English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ R ] / Rade

Rade translate French

292 parallel translation
Gemide isyan isyan... Karada... Ölü bir denizci...
Le cuirassé est en rade... il s'est mutiné... sur le rivage... un matelot tué...
Balık ve cips lokantasında da 2 sterlin harcamışsın. Mulholland'ın seni aldığı barda da içkiye 2 sterlin harcamışsın.
2 livres pour les fish chips, 2 autres dans le rade où on t'a ramassé.
Şehirdeki tüm salon müdürleri Georgie'ye karşı diye tüm teklifleri geri çeviremezsiniz.
Ne restez pas en rade à cause de lui!
Sen o deliğe gireli beş saat oldu, aşk hayatım da.
5 heures que je suis en rade! Mes amours aussi.
Ne zaman işler yığılsa birileri başını alıp dolaşmaya çıkıyor.
Y en a qui m'étonnent. Y a plein de boulot en rade et ils partent se balader à cheval.
Şüphe yok ki Prens Orlof'un adamları, Brest'te demirlemiş.
Je suppose que ce sont des permissionnaires du cuirassé Prince Orlov venu mouiller en rade de Brest.
Artık pencerede lamba tutmuyorum veya rıhtımda gemi beklemiyorum.
Je ne guetterai plus l'entrée... des bateaux dans la rade. Je renonce.
Asıl grubun otobüsü bozulmuş galiba.
Le bus du groupe doit être tombé en rade.
Tamam, anladım anladım. Birliğiniz çekilirken sizi geride bıraktılar. - Siz de yolu kaybettiniz ve bu sizin hatanız değil.
Surtout ne me dites rien, vous êtes restés en rade quand votre unité s'est retirée, ça n'est pas votre faute.
Ölü atalarımdan biri ile iletişim mi kuruyorum yoksa motor bozulup, Dixie Otoyolu'nda yolda bırakmak üzere mi bilmiyorum.
Je ne sais pas si je communique avec des fantômes ou si mon moteur va se détacher et me laisser en rade sur l'autoroute.
Limanda hiçbir şey yok.
Rien dans la rade.
Garibaldi, Palermo'ya girmeden kısa süre önce limandaki savaş gemisinden bazı İngiliz subaylar evimin terasına çıkmak için izin istediler insan oradan şehrin etrafındaki bütün tepeleri görebilir.
Un peu avant que Garibaldi n'entrât à Palerme, des officiers anglais des vaisseaux en rade... me demandèrent de pouvoir monter à ma terrasse pour admirer les montagnes autour de la ville
Eğer bu sarı külüstür Pisa yolunda bozulacak olursa tek başı derde giren benim sevgili fidanzatam olmayacaktır.
Si ce tacot tombe en rade sur la route de Pise... il n'y a pas que ma fidanzata qui aura des ennuis.
- Nakliyat gemileri Cuma yola koyuldu.
- Les porte-avions ont quitté la rade.
Motorumuz kırılmış.
Notre moteur est en rade.
Bir kutuda terk edildik.
On reste en rade.
Hiçbir ipucumuz yok!
En rade sans un indice!
- İç limanının haritasını göndermelerini söyle.
- Faites monter la carte de la rade.
Kontrol, yukarıya Holy Loch iç limanın bir haritasını gönderin.
Montez la carte de la rade de Holy Loch.
Kara saplanan uçağa doğru yönelin ve talimatları bekleyin.
Va jusqu'à l'avion en rade, et attend les instructions.
- Bay Hovah, kamyonetim bozuldu.
- Je suis tombe en rade.
- Oradan nefret ediyorum.
- Je déteste ce rade!
Evet. Tanca limanındaki en güçlü kuvvet bizim.
En rade de Tanger, notre escadre est la plus puissante.
Mahsur kaldık.
On est en rade.
Mahsur mu?
En rade?
- Seni sık sık bu şekilde bırakıyor mu?
Il te laisse souvent en rade?
Bu gemiler muzlar çürümüşken limana demirledi.
Les bateaux attendent en rade et les bananes pourrissent.
Daha önceden de beni yüzüstü birakanlar oldu, ama... ben bu kadar nazik davranirken degil.
On m'a déjà laissé en rade, mais pas quand je me montrais si charmant.
Otomatik kumanda devreden çıkarsa ne olacak?
Et si les commandes automatiques tombent en rade?
Zor durumdaki bir kadını bir telefona ulaştırma fiyatım 400 dolardan başlıyor.
Mon prix minimum pour emmener une femme en rade à un téléphone est de 400 $.
Kahve içmeye köşedeki bara gideceğine eminim.
Elle va prendre son café au rade du coin la.
- Baksana, kızı ne yapacaksın?
- C'est René, il a un rade ou on y bouffe tres bien...
İki paralık karakter gidince ortada kaldık.
Ce comparse part et nous voilà en rade.
Rade ve Whit'le, sorunlarınız olursa bana bildirin.
Mes garçons comprennent pas toujours. S'il y a un problème, prévenez-moi.
Rade Butcher!
Rade Butcher!
Rade!
Rade!
Ollie, Rade'in yerine geç.
Tu remplaces Rade.
İyi iş, Rade.
Bravo, Rade.
- Sen kes sesini, Rade.
- Ferme-la, Rade.
Strap, Rade'in yerine gir.
Strap, remplace Rade.
Rade, kendini dışarı bırak.
Rade, tu les laisses te sortir.
Rade, bize içeride biraz yardım et.
Rade, lâche l'autre et viens nous aider.
Hickory'den geri geliş Rade Butcher'i atlatmayı başarıyor.
Hickory va tenter de remonter le terrain. Remise en jeu de Rade Butcher qui avait intercepté le ballon.
Para kazanmak için bir barda çalışıyordum. Ama paramı çaldılar.
Je travaillais dans un rade pour essayer de l'aider, mais on m'a arnaquée.
Keş ve Kuru, gençliğe yönelik aptal komedi tarzında tipik yaz filmlerinden biri.
En rade est le genre de comédie idiote... Qu'on sort en été, et qui vise le marché des jeunes.
Herif zengin oldu, ben hâlâ bu işlerle uğraşıyorum.
Maintenant, il vit dans ce foutu coin à Sutton Place. Et moi je suis encore en rade dans un HLM, mec.
Nelson çıldırdı.Joe ve Steckle şaşkın.
Nelson a pété les plombs. Joe et Steckle sont en rade.
Yemeden, içmeden.
Mais, après tout ce temps en rade sur ce radeau,
- Bunu yapamazsınız.
- Vous me laissez en rade.
Topa vur, Rade!
Tire, Rade!
Güzel vuruş, Rade.
Bien joué, Rade.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]