Quai translate French
1,714 parallel translation
Batı Hindistan Rıhtımı'nda en az 25 gine eder.
Il vaudrait au moins 25 guinées sur le quai des Antilles.
Sir William Dolben, Doğu Hindistan Rıhtımını görmek istediğini söyledi bana.
Sir William Dolben m'a dit... que tu avais demandé qu'on t'emmène au quai des Antilles.
Tanışmamızdan kısa bir süre sonra benden Doğu Hindistan Rıhtımı'na gelmemi istedi.
Peu de temps après l'avoir rencontré... il m'a demandé de me rendre sur le quai des Antilles.
Tilbury'deki rıhtımda normalinden iki kat fazla köle ranzaları olan bir gemi var.
Il y a un négrier à quai à Tilbury... avec deux fois plus de réduits que prévus dans l'assurance.
Ve 59 no.lu rıhtımın yarın sabah saat 08 : 00 de bizde olduğundan emin ol.
Et assurez-vous que nous aurons le quai 59 à 8 h. demain matin.
Beni çağırdı ve 59 no.lu rıhtım hakkında bir şeyler sordu.
Heu... elle m'a fait venir et... et elle m'a parlé du Quai 59
O gün istasyonda askerlerin trene binmelerine izin vermedin.
Sur le quai, t'as pas voulu faire monter les Anglais.
Platformun arkasına gitmiyor, seni salak!
Le quai ne recule pas, imbécile!
Bir taraftan ötekine atlayabilirim.
Je peux atteindre l'autre quai d'un bond.
Yüzlerce farenin platforma çıkarak metro bekleyen insanlara saldırdığı söyleniyor.
Ils ont envahi le quai et ont attaqué les voyageurs présents.
Rıhtımın sonundaki kule.
La tour au bout du quai des Convoyeurs.
Sonra iskelenin sonuna gitti ve iki tane iri koruma çıkageldi. Kilitli kapıyı açtılar, tır içeri girdi ve sonra güvenlikçiler bizi izlemeye başladı.
Puis il est allé au bout du quai, deux gros gardes sont sortis, ils ont ouvert cette grille, le camion est entré, et les gardes sont venus nous surveiller.
F iskelesinden ayrılıp, Güney Asya'ya gidecek olan bir yük gemisi.
C'est un cargo en route pour l'Asie Centrale, partant du quai F.
Konteynırlar yüklenmemiş.
Les containers ne sont pas déchargés sur le quai.
Tony'nin teknesini bağladığı marinadaki Bob teknede akşam yemeği bağışlayacağını söyledi.
Bob, à la marina où le bateau de Tony est à quai, dit qu'il fera don d'un dîner croisière.
Bul o hırsızları.
Trouve ces Quai Doy.
Şu quai Doy u bul.
Trouve ces quai doy.
Sonra görüşürüz.
Rendez-vous sur le quai.
Buster, bunun için endişelenme, gemiyi limana kaynaklamışlar.
Ne t'en fais pas, ils l'ont soudé au quai.
Sence bu geminin iskeleden ayrılma şansı var mıdır?
Tu crois que le bateau peut se désolidariser du quai?
İskele.
"Quai".
Komik geldi çünkü rıhtımda arkanda durmamı söylüyordun.
- Non, j'ai juste trouvé ça drôle, parce que tu m'avais dit de rester en arrière sur le quai.
Kurban bir atari oyun standında... tekrar görülüyor.
On l'a trouvé sur le quai de chargement de la galerie marchande.
Kumarhanenizin yükleme bölümünde ölen genç bir adamın cinayetini araştırıyoruz.
On enquête sur un homicide sur le quai de chargement du casino.
İstanbul'dayken izlemek için mürettebatın resimlerini çekmiştik.
Nous avons pris des photos de surveillance de l'équipage lorsqu'ils étaient à quai à Istanbul.
İskelede acil bir durum var.
Il y a une urgence des plus importantes sur le quai.
İskelede çok acil bir durum söz konusu ve eğer buraya bir askeri birlik gelmezse, bir çok insan ölecek!
Il y a une urgence prioritaire sur le quai, et si nous n'amenons pas quelques soldats là-bas aussi vite que possible, beaucoup de gens vont mourir!
İstasyon 8.
Quai n ° 8.
Bu kadar kısa zamanda ancak bu kadar oluyor. İyi geceler.
5 h 30, Hoboken, quai numéro 5.
Vapurun güvertesinden her sabah bir rıhtım gördüğümü hatırlıyorum.
Je me souviens d'un quai que je voyais du ferry.
Donanma limanında bir yük gemisi ayarladık.
On a un navire à quai.
İskele çürüyor. Yosunlarla kaplanmış.
Le quai est en ruines.
İskelenin her yerinde izler var.
Il y a des traces sur le quai.
Bu iskelenin terk edilmiş olduğunu söylemiştin.
Tu as dit que le quai était abandonné.
Tamam. 25 milyon az önce yükleme yerine vardı.
25 millions $ viennent d'arriver sur le quai de chargement.
Fengjie'den Chongmong adalarına giden Yangtze feribotu 30 dakika sonra iskeleye yanaşacak.
Le ferry du Yang Tsé Kiang parti de Fengjie vers l'île de Chongming sera à quai dans 30 minutes.
6. iskeledeki yük feribotunda.
Il est sur un ferry cargo au quai 6.
Maudsley ile buluştun, onu platforma kadar takip ettin ve ittin.
Vous avez rejoint Maudsley, et l'avez poussé sur le quai.
Platformdaydı. Fakat gördüğünü söylediği şeyi görmesine imkan yok.
Elle était sur le quai, mais n'a pas pu voir ce qu'elle dit avoir vu.
Davetsiz misafirler, 6. rıhtımda davetsiz misafirler var.
Des intrus sur le quai 6!
Pekala, yine de sahile dönsek iyi olur hiç değilse ceketimi alırım.
Bon, alors... Juste au cas où, on devrait retourner à quai pour que je prenne une veste.
Hayır. Buraya yanaştığımızda benim işim bitti.
Non, ma participation s'est arrêtée là, quand on est arrivés à quai.
Başlangıç seviyesindeki dalış kursları eğitim alıştırmalarını her Cumartesi bu tersanenin altında yapar.
Chaque samedi, les débutants en plongée s'entraînent sous l'eau à côté de ce quai.
12 yönünde. 11. platformda.
Á douze heure. Quai n ° 11.
Platformda siviller var.
Il y a des civils sur le quai.
Saatte 200 mil hızla giden bir trende gibiyiz, ve trenden ayrılmak hoş olabilirdi... ve bu sadece... sadece, platformda bir dakika durmak gibi.
C'est comme si on était dans un train qui va à 300 km par heure, et ce serait si bien de descendre et juste... rester sur le quai juste une minute.
Bir filmde... istasyon şefi perona bakar... ve şöyle der :
Dans un film le chef de gare regarderait vers le quai... Et il dirait :
Sağol, dostum ama... Bu akşam kara sınırlarında kalacağım.
Merci Morgan, mais je crois que je vais rester à quai, ce soir.
Wharf Caddesine nasıl geldiğine dair hiç bulgu var mı?
Savons-nous comment elle a abouti sur le quai?
Tekne iskeleye bağlı.
Le bateau est attaché au quai.
İskele de civatalarla tuturulmuş.
Le quai est boulonné au sol.