English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Primal

Primal translate French

46 parallel translation
EST, TM, Scientology... iridoloji, ilkel çığlıkçılar. Sanırım bir beş yıl daha, çok sıkı çalışmanın ardından kamil bir insan olacağım. Bilemiyorum.
Différentes formes de méditation, scientologie, iridologie, thérapie de cri primal.
Pek çok türde soyunu devam ettirme içgüdüsü vardır.
Toutes les espèces ont l'instinct primal de perpétuation de l'espèce.
Kendini ilkel bir dışavurumcu olarak mı görüyorsun?
Vous définiriez-vous comme un expressionniste primal?
Birincil fantazidir.
Un fantasme primal.
Gitaristler ARANIYOR. GBH, Primal Scream sevmeli.Barry ile görüşün
RECHERCHE GUITARISTE BRANCHE DEMANDEZ BARRY
Tahsil seviyesi ilkokuldan, doktora sonrasına kadar.
Niveau de langue : du primal au postdoctoral.
- İlkel birşey... - Beni öldürmek istiyor musun?
- Quelque chose de primal, de...
Ve seksi tamamen ilkel yapar.
Quand on s'envoie en l'air, c'est primal.
Kördüm, artık görebiliyorum.
* Primal Scream "Movin'on Up" * * I was blind * * now I can see. *
Eskiden beri varolan stüdyo sistemi artık çökmüştü.
Aucun personnage ne représente un archétype plus primal... que le héros de Star Wars, Luke Skywalker.
Ben ilkel bir şeyden söz ediyorum, tamam mı?
Tu ne vois jamais rien! Je parle de quelque chose de primal!
Ona ne oldu bilmiyorum ama birdenbire bir mağara adamı gibi güçlü ve ilkel bir hale geldi.
Je ne sais pas ce qui lui a pris tout d'un coup... si fort et primal, comme un homme des cavernes.
"primal" dı.
C'était primaire.
Herkes bu kadar adi bir hayat sürmüyor.
Tout le monde n'opère pas à un niveau purement primal.
Ancak, en temel güdülerden biri olan paylaşma güdüsü karşısında nasıl bir duvar ya da sınır inşa edebilirsiniz?
Mais comment crée-t-on une barrière contre le désir primal de partager?
Ya bunu yaparsın ya da başlıca çığlık terapimi uygularım.
Écoute, frère, c'est ça ou une thérapie du cri primal.
Belki hayvani içgüdüsü öyle istemiştir.
- Peut-être que son instinct primal aussi.
Bilek Güreşi Sacramento
Bras de fer primal
Kremalı turta, ginseng ve amfetaminler.
Cri primal, gaufre belge, ginseng, et amphétamines.
Doktorlar ona birincil acı ifadesi der.
Les médecins appellent ça le "visage primal" de la douleur.
Yeni açılmış bir yaranın, insanlar üzerinde etkisi vardır..
La vue d'une blessure fraîche a un effet primal sur les gens.
İlk kez hissettiğim bir duyguydu.
C'est primal.
İlkel bir şeyler vardır onda.
Ça a... quelque chose de primal.
Ilkel ekspresyonist bir form uygulama düşünün.
On considère que vous pratiquez une forme d'expressionnisme primal.
"Primal Fury : Primal vengeance" da kötü adamların karargâhıydı.
C'était le QG des méchants dans Vengeance barbare.
Duyduğuma göre "Primal Fear" ın harika bir sürpriz sonu varmış.
Paraît que Peur Primale a une fin surprenante.
Varoluşun ilkel durumuna geri dönüş. " demekmiş.
"Régressé à un état primal."
Öhöm. O içimdeki bir şeyin tasmasını çıkartıyor, anlarsın ya?
Il a déchaîné quelque chose en moi, de primal.
Obje kurbanlarını ilkel hale dönüştürüyor.
On dirait que l'artefact fait évoluer ses victimes vers un stade primal.
Doğadaki ilkel insanlarız.
L'homme primal dans la nature.
Bu gece final çığlığı var bana bağırmak istersen gelebilirsin.
Eh bien, il y a le "Cri Primal des Partiels" ce soir, si tu veux venir hurler sur moi.
İlkel bir bağ.
une connexion primal.
Şekerli şeylere bu kadar ilkel bir isteğimiz olduğundan bu mutluluk noktasına çıkarılmış yiyeceklerin tabaklarımızda yerini alması anlaşılabilir bir durum.
Il est compréhensible que nos palais ont ajusté à tous ces aliments sur Blissed quand nous avons un tel désir primal pour le sucré.
Artık kar etme arayışında yiyecek şirketlerinin yalnızca şekere yönelik ilkel arzumuzu hedeflemeyip, aynı zamanda tüm kalorilerin birbirine eşit olduğu konusunda ısrar ediyor olduğunu açıkça anlamıştım.
Il est devenu clair pour moi que, dans la recherche de profits, les entreprises alimentaires ne sont pas seulement pour cible notre désir primal pour le sucre, mais sont également insistent pour que toutes les calories sont égaux.
Evet, LSD. Adamı ilkel haline döndürür.
Les acides, ça ravive ton moi primal.
Bir çeşit temel içgüdü gibi.
C'est un instinct primal.
Suçlu oğlu için hissettiği aptal hayvani sevginin yanında yer alıyor.
Tout cela vit encore au côté de son amour primal pour son criminel de fils.
Gotham'lıları en büyük korkularıyla yüzleştireceğiz.
Oh, alors nous confronter Gothamites avec leurs plus primal craintes.
Görünüşe bakılırsa, altın eserleri Yaşam Kumlarına çevirmek için yapılan bir ayin varmış.
Apparemment, il y a une cérénomie qui peut être utilisée pour prendre des objets forgés avec de l'or primal et les réduire en Sable de la Vie.
Tanrıların Ateşi sayesinde, altın kutsanacak.
Avec le feu des Dieux, l'or primal sera consacrée.
İlkel seviyede bir kişiyi üç şey kaçmaktan alıkoyabilir.
À un niveau primal, seules trois choses peuvent stopper quelqu'un en fuite.
Ve sizin gibi yakışıklı, dalyan gibi bir adam, dağ sıçanlarıyla bağ kurmaya duyulan derin, acil, vahşi ihtiyacı anlıyordur.
Je suis sûre qu'un bel homme comme vous comprend ce besoin irrésistible et primal de se connecter aux marmottes et...
Ya da Primal Fear'daki gibi.
Ou elle se la joue "peur primaire".
Hayır, olmadı.
Comment ça va, Primal?
Kanal 5 Haber'de bu akşam. Yerel gece kulübü Primal'da bir adam, anlaşmazlık sonucu çıkan arbedede vuruldu.
Ce soir, dans les infos, on a tiré sur un homme près d'une boîte de nuit local, Primal.
Nasılsın Primal?
Comment ça va, Primal?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]