English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Püre

Püre translate French

140 parallel translation
- O mu? Püre gibi yumuşak!
Un plat de nouilles!
Püre de hazır olmak üzere.
La bouillie est prête.
Düşünün, tüm yaşadıklarımızdan sonra, topluma tüm yaptıklarımızdan sonra... tavuk, bezelye ve püre alıyoruz.
Imaginez qu'apres tout ce qu'on a fait a la societe, on mange du poulet. Et des petits pois.
Sevdiklerini püre haline getirmek ise zor olan kısım.
Ne pas t'écrabouiller, ça c'est difficile.
Sebzeleri buharda pişirip blender ile püre haline getirirsen bebeğin için daha iyi olur.
La purée de légumes frais à la vapeur, il n'y a rien de mieux pour les bébés.
Şurana püre bulaşmış.
Tu as un peu de purée...
Az pişmiş biftek, püre, sos ve börülce istiyorum.
Je veux un steak bleu. De la purée et de la sauce. Des haricots verts.
Bir faks, vücudumun bazı parçalarını mutfak robotunda püre yapacağını söyleyen.
un fax, dans lequel il menace de broyer certaines parties de mon anatomie dans un mixeur.
Bana püre yapmalarını söyler misin?
- Demandez-lui une purée de saumon.
- Bence biraz fazla karıştık. Bence püre olduk bir miktar.
Vous ne vous seriez pas fait faxer mon C.V.?
Püre yiyoruz, kîzarmîş patates, fîrînda patates.
On mange de la purée, des frites, des patates au four.
Bu akşam patatesler senin için, püre olacak senin içinde soslu.
Ce soir, il y aura de la purée avec des grumeaux et des pelures frites!
Ross püre istiyordu!
Ross veut des grumeaux!
Ama sen püre mi istemiştin. İşte, gel de al bakalım.
Mais tu voulais des grumeaux?
İçindekiler, taze püre domates su, tuz ve bozulmayı geciktirmek için sodyum bezonat.
C'est composé de : purée de tomates fraîches, eau, sel, et benzoate de soude pour la conservation.
Bacakları püre olmuş bir çocuğa bakmamı söylediği için "sağ ol" dediğime inanabiliyor musun?
Je lui dis "merci" de m'avoir dit... que je dois m'occuper d'un gamin qui a les jambes en purée. Bizarre.
- Hiç patates istemem. Püre gaz yapıyor.
Tu sais que ça me fout des gaz.
Adli tabip, Bay Platt'in adeta püre haline getirildiğini söyledi.
Le coroner a utilisé le mot "purée" pour décrire l'état de Platt.
Halis püre.
C'est de la pure.
Pişince un gibi olur, sadece püre yapılır bundan.
Elles seront farineuses, au mieux pour faire de la purée
Şalgam ve turşuyu püre haline getirmenin en iyi yolu yeni "Gala Şef" robotunuzu kullanmak.
Et quoi de mieux pour réussir cette purée de navets que d'utiliser votre "Gala Chef"?
- Rachel? Püre.
- Rachel, la purée.
Püre?
Une bouchee?
Baban kanepede, yatar pozisyonda daha çok püre yiyebileceğini sanıyor.
Ton père est sur le canapé. Il pense qu'en étant allongé, il peut manger plus de purée de pommes de terre.
Kızarmış domuz ve püre var.
Porc grillé, purée...
Yine de pencereye yapışmış, ölü arılardan başka sana eşlik eden kimse olmadan her gece püre yemekten iyidir.
C'est toujours mieux que se vautrer tous les soirs avec des abeilles mortes comme compagnie.
Annem bu akşam rulo köfte ve püre yapacak.
Ma mère fait du hachis Parmentier, ce soir.
Rulo köfte ve püre için beklemek istiyorsan, bekle.
Si tu préfères attendre, attends.
Rulo köfte ve püre yapmak hakkında ne biliyorsun?
Tu sais faire le hachis Parmentier?
Bu üçü, bu bitkilerin suyu ile karıştırılarak, püre haline getirilir ve de bu kek kalıplarına koyulur.
Ces trois choses sont mélangées avec le jus de cette plante et malaxées en une pâte.
Bu yaprağı pişir, püre haline getir ve ye.
Cuire les feuilles, mélanger, absorber.
Püre haline getirilmiş kabuk ve limon suyu ile beraberce hazırlanıyor.
Le remède contre le calcul : préparer une pâte avec l'écorce et le jus de lime.
Ve bu kökü de limon suyu ile karıştırıp, püre haline getir.
Et faites une pâte avec cette racine. Et du jus de lime.
Onu sınır dışı ettirirlerse, sadece onun kariyerini yok etmekle kalmazlar, onu az pişmiş et, sosis ve püre diyetine de mahkum ederler.
S'ils l'expulsent, non seulement ils détruisent sa carrière, mais ils le condamnent à vie au régime saucisse-purée.
Püre. İki kase.
Deux bols de purée.
Ev yapımı çöreklar, çikolatalı kekler... et ve yanında püre... Bir bölümde bütün Kamboçya'yı doyuracak kadar yemek yapıyor.
Des beignets, du gâteau au chocolat, des côtes d'agneau à la purée, et assez de ragoût pour nourrir tout le Cambodge en un épisode.
- Et,, bezelye, püre...
- Steak, haricots verts, purée...
Tamam. Kızılcık sosu, pilav, püre.
Sauce aux airelles, farce, pommes de terre.
Püre patates!
Purée de pommes de terre!
Biftek, püre- - hayır- - kremalı patates taze bezelye, buzlu çay, ve dondurma.
C'est un steak, de la purée... non... des pommes de terre à la crème, des petits pois, du thé glacé et de la glace.
Gitmeliyim. 3 numaralı masadaki çocuk, püre fırlatmaya başladı.
Je dois y aller, bataille de purée table 3.
Sana biraz püre yapayım.
- Je te fais de la purée.
Ben sadece sosis, püre ve biraz da pasta falan yemek istiyorum bala bulanmış incecik kızartmalar ya da tabutta bir eşek falan değil.
Je veux des saucisses purée. Ni veines frites au miel ni âne dans un cercueil.
Sıcak bir duş, maç izlemek. Bir kova kızarmış tavuk, püre ve ekmek. - Ama bugün Cumartesi.
Une douche chaude, le match à la télé, du poulet de chez KFC, de la purée et des gâteaux.
Kasıklarından püre yapacağım!
Je vais faire du pudding avec tes bourses.
Artık tüm kurbanlarımın püre halde olması gerekiyor.
Toutes mes victimes doivent maintenant être mises en purée.
Onları köpeklerimle avladıktan sonra, püre yaparım.
Je les reduis en chair à saucisse après les avoir chassées avec mes chiens.
- Patates ; püre mi, kızartma mı? - Kızartma.
- Purée ou frites?
Bu adamı püre yapıyor. "Burada yanlış olan şey ne?" demeye kalmadan beni de bir güzel hakladı.
Et avant que je puisse en arriver à "Qu'est-ce qui ne va pas?", il me cogne droit dans le front.
Talaxian baharatlı, su karıştırılmış, püre. İğrenç.
C'est infect.
Tamam işte, püre yaparsınız.
Et bien alors elle seront pour la purée!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]