Rami translate French
168 parallel translation
Sen ve Spud giderken birisi beni eğlendirebilirdi.
Que je puisse jouer au rami quand tu te fais payer.
Biraz remi oynamak istiyorum.
Dépêchez-vous, je veux jouer au rami.
Özür dilesen iyi olur, yoksa seninle remi oynamaz.
Cours t'excuser, ou vous ne jouerez plus au rami.
- Remiydi, değil mi? - Bu kadar abartma.
- C'est bien au rami que vous jouez?
"Bundan başka gelişme yok, ancak, polis ve FBI eldeki her ipucunu izleyip, bütün şüphelileri toplamakta..."
II n'y a rien de nouveau, mais la police et le FBI suivent toutes les pistes... - Rami!
- Hadi biraz remi oynayalım.
- On se fait un rami?
- Remi oynamak ister misin?
- Tu joues au rami?
Gecenin dördünde kağıt oynayan çocuk olur mu hiç?
Un gamin qui joue au rami à quatre heures du matin!
- Gin Rummy oynar mısınız?
- Vous jouez au gin-rami?
Gece Detroitli bir bahisçiyle remi oynadım.
J'ai passé la soirée à jouer au rami avec un bookmaker de Detroit.
Benedetti "Ramiro" oynamak istiyor ama söyleyemeyecek kadar utangaç.
Benedetti aimerait jouer au rami, mais, timide, il se taisait.
- Cin.
- Rami.
Şimdi cin remi oynarken ilk öğrenmen gereken şey, yere atılan kartlardan gerçekten işine yaramayanı almamaktır.
Donc, la première chose à apprendre au gin rami, c'est de ne pas prendre de carte sur la pile exposée, sauf si nécessaire.
Eğer Rummy'i tercih edersen sana zevk veririm.
Si vous préférez les combinaisons Le rami vous donnera satisfaction
Eğer Rummy'i tercih ederseniz size zevk veririm.
Si vous préférez les combinaisons Le rami vous donnera satisfaction
En son o kalmış.
Il revient juste du grand prix de rami.
Yedi kilometre uzaklıkrtaki Roka adası yoğun ormanlık bir yerdir, burasını kutsal dağ Rami korur.
A quelques kilomètres de la côte se trouve l'île de Roka. Elle est recouverte d'une jungle impénétrable, qui entoure et protège la montagne sacrée de Rarami.
- Biz Rami adlı bir dağı arıyoruz.
Nous allons sur le Rarami.
Onlar Rami'nin eski sahipleriydi.
Ils vivaient sur le Rarami.
Susan, onların dilinde Rami, "Yamyam Tanrının Dağı" demektir.
Susan... Dans leur langue, Rarami signifie la montagne du dieu cannibale.
Rami'de kocanızı zengin yapabilecek bir çok hazine vardı. Ama o hepsini kendine istiyordu, bensiz gitmek istedi.
Votre mari savait que le Rarami recèle des ressources susceptibles de l'enrichir au-delà de l'imaginable, mais il ne voulait pas partager.
İskambil oynarız...
Nous jouons au rami.
Karım yemek hazırlar ve iskambil oynarız.
Ma femme prépare le déjeuner, nous jouons au rami.
Benim oyunum remidir.
- Non : je ne suis bon qu'au rami.
Buna gerek yok, anne.
Pas la peine! Rami!
Kâğıt oynamıyoruz, remi oynuyoruz.
Pas aux cartes. On joue au rami.
- Oyunun adı ne?
- C'est quoi le nom du jeu? - Rami.
Sen ve ben en iyi sohbetlerimizi remi oynarken yapıyoruz.
On a eu nos meilleures discussions en jouant au rami.
Anne, Pers remisine ne dersin?
Rami persan?
Her akşam onunla bezik oynamasaydık ne yapardık bilmiyoruz.
Sans elle et son jeu de rami, j'ignore ce qu'on aurait fait.
Kâğıt oynamak isteyen var mı?
Quelqu'un est partant pour une petite partie de rami?
Ya sırf siyahsın diye yatakhanede kâğıt oynayamasaydın.
Si tu pouvais pas aller dans le dortoir jouer au rami parce que t'étais noir.
Hep iskambil oynadıklarını söyledi.
Ils ont joué au rami.
Hep iskambil oynamadığı anlaşıldı.
En fait, il n'avait pas joué au rami.
Yani, lanet olası Ramitelli.
C'est plutôt Rami-terrible.
İskambili bitirmem gerekiyordu.
- Je devais finir ma partie de rami.
Cin ( Bittim ).
Rami.
- Paulie, bu cin değil.
- Paulie, t'as pas rami.
Bu cin.
C'est rami.
Bundan sonra, kartları ben dağıtacağım, sen ne zaman istersen "cin" diyebilirsin.
Maintenant, je distribue les cartes, et tu annonces rami quand t'en as envie.
Freddie Kaplan'la yaşıtız. Ama babamın bezik arkadaşı olabilir.
Et Freddy... on dirait un copain de rami de mon père.
- İskambil oyunu.
Rami.
- Peki ya bir el "gin" e ne dersin?
- Et si on jouait au rami?
Ona kâğıt oyununda el çabukluğu öğretmiştim.
Je lui ai appris à tricher au rami.
- Yâda dini remi olarak havarilerden Per.
En "Rami religieux", on dit : une paire d'apôtres.
İskambil oynamak mı?
Une partie de rami?
Büyükannemin mah jong oyunundan beri bir pandispanya görmemiştim.
On en mangeait chez ma grand-mêre en jouant au Rami.
- Uykun var mı?
- On fait un rami?
Cin dedim.
Rami.
Neden satranç değil?
Pourquoi pas le rami?
Remi!
Rami!