Rana translate French
1,263 parallel translation
Ama çağırana dek buradasın, öyle ya?
Mais tu resteras jusque lá?
Çağırana dek buradasın, öyle ya?
Jusqu'á ce que le Président Starkey te rappelle?
Çağırana dek buradayım.
Jusqu'á ce qu'il me rappelle.
Alacakları yüzde konusunda kıran kırana pazarlık edip... avukatlarını seçenler var.
Les gens se montrent du doigt... et fricotent des ententes secrètes. On se dispute les pourcentages!
Onlarla konuştum ve onları çağırana kadar beni rahat bırakmayı kabul ettiler.
Les esprits ont promis de me laisser un peu tranquille en attendant que je les appelle.
Yardım çağırana kadar burada kalın.
Restez ici, je vais chercher de l'aide.
Saldırana kadar kim olduğunu bilemezsin.
Tu ne sauras qui ils sont que lorsqu'ils frapperont.
Tanıdığım biri yakama yapışıp bıraktırana kadar.
Jusqu'à ce que quelqu'un me harcèle pour que j'arrête.
Şimdi ise yapışık yaşıyorlar. - Ölüm ayırana dek.
Maintenant, ils sont condamnés â finir ensemble.
Birde hala karıştırana bakın.
Qui est encore en train de mélanger?
Ya şartlı tahliye görüşmesine geldiklerinde kavgaya karışırsa? Eski koğuş arkadaşıyla şöyle kıran kırana dövüşürse.
Et s'il se retrouve mêlé à une bagarre avec son ancien copain de cellule?
Carl geldiğinde aklını kaçırana kadar doyururum onu.
Je vais le gaver, il ne saura plus où il est.
- K Oh, peki Kenny, sırana geç.
Tiens, mais elle sent pas la rose.
Sadece hikayeler duydum, ama saldırmadan hemen önce ölümlü görüntüsünü... alıyorlar gibi görünüyor ; sonra tekrar sana saldırana kadar gölge formlarına geri dönüyorlar.
Elles prennent une forme humaine avant d'attaquer et elles retournent dans l'ombre.
Ölüm sizi ayırana dek.
... accompagné dans la mort?
Jason, "Yalan, yalan, yalan, ölüm bizi ayırana kadar" diyor.
Jason dit : " mensonge, mensonge, jusqu'à ce que la mort...
Silah bıraktırana kadar baskımız devam edecek.
On avance sur lui jusqu'à ce qu'il doive changer de canon.
Bir taksi çağırana kadar bana bir şey söylemeye vaktin var.
Gynéco. Si vous avez quelque chose à me dire, vous avez juste le temps qu'il me faut pour appeler un taxi.
Yer altında... mutasyona uğrayıp saldırana kadar. Sakladığınız komplo bu muydu?
Il a vécu dans une grotte, sous terre, en attendant le jour où il pourrait muter et attaquer.
-... ölüm sizi ayırana dek?
- la mort vous sépare?
Sen Kyle, Laura'yı hastalıkta ve sağlıkta yaşamının seni götüreceği her yerde ölüm sizi ayırana kadar eşin ve can yoldaşın olarak kabul ediyor musun?
Kyle, voulez-vous prendre Laura pour épouse, dans la souffrance et dans la joie, sur le chemin de la vie, jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırana dek seni seveceğime söz veriyorum.
Je promets de t'aimer et te chérir jusqu'à ce que la mort nous sépare.
hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana dek.
"dans la maladie ou la santé, " jusqu'à ce que la mort vous sépare. "
Bir taksi çağırana kadar... bana birşey söylemeye vaktin var.
- Docteur, comme je l'ai déjà mentionné. Gynéco.
Yer altında... mutasyona uğrayıp saldırana kadar.
II a vécu sous terre, dans une grotte, en attendant le jour où il pourrait attaquer.
Ama şifreyi kırana kadar daha fazla kişinin ölmesinden korkuyorum.
Mais combien de personnes mourront encore... avant que j'y arrive?
Güvenlik önlemlerini arttırana kadar. Birkaç günlüğüne.
par sécurité.
