English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Pringle

Pringle translate French

61 parallel translation
Bir ara Senatör Babcock'la içki içmiş ve Matmazel Pringle diye biriyle fareleri konusunda sohbet etmiş, sonra da Bayan Jellison denen birinin düşürdüğü kitabı yerden kaldırmış.
Il a bu un verre avec le sénateur Babcock. Il a discuté avec une Mlle Pringle qui avait des souris et il a ramassé le livre d'une Mme Jellison.
Peki, Matmazel Pringle?
Mlle Pringle?
Matmazel Pringle o gece birinin farelerini kafesinden salıverdiğini ve kafesi paramparça edilmiş halde bulduğunu söyledi.
Elle a dit que quelqu'un avait libéré ses souris, à un moment. La cage a été brisée.
Şimdi, Maytmazel Pringle şurada oturuyor.
Ensuite... Mlle Pringle est assise là-bas.
Şimdi de Matmazel Pringle'ım?
- Je suis Mlle Pringle?
Grayson'un öldürülmesinden, Senatör Babcock, Bayan Jellison ve Matmazel Pringle'e saldırılardan sonra burası darmadağın edildiğine göre, kuvvetle inanıyorum ki, belge bu olaylar olmadan önce vagonu terketti, ama nasıl?
Le wagon ayant été mis à sac après le meurtre de Grayson et les agressions des autres passagers, les documents ont sûrement disparu d'ici bien avant, mais comment?
Yüzbaşı John Pringle'a şahsen teslim etmem için verildi Berlin'de G2 Bölümü'nde bir yerde olacak.
J'ai promis de livrer ce colis en personne au capitaine John Pringle, posté quelque part à Berlin, section G2.
Yüzbaşı Pringle!
Capitaine Pringle!
Buyrun, Yüzbaşı Pringle, efendim.
Capitaine Pringle au rapport.
Milletvekili Frost, bu Yüzbaşı Pringle.
Mlle la députée, le capitaine Pringle.
Bir şey düşürüyorsun, Yüzbaşı Pringle.
Vous perdez quelque chose, capitaine Pringle.
- Yüzbaşı Pringle, 112'den istiyorlar.
- On vous demande au bureau 112.
- Buyrun, Yüzbaşı Pringle.
- Capitaine Pringle au rapport.
Yüzbaşı Pringle, orduya olan inancım kökünden sarsılmış durumda.
Capitaine Pringle, ma foi en l'armée a été durement ébranlée.
Mürekkep ha, Yüzbaşı Pringle?
C'est de l'encre, capitaine Pringle.
Ben, Yüzbaşı Pringle. Yanımda, Birleşik Devletler'den bir milletvekili var.
Je suis le capitaine Pringle et j'ai avec moi un membre du congrès américain.
Göz yaşlarım... göz yaşlarım için ağlarım ben, Yüzbaşı Pringle.
Les larmes, je connais, capitaine Pringle.
Nazi'likten arındırma bürosu, Yüzbaşı Pringle.
Bureau de dénazification, capitaine Pringle à l'appareil.
Hey, Pringle.
Hé, Pringle.
Yüzbaşı, şu malum şahıstan uzak duracaksın, kesin yasak, anlaşıldı mı?
Capitaine Pringle, vous êtes prié de rester à l'écart d'une certaine personne.
Sen soytarı değilsin, Yüzbaşı Pringle.
Vous n'êtes pas drôle, capitaine Pringle.
Affedersin ama, şu gevşek tuğla, Pringle konusunda kendimi sorumlu hissediyorum.
Pardon, mais je me sens responsable de cette brique perdue, ce capitaine.
- Yüzbaşı Pringle'a sorsanıza.
- Demandez au capitaine Pringle.
- Yüzbaşıyı unut.
- Oubliez Pringle.
Pringle's'ın eşya dükkanına girip "Telefonunu kullanabilir miyim?" diye soracak.
Il est dans la quincaillerie Pringle. Il demande s'il peut téléphoner.
Oh, hayır. Bir de bowling salonu var. Veya Pringle's'ın eşya dükkanının önünde oturup camdan renkli televizyon seyredebilirsin.
II y a un bowling ou la télé en couleur... à la vitrine de la quincaillerie Pringle.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
Ces nuits, quand tu pensais que j'étais à la chorale... ou que je regardais la télé devant Pringle... j'étais en fait au Nombril.
Tom Pringle, seninle evlenmek için ölüyordu.
Ou alors Tom Pringle. Il était fou de toi.
Biliyorsun, Pringle's'ın eşya dükkanının üst katında.
Tu sais, au-dessus de chez Pringle.
- Bayan Pringle!
- Mlle Pringle!
Hemen Vakfın sekreteri Bayan Pringle'la görüşün ve gemiden gelen böyle sıradışı bir zarfta ne tür bilgiler olabileceğini sorun.
Allez voir la Secrétaire de la Compagnie, Mlle Pringle, et demandez lui quel genre d'information du bateau pourrait être contenue dans une enveloppe peu commune de cette sorte.
Münazara Takımının kaptanıydım ve okullar arası şampiyonluk için, Bayan Pringle ile "Tıptaki Sosyalizasyonun İngiliz Ekonomisi Üzerindeki Etkileri"...
Je me suis retrouvé à débattre contre une certaine Mlle Pringle sur les effets économiques de la médecine socialisée.
- Warren, bu Tad Pringle.
- Warren, Tad Pringle.
Bay Pringle?
Monsieur Pringle?
Yaşlı adam Pringle ve Bayan Parker.
Le père Pringle et Mlle Parker.
Pringle manevrası yapayım.
Je peux faire la segmentation?
Pringle manevrası.
Technique de Pringle.
Pringle manevrasını denedin mi?
- Et la manœuvre de Pringle?
Pringle manevram sayesinde kan kaybından ölmekten kurtuldu.
Ma manœuvre de Pringle l'a empêchée de se vider de son sang.
- Sternum testeresi Peter adam kanamadan ölmeden Pringle manevrası yap
- Faites un pringle avant, le type se vide.
Pringle manevrası bu, değil mi?
C'est la manœuvre de Pringle, exact?
Lise matematiği Pringle. Sonuç?
Maths de lycée, Pringle, et alors?
Pringle manevrasını deneyin. Kanamayı durdurup durduramayacağımıza bakalım.
Manœuvre de Pringle, voyons si ça arrête l'hémorragie.
- Pringle manevrasını dene. Greft rica edeyim.
- Essai la manœuvre Pringle.Greffe svp
Şimdi "pringle manevrası" yapacağım.
Je fais une manoeuvre de Pringle.
Bayan Pringle, İsa'yı gördüğünü söyledi. Eğer o İsa'yı görüyorsa ben de Odin'i görürüm.
Miss Pringle a dit qu'elle avait vu Jésus et si elle peut voir Jésus, je peux voir Odin.
♪ kutuda tek kalmış Pringle
♪ Un Pringle pas empilable
- İkimiz de şanslıyız ki Emniyet Amiri Pringle lisede sevgilimdi.
Quelle chance. Pringle, le Chef de la Police, était l'un de mes amants au lycée.
Dorothy Pringle'nin yürüdüğüm yola bile tapmasını sağlardım.
Moi, ce serait que Dorothy me vénère.
- Evet, öğretiyorum, Bayan Pringle.
Oui, je les enseigne.
Bu size Yüzbaşı.
C'est pour vous, capitaine Pringle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]