Refuse translate French
15,319 parallel translation
Benimle konuşmak bile istemeyen bir üniversiteli kızı mı kovalayacağım?
Quoi, courir après une collégienne qui refuse de me parler, qui veut rien savoir de moi? Avoir aucune idée de ce que je peux faire
Aksi halde bizimle pazarlık yapmayı reddediyor.
Il refuse tout négociation, autrement.
Sıradaki görevimiz harbe geri dönmek olacak ama hala korumadan yoksunuz.
Notre prochaine mission serait de retourner au combat. Mais on nous refuse toujours une escorte.
Adamın hayatını riske atmayacağım.
Je refuse de mettre sa vie en danger.
Hayır, benim için öyle bir şey yapmanı istemiyorum.
Je refuse que tu fasses ça pour moi.
Hadi ama. Arada kahrolası kapı varken seninle sohbet etmem.
Je refuse de te parler à travers une porte.
Bunu dinlemek zorunda değilim.
Je refuse d'écouter ça.
Bazı sorular sormam gerektiğini söyle. Benimle konuşmazsa insanlar ölecek.
Dis-lui que je dois lui parler et que s'il refuse, des gens mourront.
Dedim ya, bu işe karışmak istemiyorum.
Comme je l'ai dit, je refuse d'être mêlé à tout ça.
Reddederse hepimiz ölürüz.
Si il refuse, on mourra tous.
Kötü haber, "Fireworks" şarkısını söylemeyi reddediyor.
La mauvaise, c'est qu'elle refuse de chanter "Fireworks".
Karısı onu boşamaya çalışıyor ama o imzalamıyor
Elle veut divorcer, mais il refuse de signer
Ve olur da alaycı kuş ötmezse
Et si ce moineau refuse de chanter
Ve olur da alaycı kuş ötmezse
Si ce moineau Refuse de chanter
Ve olur da alaycı kuş ötmezse
Et si ce moineau Refuse de chanter
Annen konuşmamızı istemiyor.
Ta mère refuse qu'on se parle.
Başlamadan bu şavaşı kaybetmeyeceğiz.
Je refuse de perdre avant de combattre.
Her gün çalışıyorum, hâlâ kredi alamıyorum.
Je bosse, on me refuse un crédit.
Geri gitmeyeceğim.
Je refuse d'y retourner.
Beni görmezden gelemezsin.
Je refuse que tu m'ignores.
- Bunu yapmayacağım senle.
Je refuse de faire ça avec toi.
- Buraya senin tarafından azarlanmaya gelmedim.
Je refuse que tu me manques de respect.
- Yapmam..
- Je refuse.
Miss Somers Frederica'yı kabul etmeyi red ediyor.
Miss Summers refuse de garder Frederica.
Connecticut'a dönemem.
Je refuse de retourner dans le Connecticut!
Hayır, Reginald, aileni bölme sorumluluğunu alamam.
Reginald, je refuse de diviser votre famille.
babanla arana girmeyi hiç istemem
Je refuse de causer un éloignement entre vous et votre père.
Gellert Grindelwald'ı elinden kaçıran birinin bana laf söylemesine izin veremem.
Je refuse les sermons de celui qui a laissé Grindelwald s'échapper.
Öldürmelerine izin vermeyeceğim.
Je refuse qu'on le tue.
Daha fazla boyun eğmeyi reddediyorum.
Je refuse d'obéir plus longtemps.
- Yapmam bunu.
- Je refuse de faire ça.
Oğlum ve Amerikan halkı hayatlarının sonuna kadar YouTube'da benim propaganda uğruna idam edilmemi izlemeyecek.
Je refuse de servir leur propagande. Et que mon fils et notre pays nous voient sur Youtube pour le reste de leurs vies.
Sana kendini daha iyi hissettirmesi deliliğini aklamaz.
Je refuse d'excuser votre folie pour vous réconcilier avec vous même.
Hakkın olan bir şeyi senden esirgedim.
Je t'ai refusé une chose à laquelle tu avais droit.
- Etti ama reddettim.
Oui, mais j'ai refusé.
Denk ortaklığı reddettiğinde!
Et tu me l'as brisé en deux, quand tu m'as refusé le partenariat égal.
- Bir tek sen kaldın.
- Vous avez refusé.
Ve hatta bana yeni bir can verme şansını da vermedin?
Alors que tu m'as refusé la chance de donner la vie.
Ama bu basit zevkten bile mahrum kaldım.
Mais même ce petit plaisir m'a été refusé.
Bölge savcısı bunu yapmazdı.
le procureur a refusé. Toby n'a pas de casier.
Eğer onu kendisi kurtarmıyorsa ben de onu kendi hatasında kurtardım.
Il a refusé de la sauver, j'ai voulu le protéger de son erreur.
Yaklaşma yetkiniz yok.
Abordage refusé.
Erişim reddedildi.
Accès refusé.
MILLS 53251 GİRİŞ REDDEDİLDİ - Giriş reddedildi.
Accès refusé.
Giriş reddedildi.
Accès refusé.
Ona elimi uzatmaya çalıştım ama kabul etmedi.
J'avais voulu l'aider, elle avait refusé.
Yapmış olduğum her şey boşa gidecekti.
Je refuse d'avoir fait tout ça pour rien.
Birçok vakayı reddettik ama hiçbir aileye yardım etmeyi reddetmedik.
On a refusé des affaires. Mais jamais refusé d'aider une famille.
Onunla bu konuda şakalaşmaya çalıştım, ama hiç yanaşmadı.
J'ai voulu en plaisanter, il s'y est refusé.
- Kilitlenmiş.
- Accès refusé.
Babam öldüğünde sigorta şirketin annemin taleplerini reddetti. - Annenin kim olduğunu bilemezdim.
- Quand mon père est mort, votre compagnie d'assurance a refusé d'indemniser ma mère et elle est morte dans la pauvreté.