Çocuk ve Aile Servisi bu olayı araştırana kadar iki oğlunuz da korunma altına alınacaklar.
Vos deux enfants seront gardés provisoirement jusqu'à ce que les services sociaux enquêtent.
Ölüm bizi ayırana kadar, Marie.
On a dit "oui" pour la vie.
Hayır, sen karıştırana kadar böyle bir şey olmamıştı.
Non, ça n'est jamais arrivé, sauf quand tu l'as fait.
Hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana dek. "
Pour le meilleur et pour le pire... jusqu'a ce que mort nous separe. "
Hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana dek.
Pour le meilleur et pour le pire... jusqu'a ce que mort nous separe.
Sen uçağı geri çağırana kadar buradan gitmiyorum.
Je ne pars pas d'ici tant que vous n'avez pas rappelé cet avion.
... hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana dek yasal eşim olarak kabul ediyorum.
... pour époux, pour le meilleur et pour le pire... jusqu'à ce que mort nous sépare.
Sen bunları ulaştırana kadar daha fazlası elimize geçecek olmalı. Kaptan.
D'ici à ce que vous les ayez distribuées, il y en aura d'autres.
Ölüm uçakları saldırana kadar ana gemiyi farketmedik bile.
Nous n'avions même pas détecté leur vaisseau quand les planeurs ont attaqué.
Sen kırana kadar kırık değildi.
Il marchait avant que "tu" ne le casses.
Duvar yıkıldıktan sonra Avrupa'da görevlendirildim. Yöneticimiz, yabancı terörizm endişeleri yüzünden geri çağırana kadar.
Je suis allée en Europe après la chute du mur de Berlin, quand le directeur se préoccupait du terrorisme étranger.
.. giysileri ile hergün evime geliyor.. .. baban birşeyleri kırana kadar tamir ediyor.. ve bunlarda rahatsızlık verici bir şey yok, öyle mi?
Mais lorsqu'elle vient dans ma maison, jour après jour avec de la nourriture et qu'elle relave les vêtements des enfants et que ton père répare les choses jusqu'à ce qu'elles soient cassées, ils ne dérangent pas...
Ross'u... hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar, kanuni eşim olarak alıyorum, hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar, kanuni eşim olarak alıyorum,
Et s'il se met à pleuvoir... On se fera saucer! J'ai même pas de cavalier!
Harry, biz seni çağırana dek John'u tut.
Harry, reste avec John jusqu'à ce qu'on vous appelle.
Hastalıkta ve sağlıkta ölüm sizi ayırana dek?
Dans la souffrance et la joie jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Bu kadını yasal eşin olarak kabul ediyor musun? Zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta sağlıkta ölüm sizi ayırana dek? - Hayır.
Prenez-vous Laura pour épouse dans la souffrance et dans la joie jusqu'à ce que la mort vous sépare?
İşin otoyolun karşısından ben "Kes" diye bağırana dek koşmak
Elle consiste a courir sur l'autoroute jusqu'a ce que je crie "coupez".
Bunu da sırana koymanı istiyorum.
Et ceci... c'est pour ton bureau.
Sen, Katie, Ben'i hastalıkta sağlıkta iyi günde kötü günde ölüm sizi ayırana dek...
Katie, acceptez-vous de prendre Ben... pour époux... pour le meilleur... et pour le pire...
Ölüm bizi ayırana kadar her birlikte olacağız, Nak.
On restera ensemble jusqu'à ce que la mort nous sépare, Nak.
Evet, hiç biri işe yaramazsa da Eric'i uzaklaştırana kadar onları dondururuz.
Et s'il le faut, on les figera, le temps de mettre Eric hors danger.
Aracımız arızalanana kadar bunun farkına varamadık. Yeniden çalıştırana kadar artık çok geçti.
On s'en est rendu compte quand notre croiseur à subi des avaries, mais quand on a voulu les réparer il était déjà trop tard.
- Ta ki ölüm bizi ayırana kadar.
- Jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Ölüm sizi ayırana kadar.
Pour le meilleur et pour le pire.