Rafe translate French
464 parallel translation
- Adamında adı Zimmerman. Rafe Zimmerman mı?
Un type appelé Zimmerman.
Onu orada tut, Rafe.
Rafe, arrête-la!
İşte, Rafe.
Voilà Rafe.
Rafe!
Rafe!
Rafe çok iyi bıçak kullanır.
Rafe sait se servir d'un couteau.
Rafe daha zeki ama daha kötü.
Rafe est malin, mais mesquin.
Kötü davranırsan, Rafe derini yüzer.
Et si tu rouspètes, je laisse Rafe t'écorcher vif.
Rafe, sende onlarla git!
Rafe, va avec eux!
- Rafe Crowder ve ben.
- Rafe Crowder...
Yüzmen bittiyse, seninle Cowder cinayeti hakkında konuşmak istiyorum.
Si vous ne nagez plus, j'ai des questions... à propos du meurtre de Rafe Crowder.
Rafe Crowder vurulduğunda, davalı Bay Caine'in tam olarak ne yaptığını kendi sözlerinizle anlatın lütfen.
Alethea, raconte-nous à ta manière, exactement ce que tu as vu l'accusé... M. Caine, faire quand Rafe Crowder a été tué par balle.
Şey adam tabancasını Bay Caine'e atınca Bay Caine tabancayı tuttu, tam Rafe Crowder'in üstüne doğru çevrilmişti.
Eh bien... M. Caine, quand le monsieur lui a lancé son arme... M. Caine l'a attrapée... et elle était dirigée sur Rafe Crowder.
Rafe Crowder'i nişan aldı.
Il a braqué l'arme sur Rafe Crowder.
Rafe ile toplantıda.
En réunion avec Rafe.
Rafe bizden önde olmamalı?
Empêche Rafe de nous suivre.
Rafe gibi biri mesela, daha yeni Mike'ın barını devraldı.
Un peu comme le type qui a repris le bar de Mikey. Un cow-boy nommé Rafe.
Belki tekrar görüşürüz, ama şüpheliyim. Rafe'nin tekrar deneyeceğini sanmıyorum
Je te reverrai peut-être, mais remarque, ça m'étonnerait que Rafe te rate la prochaine fois.
Rafe'de bu görünüşden etkilenirmiydi acaba?
Je me demande si Rafe le sera aussi.
Rafe'yi hatırlıyorsun degil mi?
Tu te souviens de Rafe?
Rafe burada mı?
Rafe est dans le coin?
Rafe'yi bilirsin.
Il ne s'est pas amélioré.
- Tabbi hem sana hem de Rafe'ye.
- Oui. à toi Et à Rafe.
Ama, madem o kadar çok şey biliyorsun neden bana ve Rafe'e güveniyorsun?
Si tu es si bien rancardé, comment tu peux nous faire confiance à moi et à Rafe?
Eh, ben de Rafe konusunda şu ya da bu bilgiye sahibim.
Je connais deux ou trois trucs sur mon vieux Rafe.
Ama Rafe beni aldattı, kahretsin.
Mais ce Rafe m'a entubée.
Biz ikimiz Rafe'i safdışı bırakabiliriz.
Tu sais, toi et moi, on pourrait mettre Rafe sur la touche.
Rafe'in işini çoktan bitirebilirdin. Ama bu sana yetmezdi.
Tu aurais pu descendre Rafe, mais ce n'était pas assez.
Devam et, Rafe, göster ona!
Vas-y, Rafe, montre-lui de quoi tu es fait!
Benim adım Rafe Guttman, Guttman Soruşturma.
- Non mais j'ai entendu ce qu'il vous répondez. Mon nom est, heu..
- Önüne bakacak mısın, ha? - Rafe Guttman.
J'ai mon bureau à coté, voulez-vous qu'on discute là-bas?
Ben Rafe Guttman.
T'es qui toi?
Rafe Guttman.
- Salut...
Kardeşimi bulması için kiraladığım adam.
Voici Rafe Guttman.
İşte bu kartım. Adım Rafe Guttman.
Ecoutes, j'aimerai te poser quelques questions?
Kartım kalmadı.
Je suis Rafe Guttman.
- Boş ver, Rafe.
Désolée.
Çünkü bu suçların mücrimlerinin azı dişleriyle insanın hemoglobinini emerek hayatta kalan sonsuz ruhlar olduğunu öne sürüyorum. - Kapa çeneni, Rafe.
- Qu'est ce qu'il y a de délirant... à vouloir avancer une nouvelle théorie qui expliquerait... que l'auteur des crimes est une entitée spirituelle... qui se nourrit en ingérant de l'hémoglobine humaine?
Yine de... diğer birçok konuda haklı çıktın.
La ferme, Rafe. D'un autre côté... vous aviez raison pour les autres sujets.
Rafe, Jonas'a kapamasını söyle.
Rafe, dites à Jonas de rentrer le cable.
Hey, Rafe.
Salut, Raf.
- Evet.
- Rafe Zimmerman?
Ve şimdi Rafe bu işin içinde...
Et Rafe est soupçonné d'y avoir trempé.
Kayıp şahıslar uzmanlık alanımdır.
Rafe Guttman, Guttman Investigations.
Guttman Soruşturma.
Je suis Rafe Guttman.
Güzel kart, Rafe.
Voici ma carte.
Kartın için sana yardım edeyim, Rafe.
Belle carte, Rafe. Laisse-moi te serrer la main, avec ta carte.
Caleb diye birini tanımıyorum, Rafe.
- L'as-tu vu?
Atış seçimini de bilmiyorsun.
- J'ai aucun pote qui s'appelle Caleb, Rafe!
- Sana bir şey söyleyebilir miyim, Rafe? - Evet.
- J'ai envie de te faire un aveu, Rafe?
- Rafe? Orada mısın?
Je ferais tout ce que tu veux, mon chéri.
Hadi ahbap, parti başlasın. Rafe, hayır!
Tu m'as touché, tu m'as cherché.