Reverend translate French
2,721 parallel translation
Gidip Rahip McDonagh'yı bulmalıyız.
On devrait aller chercher le Reverend McDonagh.
Yani Rahip McDonagh'nın bizi ayırmaya yardım edebileceğini mi düşünüyorsun?
Alors, tu penses que le Reverend McDonagh peut nous aider a démeller tout ça?
Merhaba, Reverend.
Bonjour, révérend.
Dün Reverend Sykes'la konuştum.. ... senin zor bir dönem geçirdiğini söyledi.
J'ai parlé au révérend Sykes hier, et il m'a dit que vous traversiez un moment assez difficile.
- Ama Peder daha görmedi bile.
- Mais le révérend ne l'a pas vu.
Peder Timtom. Gidiyor musunuz?
Révérend Timtom, vous partez?
Belki benim dediğim bir şeyden, belki de Peder Timton'dan dolayı ya da Mike'ın tehdidinden ama bir şeylerden olduğu kesindi.
Peut-être grâce à un truc que j'ai dit, ou que le révérend Timton a chanté, ou les menaces de Mike, mais quelque chose l'a convaincu.
Rahip, beni karşıladığınız için çok müteşekkirim.
Révérend, merci de me recevoir.
Ya ikinci tufan başlarsa ve Peder Gary'nin gemisine girmenize izin verilmezse?
Et si à lors du 2e déluge, on vous interdit l'arche du révérend Gary?
Mesela gemi yola çıkmadan hemen önce, benim Peder Gary'i hadım etmem gerekiyor.
Par exemple, avant le départ de l'arche, je dois castrer le révérend Gary.
Jason ve Sabrina Peder James'le tören hakkında görüşecek.
Jason et Sabrina discuteront de la messe avec le révérend James.
Peder James burada!
Le révérend James est là!
Rahip Baines bir şey söylememiş olmalı. Yoksa, Raylan şu anda bizi tutukluyor olurdu.
Le Révérend Baines n'a rien dû dire, sinon on serait en taule.
Ian, unutmadan söyleyeyim, Peder ve ben bir golf gezisi planlıyoruz, Ama hangi çakıllı sahil olsun, karar veremedik,
Avant que j'oublie, le révérend et moi allons golfer, mais nous hésitons entre Pebble Beach,
Pederin karısı da senin rol yaptığını anlamaya mı başladı?
La femme du révérend t'a aussi percé à jour?
Nan Flanagan istediği kadar uğraşsın. Russell Edgington'ın televizyondaki cinayetini herkes gördü. Üstelik Peder Steve, altı aydan fazla bir süredir kayıp.
Flanagan peut dire ce qu'elle veut, Edgington a tué un homme à la télévision et le révérend Steve Newlin a disparu depuis plus de six mois.
O zaman ara pederi.
Alors appelle le révérend.
Peder Daniels, Lettie Mae.
Révérend Daniels, Lettie Mae.
- Peder Daniels.
- Révérend Daniels.
Peder Daniels'ı çağırdığını bana söylemedin.
Je ne m'attendais pas au révérend Daniels.
Neden kilisemizdeki Peder Skinner'ı çağırmadın?
Et le révérend Skinner de notre paroisse?
Peder Daniels dedi ki...
Le révérend Daniels a dit...
Peder Purslow, bu Florence Cathcart.
Révérend Purslow, Mlle Florence Cathcart.
Yemin ederim, muhterem peder.
Je vous jure, mon révérend.
Peder Franklin, kürsüye bir sorunuz olacak mı?
Révérend Franklin, y a-t-il une question?
Ekim'de... o yüzden Eylül'de yapacağız. değiştirdiğiniz birşey var mı?
- La date est changée? - Le révérend est absent en octobre, alors j'ai casé ça en septembre. Vous avez changé autre chose sur mon mariage?
"D-m-z-o-s-u-r" diye mesaj atmanız- -... tartışmalı Rahip Artemus Goran ve yandaşları tekrar haberlerdeler.
Le Révérend Artemus Goran et ses disciples...
Haven'in ihtiyaci olan son sey o Peder ve kendini begenmis, zehirli fikirleriyle bu kasabayi yönetmesi..
Il ne faut surtout pas que ce révérend moralisateur prenne le contrôle.
Gidip rahiple konusacagim.
Je vais voir le révérend.
Peder'in söylediklerini düsündün mü hiç?
T'as pensé à ce qu'a dit le révérend?
Bu Muhterem Peder William Scott.
C'est le révérend William Scott.
Sabrina'nın babası, Muhterem Peder,... son altı ay içerisinde kızını yüzlerce kez aramış.
Le père de Sabrina, le révérend, l'a appelée des centaines de fois durant les six derniers mois.
Şehir planlamacısının taş gibi mazereti var.
En ce qui concerne le révérend?
Peder değil mi?
C'est le révérend.
Sorunlu insanların dosyalarıyla ilgili Pedere gizlice haber verdi.
Elle a parlé au révérend de tes dossiers sur les perturbés.
Peder olduğunu biliyordum.
Je savais que c'était le révérend.
Sence onları kışkırtan Peder mi?
Le révérend leur monte la tête?
Doğru, Böylece peder şerifi getirdi.
Le révérend a eu son chef.
Pederin Şerif konusunda yeni adamını teftiş ettiğini mi düşünüyorsun?
Le révérend a dû vérifier avant de le désigner.
Sizi buraya Peder getirdi, değil mi?
Le révérend vous a désigné.
Neden Peder ile çalışıyorsun?
- Pourquoi t'allier au révérend?
Peder mi?
Le révérend?
Peder.
Le révérend.
Bunu ele geçirmeyi en çok Rahip Driscoll ister.
Il intéresserait le révérend Driscoll.
Haven'ın ihtiyacı olan son şey o Peder ve kendini beğenmiş, zehirli fikirleriyle bu kasabayı yönetmesi.
Il ne faut surtout pas que ce révérend moralisateur prenne le contrôle.
- Peder.
Révérend.
Peder buna bayılacak.
Le révérend va adorer ça.
Peder Driscoll olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.
Et je serais perdue sans le révérend Driscoll.
Kullandıkları minibüs Peder adına kayıtlıymış.
Le van appartient au révérend.
Ne Peder, ne Lori, ne de Felicia ortada yok.
Ni le révérend, ni Lori, ni Felicia.
Yapma, bırak Peder işini yapsın.
Laissez-le faire son travail, révérend.