Room translate French
871 parallel translation
Cesedi giyinme odasına koydular.
Ils ont mis... mon corps dans le dressing room.
Güney-güneybatı misafir odası olabilir.
C ´ est le salon sud-sud-ouest-par-living-room.
Peacock Room adlı kokteyl barın yanında olacak... 14. cadde yakınında, ana bulvarda.
Elle se trouvera près du Bar du Paon, près de la 14e Rue.
- Burada değil. Oturma odasında olmalı.
Il y en a un dans le living-room.
Margo ve Bill bu gece oyundan sonra Cub Room'da buluşmamızı istiyor.
Margo et Bill veulent nous retrouver au Cub Room, ce soir après le théâtre.
Margo Channing Cub Room'da.
Margo Channing au Cub Room.
Ne sevimli bir oda. Cub Room.
N'est-ce pas un restaurant magnifique?
Toplantı Salonu'nda her zaman bir içki veya bir kahkaha bulunur.
Toujours un bon verre, une bonne ambiance au Round-up Room.
Twilight Room Bar'dan telefon etti ve hemen buraya döndü.
Elle a passé un appel depuis la boîte de nuit et est rentrée juste après.
Evet, siz Twilight Room Bar'daydınız.
Non, vous étiez au Twilight Room.
Yaz Bekarı için iki tiyatro bileti istiyorum. Tiyatro'dan önce The Colony'de iki kişilik rezervasyon..... sonra da The Persian Room'da, masa karanlık bir köşede olsun.
Je veux deux billets pour Sept ans de réflexion, une table pour deux au Colony avant la séance, et une table pour deux au Persian Room après la séance.
Tiyatroya, sonra da The Persian Room'a.
On est allé voir Sept ans de réflexion, et puis au Persian Room.
Gilly's Green Room, Şikago.
Le bar de Gilly, à Chicago.
Boom-Boom Room'a gideriz.
On va aller au Boom-Boom Room.
Ön gösterimde anlatırım.
- Why? - I will tell you in the projection room.
Burası oturma odası.
- lci, nous sommes dans le living-room.
Kapalı bir yere değil.
Not in a room.
Aşağıda Mariner's Room'dayım.
Je me trouve dans le Salon Mariner.
- Copa ya da..... Persian Room gibi bir gösteri..... göz alıcı bir gardırop, özel malzemeler..... ses hocası ve halkla ilişkiler görevlisi.
- Il faut se montrer. Il faut aller au Copa, au Persian Room. Il faut une garde-robe qui en jette, tout un équipement, un professeur de chant, un agent.
- Persian Room'u hazırlayacaksam..... bu kadar paraya ihtiyacım var demektir.
- C'est ce qu'il me faudrait pour travailler au Persian Room.
Yapacağım ilk şey Persian Room'daki rezervasyonumu iptal ettirmek olacak.
Je vais commencer par annuler ma réservation au Persian Room.
- Elbette var, bak orada, Palm Room!
Mais si! Regarde!
Ardından da Empire Room'da gece yarısı dansı. Ardından, parfüm kokulu yatak odamıza hızlı asansörle ulaşma, ardından da, bir kadının karşılaşabileceği en müthiş aşık.
bal de minuit à l'Empire Room, suivi d'un voyage en ascenseur vers notre chambre parfumée, suivi d'une nuit avec Ie meilleur des amants.
Bonnie Reynolds. 27 yaşında, boşanmış. Harem Room Kumarhanesinde garsonluk yapıyordu.
Bonnie Reynolds, 27 ans, divorcée, serveuse au Harem Room Casino.
Oda servisi mi?
Room-service?
Sanırım oturma odasında.
Je crois qu'elle est dans le living-room.
Ve Phil, senin için, senin gibi şaka kaldırabilen birine Manhattan'daki ünlü African Room'da iki kişilik akşam yemeği.
Quant à vous, Philip, voici une invitation pour deux au célèbre African Room de Manhattan.
Oda servisini bağlayın lütfen
Appelez-moi le Room Service.
Alo, oda servisi ;
Le Room Service?
Hey, bana oda servisini ver.
Ouais, passez-moi le Room Service. Passez-moi le Room Service
"Bundan sonra oda servisi yok"'da ne demekmış?
Qu'est-ce que tu veux dire par : Il n'y a plus de Room Service?
Orada değil, oturma odasında.
Elle est dans le living room.
Ah. Oda servisiymiş.
Je vois, c'est le room service.
Yanı, odamız var mı?
Vous voulez dire, avez-vous une chambre, A ROOM?
# Yine başlıyorum... # Trompet sesleri geliyor.
Le GOLD ROOM présente FRANCINE EVANS et JIMMY DOYLE et son ORCHESTRE
Kitty Collins'i Brentwood Room'da çalışırken buldum
J'ai découvert que Kitty Collins travaillait au Salon Brentwood.
Brentwood Room.
Le Salon Brentwood.
Rus Çayhanesini arıyorum da.
Je cherche le Russian Tea Room.
Rus Çayhanesi burası.
C'est le Russian Tea Room.
Stanley, onlarla saat sekizde Ça-Ça Bar'da buluşmamız lazım.
Stanley, on doit les rencontrer au Cha-Cha Room à huit heures.
Kristin _ Kreuk eunalp Sen ve Anne dışarıdayken, Russet Room'da Alec ile birlikte olduk. Magic _ Of _ 23 pinkfloyd
L'amour entre hommes n'est excusable que s'il reste platonique.
Herkesin 1944'ü karşılamak için toplandığı Manhattan'ın merkezindeki King Cole Salonu'ndan naklen yayın yapıyoruz.
Nous sommes en direct du King Cole Room, où tout le monde est là pour passer en 1944.
Onlar da bu gece King Cole Salonu'na gideceklerini söylediler.
Ils ont dit qu'ils allaient au King Cole Room ce soir.
Oturma odasına yürüyüp, televizyonu kendisi mi açtı?
Il est allé dans le living-room et il l'a allumée tout seul?
Hayır, oda servisi.
Non, room service.
Harbi mi? Eğer acele edersen Romper Room'a ( bir çocuk dizisi ) yetişebilirsin.
Dépêche, tu vas rater "Bonne Nuit, les Petits".
Oda servisi isteyip istemediğimiz soran bir bayan sesi var.
C'est une voix de femme demandant si nous désirons le room-service.
Yani Russian Tea Room'a.
Au Russian Tea Room.
Oda servisi, günaydın.
Room service, bonjour.
Gömme dolabın içinde.
- Dans le living-room.
321.
Oui, room service, Suite 21.