Raisins translate French
697 parallel translation
Ya o üzümlü ekmek... pasta gibiydi mübarek.
Et ce pain aux raisins... Un vrai délice.
Üzüm ve şeftali.
Des raisins et des pêches.
Dinlemiyorum. Ne yapacağımı söyledim ve orada ne kadar çok portakal ve üzüm olduğu beni hiç ilgilendirmiyor.
Pas question que j'écoute, j'ai dit ce que j'allais faire et je me fiche de savoir qu'il y a là-bas des oranges et des raisins à vous en étouffer!
12 üzümle geldiğini söylüyorsun ve şu anda altı var.
Vous êtes venu avec 12 raisins et vous n'en avez plus que 6?
Kaç tane çocuğun var? Çocuklarının kaç tane üzümü var?
Combien avez-vous de raisins, combien ont vos enfants?
Özür dilerim, Huw. Bugün sadece ekmek pişirdim.
Aujourd'hui, je n'ai fait que du pain aux raisins.
Üzüm.
Des raisins!
Kuru üzümlü kek vardı.
Du pain aux raisins.
- Kahvaltıda kek vardı, hem de kara üzümlü.
On a eu des pains au lait! Aux raisins.
Diken çalılıklarda üzüm arıyorsun.
Tu cherches des raisins parmi les ronces.
Bir de onlarla aşk yaşadıktan sonra diğer kadınlar sana ikinci sınıf görünüyor doğrusu.
Et incomparables aux arts de l " amour. Après elles, les autres femmes ne sont que des raisins pressés une seconde fois.
Kuru üzümlü yulaf ezmesi, fındık ve tarçın.
Des gâteaux d'avoine aux raisins, aux noix et à la cannelle.
Sanırım kurabiyede kuru üzüm vardı ve hazımsızlık yaptı.
J'ai eu une indigestion à cause des raisins secs que j'ai mangés.
Biraz kuru üzüm yiyip çay içelim.
Et dîner. Avec une double ration de raisins secs.
Bağbozumunda geziniyor
" là où sont entreposés les raisins de la colère
Dünyanın en tatlı üzümleri.
Les raisins les plus doux sur terre.
Kekteki kuru üzümler gibi.
Comme des raisins dans un cake.
Üzümleri çiğneyin!
Broyez ces raisins!
Çiğneyin şu üzümleri!
Broyez ces raisins!
Hiç badem, üzüm, domates, marul ve ananastan yapılmış bir salata yediniz mi?
Avez-vous déjà eu de la salade avec des amandes et des raisins... des tomates, de la laitue et de l'ananas?
- Bu kısmı hallettik! R'nin buraya idam edilmek üzere gönderildiğini fark etmesini sağla.
Les raisins violets brillaient au soleil couchant.
- Güzel üzümler. Nedir bunlar?
- Beaux raisins!
- Üzüm, çarkıfelek meyvesi.
- Les raisins, les fruits de la passion.
Önce tavuğu soteliyorum, sonra kuru üzüm ve soğanı ekliyorum.
D'abord, je fais sauter les morceaux de poulet, puis j'ajoute les raisins et les oignons.
Biraz peynir, biraz da zeytin al. Soğan, üzüm filan.
- Achete du fromage, des olives, des raisins, de l'oignon et du pain.
Yarım kilo peynir, yarım kilo zeytin, bir kilo üzüm, bir kilo da soğan.
- Demi kilo de fromage, demi kilo d'olives, un kilo de raisins.
- Üzüm, çarkıfelek meyvesi.
- Raisins fruits de la passion.
Yıkık bir duvar parçası ve..,... birkaç ezik üzüm için 2 milyon Liret!
2 millions pour un pan de mur effondré et quelques raisins écrasés?
Size biraz üzüm verebilirim.
J'ai des raisins secs si vous...
Oh, garsonu unuttum, üzümlerim bitmiş.
J'ai oublié les raisins pour le pourboire.
Tanrının gelişi eziyor leğenin içinde öfkenin üzümlerini.
Il piétine la vendange là où les raisins de la colère sont entreposés
Üzümlü bıldırcın.
Caille... aux raisins.
Ama dürüst, cesur ve sadık olana bir mükafat var bu mükafata, bira erikler ve üzümler dahil ve ayılar Lillie Langtry'i sever.
Mais il y a une récompense pour le juste, le courageux et le loyal. Cette récompense comprend de la bière, des raisins doux, et une ourse comme Lily Langtry.
- Limon mu? - Üzüm.
Des raisins!
Ekmekli puding ve kuru üzüm. Getireyim.
- Du pudding aux raisins.
- Üzümler ekşiymiş galiba.
- Les raisins sont trop verts? - Arrête.
Daha fazla kreması olacak ve kuru üzüm konmayacak!
Plus de crème au milieu et pas de raisins secs.
- Ama en son görüştüğümüzde, kuru üzümlü demiştiniz.
- C'est vous qui vouliez les raisins secs!
Ve sonra bir salkım üzüm.
Et puis une grappe de raisins.
Makarna, patlıcan, domates rendelenmiş ekmek, yumurta, peynir...
Aubergines frites, tomates, raisins secs, chapelure...
Üzümlere çok yazık olmuş!
C'est dommage pour ces raisins.
Geçen hafta, üzümlerimizin iyisini topladın ve şimdi de yaban elmalarımızı alıyorsun.
La semaine dernière, vous avez pris les raisins, et maintenant les pommes.
Dükkandaki geri zekalï kus üzümlü vermis.
Tu as laissé cet imbécile te donner des raisins et je voulais des noix.
- O yüzden kus üzümü aldïm.
- J'ai donc pris les raisins.
Peki. hepiniz çıkın... peki.
Princesse, où dois-je mettre ces raisins?
Ekmek ve üzüm ekşimeden mi gidecek?
Ne sera pas le pain et les raisins se gâter?
İpek, kumaş.
Achetez mes raisins secs bon marchés!
Kereviz, elma, ceviz, üzüm!
Céleri, pommes, noix, raisins.
Kurutulmuş şeftali ve kayısı kurutulmuş üzüm ve erik.
Des pêches et des abricots secs. Des raisins secs et des pruneaux.
Mucize eseri kurtulmus amam... bu kez de bogazina üzüm kaçmis.
On le repêche par miracle, on le ramène à la maison... et il s'étouffe avec une grappe de raisins.
O güzel üzümlerden kaldı mı?
Nous reste-t-il de ces délicieux raisins?