Reçete translate French
755 parallel translation
İşte reçete, iki saatte bir birer tane için.
Voici l'ordonnance. À prendre toutes les deux heures.
Ben gidip bir reçete daha alayım.
Je cours chercher encore de ce remède!
ªey, 1 5 yaºimda eczanede iºe girdim, reçete yaziyordum.
A 15 ans, j'exécutais les ordonnances dans une pharmacie.
Reçete yazmak için 21 olmak gerekmiyor mu?
Il faut être majeur pour ça!
- Yeni reçete gerekir mi? - Hayır.
Unique ordonnance : "Non!"
- Reçete olduğunu söylemişti.
- Il appelait ça une ordonnance.
Reçete yazmaktan nefret ediyorum.
Je déteste remplir les ordonnances
Aynı bizim gibi. - İşte, 5 adet ve Dr Barnes için bir fatura. - Reçete olabilir.
Une facture pour le Dr Barnes.
- Dexter? Yaklaşık iki hafta önce ona uyku ilaçları içeren bir reçete yazmışsınız.
Vous lui avez prescrit des somnifères.
İlaçlar konusunda pek bilgim yok, Doktor... fakat bunun bir şeyi düzeltebilecek bir reçete olmadığından eminim.
Je connais mal la médecine, mais cette ordonnance n'a jamais guéri personne.
Tedavi için reçete yazmak ister misin?
Quels remèdes préconisez-vous?
Eczaneden de uyku hapı al. Benim adıma bir reçete var.
Cherchez des somnifères chez le pharmacien.
Eğer 10 dakikada dispansere gelirseniz sizin için bir reçete veririm.
Passez chez moi. Une ordonnance sera préparée pour vous.
Hayatı tedavi etmem için reçete mi vermemi istiyorsun?
Qui pourrait guérir la vie?
Yeni bir reçete gerekli.
Je n'ai plus de comprimés.
Hayır. Ama burada beklersen, bu reçete ile tekrar alıp gelirim.
Je vais faire renouveler l'ordonnance au bistro.
Sana da az reçete yazmıyorum, Marion.
Je vous en prescris aussi, des médicaments, chaque année.
Ve sonra Ollie'ye yatıştırıcı için bir reçete vereceğim.
Je donnerai à Ollie une ordonnance de barbituriques.
İyiyim diye sana benim için reçete yazıyor demek.
Je vais bien, mais il te laisse une ordonnance.
Bugün yazdığınız en iyi reçete Doktor.
excellente ordonnance, docteur!
Reçete yazdı.
Quoi d'autre? - Il m'a ordonné des potions.
Bir reçete.
C'est une ordonnance.
Castellan safra kesem için 4,500 Liretlik reçete yazdı.
A propos de Castellan et de ma vésicule il m'aprescrit 4500 lires de médicaments.
Doktor tavsiyene tam uygun bir reçete. Öyle değil mi, Doktor?
Exactement ce que le docteur a prescrit, pas vrai, docteur?
Bundan daha iyi bir reçete yazamazdım.
Je n'aurais pu prescrire mieux.
- İşim. Bu bir reçete meselesi.
- C'est le travail du médecin.
- "Reçete : Cinayet."
- "'Inculpé de meurtre'.
Hemşiresi, ilaç için reçete lazım dedi. Size o yüzden geldim.
Son infirmière m'a dit qu'il fallait une ordonnance, alors je suis venue vous voir.
Size reçete yazamam.
Je ne peux pas vous faire une ordonnance.
- Bu reçete kağıdını nereden aldınız?
- Où avez-vous obtenu cette prescription?
Bu reçete, Ritalin alabilmeniz için.
C'est pour la Ritalin.
Yukarıda, kör olası kaplan için sahte reçete hazırlıyor.
Il est là-haut, à préparer les doses du tigre.
Kontakt lensler için reçete kartvizitin arkasında yazılıydı.
Les lentilles sont prescrites derrière.
Sana bir reçete vereceğim.
Allez chercher vos médicaments.
Reçete George Webber adına.
Cette ordonnance est au nom de G.Webber.
Bayan Lucy için yazacağınız her reçete son derece ilgimi çeker.
Tout ce que vous prescrivez pour Mlle Lucy m'intéresse grandement.
- Reçete mi?
- Une recette?
Belki bana bir reçete yazsan iyi olur.
Prescris-moi quand même un tranquillisant.
Ona reçete verdiniz mi?
C'est vous qui les avez prescrites?
Robert, reçete elimde.
Robert? J'ai l'ordonnance!
Burada nasıl bir reçete var öyle.
Vous avez un sacré scénario, là.
Reçete için bunu ona veriyorsun, iyileşeceksin.
Donnez-lui ça pour l'ordonnance et vous irez mieux.
— Reçete falan olmadan mı?
Et l'ordonnance?
Ona ayrımcılık denir ahmak. "Reçete" ise ilaçlar içindir ki buraya gelebileceğini sanıyorsan onlardan da bir sürü almışsın demektir.
Pas question que tu viennes au club.
- Reçete yazıyorum.
Je te fais une ordonnance.
Seni kesici aletlerden, kapalı garaj kapısından, kimyasal maddelerden uzak tutmamızı söyledi. - Reçete ile satılan ilaçlardan.
Il a dit qu'il fallait t'éloigner des objet coupants, des portes de garage, des produits chimiques, des médicaments.
- Bir reçete yazayım...
- Voyons voir...
Neyse Monoxidil almaya gelmiştim ama reçete gerekiyormuş.
J'ai voulu acheter du minoxidil, mais il faut une ordonnance.
Çok esaslı reçete yazardı.
Il avait une belle plume.
Bir reçete mi?
Oui.
Tabii. Bir reçete.
Une ordonnance.