Prosper translate French

18 parallel translation

- Küçük bir münakaşa demek. Durun da size Bay Prosper Michaux'nun ifadesini okuyayım. Lapérouse'un garson yamağı.

Je lis la déposition du sieur Michaud commis au restaurant Lapérouse, etc.

Louis Prosper, hemen içeri gir. Üsüteceksin.

Louis Prosper, rentre maintenant.

Beni dinliyor musun?

Tu m'écoutes, Louis Prosper?

Hadi gidip Prosper'i köyden alalım.

On va chercher Prosper au village?

Prosper!

Prosper, sağdaki oda. Teşekkürler.

Prosper, c'est la chambre de droite.

Prosper hepimizi tedavi etti.

Prosper nous a tous soigné.

Prosper, kadınların aradığı adam

"Prosper, yop-la-boum " C'est le chéri de ces dames

Prosper, caddelerin kralı

"Prosper, yop-la-boum " C'est le roi du macadam

Aşağıdaki benzin istasyonunu aldım. - Clement'in yerini mi?

- Celle sur Prosper Street.

Üzgünüm, Bay Bober! Doğru cevap takatukalatmaktı.

Malheureusement, la bonne réponse était "Prosper".

"Al şu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür."

Papy Pipeau a pris une poche pleine de Prosper!

Prospect, seni izliyorum. Şu lanet şeyi kitle!

Prosper je te vois, laisse cette merde.

Ama malesef... müşteri yapar.

Mais par malchance,... ça plaît beaucoup à Prosper.

Prosser yayılmasını engelle. Kontrol altında tut.

Prosper youplaboum.

Hissedebiliyorum altını parmaklarımızın ucunda. Devam edersek, başarabiliriz. Hüznün ve kederin vakti değil şimdi.

I can feel gold at our fingertips we ll prosper if we parlay, yeah no time for sadness and sorrow together, we ll fight that fight, yes

Louis Prosper!

Prosper, gel çabuk!

Prosper! Prosper, viens vite!