Ride translate French
422 parallel translation
Ve sansasyon yaratan hüzünlü parçası "Fast Ride in a Patrol Wagon."
Et cette chanson sensationnelle "Fast Ride in a Patrol Wagon".
Ayrıntılar belli değil, kim olduğu, neden bu halde olduğu da belli değil.
Il y a tous les éléments, mais aucun détail... aucun caractère, aucune ride.
Ölümden dolayı, yüzü belirginliğini kaybetmiş ki bu genelde ölüm sonralarında zaten olur.
Son visage était lisse, sans ride, d'expression terne, ce qui arrive souvent.
Beş yüz sene sonra muşmulaya dönmek istemem.
Même après 500 ans? Pas une ride?
Bugün bile köye geldiği ilk günkü kadar taze ve gençtir.
Elle n'a pas pris une ride depuis qu'elle vit ici.
Alnında çirkin bir kırışıklık var.
Tu as une vilaine ride sur le front.
Hayatım üzerine yemin ederim en fazla 65 yaşında gösteriyorsun.
Vos 65 ans n'ont pas pris une ride.
Yüzünde küçük bir kırışık bile olmasına izin vermeyeceğim.
Ton visage n'aura pas de ride.
# Couldn't get a decent ride
J'ai pas fait un beau parcours
Hiç değişmemişsin!
Et toi, alors? Tu ne prends pas une ride?
Her kırışıklıkta bir acı var.
Et chaque ride, c'est un chagrin.
Bu dağılmış yıldızların geçici düzenidir kozmik havuzda bir dalgalanma.
C'est une dispersion momentanée des étoiles... une ride sur la surface de la mare cosmique.
Let it ride. l'll tell you what. Bir dahaki sefere Carol Heatrow'la daha samimi olacağımıza bahse girerim.
Je parie que je m'envoie Carol au prochain rencard.
Dalgalar yayılır ötesine, en uzak ufukların...
Et ride l'eau par delà les plus lointains horizons.
Şu adama bak. Hiç yaşlanmıyor.
Ce type ne prend pas une ride.
Saçında parlayan aklarını seviyorum ve de tedirginlikler yüzünden kırışan alnını.
J'aime les reflets argentés de vos cheveux Et la ride sur votre front plissé par le souci
3000 yıl onları yaşlandıramamış.
- Pas une ride après 3 000 ans!
Sanırım "Oh, what fun it is to ride" için hazırım.
Je suis prête pour "Quelle joie d'être à cheval."
- Cildin çok gergin.
Vous n'avez pas une ride.
Yaz çoktan bitmişti ama henüz belli değildi.
L'été mort n'avait pas de ride.
I want you three boys to ride point.
Vous trois, allez en tête.
Kendi aksanınızı kullanmayın. Ride Sally Ride olacak.
Ne gardez pas votre accent.
Roid Sally Roid değil.
C'est ride, Sally, ride.
On a magic carpet ride
Sur ce tapis fabuleux!
Artık onlar da gittiler, bozulmuş meyve parçaları gibi uzaklaştılar..
Mais c'est fini, je me ride comme un vieux fruit.
Can I have a ride on your pony?
Je peux faire un tour sur votre poney?
Captain, ride as fast as you can to General Meade.
Capitaine, rejoignez le Général Meade aussi vite que possible.
nazik yüzlü, altmış yaşlarında, gri saçlı. Başında derin bir iz var.
Visage aimable, la soixantaine, cheveux gris, le front très ridé.
Hepsi de çarpık çeneli ve çatık kaşlı, ve beyaz kamburlarına saplanmış bir düzine zıpkın olan mı?
Toutes avec la mâchoire tordue, un front ridé et une douzaine de fers plantés dans leurs bosses blanches?
Çatık kaşlarını göster.
Montre-nous ton front ridé.
Yaşlı adamın saçına ak düşmüş, yüzü kırışmış, ensesinde derin kırışıklıklar belirmişti artık.
Le vieil homme était chenu et ridé, avec des sillons sur la nuque.
Ride Lonesome
FIN
Yedi numaralı masadan.
De la part du ridé à la table sept.
Gençliğimi sana verdim.
Il est vieux et ridé.
Yaklaştıkça sapsarı, kırışık yüzü daha da belrginleşiyordu.
Elle s'est approchée et j'ai vu son visage jaune, ridé.
Peder Andre, kutsalların kutsalı, yaşIı ve bilge bu ülkenin çözüm bulmakta en usta insanısınız.
Père Andrei, Saint des Saints, vieux et sage, vous êtes l'homme le plus ridé du pays.
Şişeyi ağzına her götürdüğünde o içkiyi tüketmiyordu. İçki onu tüketiyordu, ta ki küçülüp büzüşüp, sararıncaya dek. O zaman köpekler bile onu tanımazdı.
Chaque fois qu'il mettait la bouteille à sa bouche, iI ne la tétait pas... c'est elle qui lui suçait la cervelle, et il était... si ridé, si jaune... que Ies chiens ne le reconnaissaient plus.
O kırış kırış olmuş suratı hemen aydınlandı.
Son visage ridé... Son vieux visage ridé s'est éclairé.
Alnında çok çizgi ve kırışıklık var.
Ton front est ridé.
Gece birazcık sürüyorsun, sabaha kırışıklıkların yok oluyor.
Tu t'en mets le soir et tu te réveilles sans une ride.
Kadının saçları bembeyaz, yüzü ise buruş buruşmuş.
"Ses cheveux étaient absolument blancs," son visage tout ridé.
Ama başka neleri var ki? Beyin? Zeka?
Tu sais, un vieil homme sale et tout ridé qui ne lâche jamais prise.
Eski, buruşuk ve içi boş aynı hayatım gibi.
Vieux, ridé et vide...
Sürüşe çıkalım.
On va FOR A RIDE!
Alnın kırışır sonra.
Ça te fait un front tout ridé.
Kırış kırış, kırış kırış.
Ridé... Je n'ai pas appelé.
Kimin saçı döküldü, kim kırış kırış oldu ve Tanrı'nın kaç çocuğu kanatlandı?
À celui qui est devenu chauve, ridé... et à ceux qui ont rejoint les anges.
Ride Sally nakaratı.
Ride around, Sally Ride, Sally, ride
Ride, Sally, Ride.
- Désolées.
Önündekini ye, seni kırışık, buruşuk şişko torba!
Goinfre-toi, gros lard ridé!
# # [ "Free Ride" By Edgar Winter ]
- Merde!