Revoir translate French
47,024 parallel translation
Seni tekrar göremeyecek olmak kırıyor beni.
Je n'accepte pas de ne plus jamais te revoir.
Hoş geldin... ve güle güle.
Bon retour. Et au revoir.
Ve Elena'yı tekrar göremeyeceğini de..
Nous savons aussi que tu ne pourras jamais plus revoir Elena.
İtiraf edemesem de senin ardından ne kadar mutlu bir insan olacağım aklıma geldi ve en azından sana bir "elveda" demem gerektiğini düşündüm.
Je déteste l'admettre, ce qui va faire de moi un homme très heureux, c'est pourquoi le moins que je puisse faire est d'entrer dans ton cerveau pour te dire au revoir.
Pekâlâ, hoşçakal deyin kızlar.
Dites au revoir, les filles.
Sayı tahtasını değiştireceğim.
RALPH : Je vais revoir le tableau de bord.
Yaptıklarınızdan sonra eğer yarın olacaksa bile muhtemelen sizi yeniden göreceğim.
Si demain existe, vu le travail que vous faites, on va sûrement se revoir.
Veda etmek istemez misin?
- Vous ne voulez pas dire au revoir?
Kızlarını bir daha görebileceklerini söylemek istiyorum.
Je veux pouvoir leur dire qu'ils pourront la revoir... même si ça n'est que dans trois ou quatre ans.
Ajanın tekine veda ettiler, sanki dünyanın sonu gelmiş gibi.
Ils disent au revoir à un agent, et pensent que c'est la fin du monde.
Şakalaşıyoruz falan ama seni tekrar görmek gerçekten güzel.
Je sais qu'on se charrie et tout, mais c'est vraiment bon de te revoir.
Bu bir veda mı yoksa Ursela'yı tekrar çağırayım mı?
C'est un au revoir, ou dois-je de nouveau appeler Ursela? Pas besoin.
Bir daha görüşmeyeceğim erkeklerle, ilk buluşma gecesi yatarım.
Je ne couche avec des gars le premier soir seulement quand je ne veux pas les revoir après.
- "Bay bay Cindy" derdim.
Je dirai "Au-revoir Cindy".
Seni görmek güzel.
- Ravis de vous revoir. - [Gloussements]
- Hoşça kal Brick.
Au-revoir Brick.
- Hoşça kal Cindy.
Au-revoir Cindy.
Güle güle.
Au revoir.
Ben de seni gördüğüme sevindim canım.
C'est bon de te revoir aussi, chérie.
Güle güle amca.
Au revoir, mon Oncle..
Hadi gidelim.
Au revoir.
Evlat, normal insanlar sevdiklerine veda ettiğinde huzura erme hissi duymak isterler.
Fils, les gens normaux ont besoin d'avoir un sentiment de fermeture quand ils disent au revoir à un être cher.
Güle güle diyecek bir şeye ihtiyaç duyarlar.
Ils ont besoin de quelque chose pour dire au revoir aussi.
Görüşürüz.
Euh, au revoir.
- Seni yeniden görmek istiyorum.
Je veux te revoir. Demain?
En azından bir veda etmeden gitmezdi.
Il ne partirait pas sans au moins dire au revoir.
- Hoşça kal.
Au revoir.
Güle güle, bebeğim. Seni seviyorum.
Au revoir, ma chérie.
Güle güle, bebeğim.
Au revoir, trésor.
- Sonra görüşürüz.
- Au revoir. - Au revoir, J.
Keşke onunla yeniden iletişime geçebilseydim.
J'aimerais vraiment le revoir.
- Hoşça kal.
- Au revoir.
- Güle güle.
- Au revoir.
Sanırım bu adamı tanıyordum. Keşke onunla yeniden iletişime geçebilseydim.
J'aimerais vraiment le revoir.
Senden bir daha hiç haber alamayacağımı sanıyordum.
Je ne pensais plus jamais te revoir.
Bebeğim, git de Craig Dayı'ya hoşça kal de.
Ma chérie, va dire au revoir à oncle Craig.
Lena, babacığına güle güle de.
Lena, dis au revoir à papa.
Güle güle, baba.
Au revoir, papa.
Güle güle, canım benim.
Au revoir, mon chéri.
- Aramıza katılmana sevindim Bonnie.
- C'est bon de te revoir, Bonnie.
- Geri geldiğine sevindim Bonnie.
C'est bon de te revoir, Bonnie.
Tamam. Veda etme vakti geldi.
Il est temps de se dire au revoir.
Veda vaktinden önce uyanmamandan korkuyordum.
J'avais peur que tu ne te réveilles pas à temps pour que je puisse te dire au revoir.
- Hoşçakal Nate.
- Au revoir, Nate.
- Seni tekrar görmek güzel, eski dostum.
Ravi de te revoir, mon vieux. Vieux?
Elveda Todd.
Au revoir, Todd.
Geri geldiğin için mutluyum.
C'est bon de te revoir,
Güle güle, babacığım.
Au revoir, papa.
Hoşça kal.
Au revoir.
Görüşürüz.
Au revoir.
- Hoşçakal Masako.
Sara dit que nous devons dégager d'ici. - Au revoir, Masako.