tout faire pour ses sœurs. Un jour, Prince est venu en ville pour un concert auquel tout le monde voulait assister. Mais le propriétaire l'a punie, elle a attendu que ses sœurs partent, est sortie en cachette et a été la plus belle au concert.
Prens yolladı.
Le prince me l'a envoyé.
Büyük Prens, Aziz Alexander Nevsky'nin dediği gibi :
C'est au grand-prince, saint Alexandre Nevski, que nous devons ces paroles inouïes :
Prens Doran'ın size eşlik ettiğini göremedim.
Je ne vois pas le prince Doran.
Kraliyet düğününe iştirak etmesi için, kardeşi Prens Oberyn'i gönderdi.
Il a envoyé son frère, le Prince Oberyn, pour assister à sa place au mariage royal.
Evet, kralımız düğün ziyafetinde Prens Oberyn gibi meşhur bir savaşçının bulunmasından büyük keyif alacaktır.
Oui, le roi sera enchanté par la compagnie d'un guerrier aussi renommé que le prince Oberyn au banquet de son mariage.
- Peki Prens Oberyn nerede?
Et où est le Prince Oberyn?
Birini veya birilerini öldürmeden Prens Oberyn'i bulmamız lazım.
Il faut trouver le Prince Oberyn avant qu'il ne tue quelqu'un ou plusieurs personnes.
Prens Oberyn, davetsiz geldiğim için kusura bakmayın.
Prince Oberyn, pardonnez cette intrusion.
Prens Oberyn, mümkünse özel konuşabilir miyiz?
Prince Oberyn, puis-je vous dire, un mot en privé?
Kralın Şehri'ne neden geldiniz Prens Oberyn?
Pourquoi êtes-vous venu à Port-Real, Prince Oberyn?
Prens Oberyn.
Prince Oberyn.
Hiç öğrenemeyeceksiniz Prens Oberyn.
Vous ne le saurez jamais.
Kendilerine sorarlar, "Ben o muyum, servetli prens mi?" diye.
Ils se demandent : "Suis-je l'élu, le prince de la fortune?"
- Prens Oberyn.
- Prince Oberyn.
Çünkü Prens Charles'ın kraliçenin... ölmesini beklediği gibi beklemek istemiyorum!
Parce que je ne veux pas rester là comme le prince Charles à attendre que la reine meure.
Asıl yılan prens.
Le prince serpent originel.
Amunet, asıl yılan prens Amun-Ra'nın eşiydi.
Amunet était l'épouse d'Amun-Ra, le prince serpent originel.
" Prens Hüseyin adama seslendi : - Neden satmaya çalıştığın halı için bukadar çok para istiyorsun?
Le Prince Hussain appela l'homme et lui demanda pourquoi le tapis qu'il voulait vendre était si cher, et lui dit :
Prens Hüseyin, gözlerini kapayarak TANGU dedi babasının topraklarına uçtu kilim, sarayın çimlerine usulca konunca Kral dizlerinin üzerine çöktü ve gözlerinde yaşlarla oğlu Hüseyin'e sarıldı ve şöyle dedi :
Le Prince ferma les yeux et dit Tangu. Et il vola dans la nuit jusqu'aux terres de son père. Tandis que le tapis se posait doucement sur la pelouse du Palais royal,
Çoğumuz prens değil ama.
La plupart d'entre nous ne sont pas princes.
Lannister Hanesi'nden Kralın Eli ve Krallığın Koruyucusu Tywin, yanında Martell Hanesi'nden Prens Oberyn ve Tyrell Hanesi'nden Lord Mace ile yerime hakimlik yapacaktır.
Tywin de la Maison Lannister, Main du Roi, Protecteur du Royaume, me remplacera. Avec lui, Prince Oberyn de la Maison Martell et Lord Mace de la Maison Tyrell.
Vardı Prens Oberyn...
Avais, Prince Oberyn.
Sen prens misin?
T'es un prince?
Eğer sen kralsan bu beni prens mi yapar?
Alors... si tu es un roi... Ça ferait de moi un prince?
Veliaht Prens Viktor Chlodwig zu Schellendorf Von Konigsburg.
Viktor Chlodwig zu Schellendorf Von Konigsburg.
Sanki tatlı küçük prens gibi.
On dirait un beau petit prince.
Evet, bu mükemmel küçük prens için mükemmel bir isim. Yeah.
Ouais, c'est un nom parfait pour un petit prince parfait.
Beyaz atlı prens...
Un preux chevalier.
# Bir zamanlar barmen kız vardı, Prens George Otel'inde #
Il était une fois une serveuse, À l'Hôtel du Prince George.
Tamam anlıyorum ama prens benim umrumda değil.
Non, je comprend, mais je m'en fous du Prince.
O da bir prens.
C'est un prince!
- Prens hangisi?
Je ne sais pas ce à quoi un prince ressemble.