Rosebud translate French
93 parallel translation
... zamanımızdaki herhangi birisi kadar sevildi, nefret edildi, çok konuşuldu, ama ölürken zihnindeki bir şey Rosebud'ı çağırdı.
Une nation l'a aimé ou haï, comme n'importe qui, mais quand il meurt, sa dernière pensée est "Bouton de Rose".
Ama sizce ölümünün hemen üstüne... Rosebud'ı öğren.
Renseignez-vous sur "Bouton de Rose".
Güzel. Rosebud, ölü ya da diri.
"Bouton de Rose", mort ou vif!
Ne Rosebud ne de herhangi bir şey. Atlantic City'den arıyorum.
J'appelle d'Atlantic City.
Bay Kane hakkında konuşurken hiç Rosebud'dan bahsetti mi?
Quand elle parlait, a-t-elle jamais parlé d'un "Bouton de Rose"?
- Rosebud siz değilsiniz, değil mi?
Vous n'êtes pas "Bouton de Rose"?
Rosebud, ve adınız da gerçekten Jennings, değil mi?
Et vous, c'est Jennings?
Bay Bernstein, Rosebud konusunda...
Au sujet de "Bouton de Rose".
Bayan Emily Norton "Rosebud" değildi.
Emily n'était pas un "Bouton de Rose".
Biliyor musunuz Bay Thompson, düşünüyordum da Şu sırrını çözmeye çalıştığınız "Rosebud"...
Vous savez, je réfléchissais... Ce "Bouton de Rose" que vous cherchez...
- Dert etmeyin. - "Rosebud" hakkında ne biliyorsunuz?
Et "Bouton de Rose"?
Rosebud?
"Bouton de Rose"?
Size Rosebud'ı anlatırım.
Je vais vous raconter.
- Rosebud. - Evet.
"Bouton de Rose"?
Rosebud.
"Bouton de Rose"...
Rosebud hakkında bütün bildiğiniz bu mu? Evet.
C'est tout ce que vous savez à ce sujet?
Sadece dedi ki : Rosebud.
Il a juste dit : "Bouton de Rose."
Rosebud nedir?
Quoi?
Rosebud'ın ne olduğunu bulsaydın bu bahse girerim herşeyi açıklardı.
Tu penses que "Bouton de Rose" aurait tout expliqué?
Rosebud, belki de hiç ele geçiremediği ya da kaybettiği birşey.
Il n'a peut-être pas pu avoir "Bouton de Rose", ou il l'a perdu.
Sanıyorum Rosebud yapbozun bir parçasıydı. Kayıp bir parça.
"Bouton de Rose" n'est qu'une pièce du puzzle, une pièce qui manque.
Bugün 25 Haziran, şafak söküyor.
À Rosebud, au-dessus de Little Big Horn. Allez vers l'Est.
Dur, Rosebud.
Ho, Rosebud!
- Bir Rosebud verir misin? - Geliyor.
Un whisky s'il vous plaît.
- Ne? Küçükken adı Rosebud olan bir sopası varmış.
Il avait appelé sa batte "Bouton de Rose"
Rosebud'ın kızağı.
"Bouton de rose", c'était sa luge.
Neden "Yurttaş Kane" gösteren bir sinemaya gidip herkesin ortasında avazın çıktığı kadar "Rosebud kızağın adı" diye bağırmıyorsun?
Pourquoi ne trouves-tu pas un cinéma qui passe Citizen Kane pour crier "Rosebud est un traîneau"?
Rosebud, Morton's, Johnny D's?
On va chez Rosebud, Morton's, ou Johnny D's?
Rosebud'a gideriz.
Au Rosebud.
Rosebud'da rezervasyonumuz var.
J'ai fait une réservation au Rosebud.
- Nedir bu? Bu küçük adamın adı Pete Rosebud.
Ce petit gars s'appelle Pete Rosebud.
Hepsi senindir, Rosebud, eski evlat.
Il est à toi, Rosebud.
- Sakin ol, Rosebud.
- Doucement, Rosebud.
Peki ya Rosebud?
Et Rosebud?
Rosebud.
Rosebud.
Altı ay oldu ve Bobby hâlâ goncamı bulamadı.
Six mois et Bobby n'a toujours pas trouvé mon Rosebud!
Oturan Boğa'nın Kampı Rosebud Deresi, Montana Bölgesi
Camp de Sitting Bull Rosebud Creek Territoire du Montana
Reno ve Benteen'le birlikte, Rosebud'da onların izini süreceksin.
Je veux que Reno, Benteen et vous, suiviez leur piste le long de la riviére.
Rosebud'sa karın ağrısı.
Rosebud est mon grand souci.
Yurttaş Kane'in sonundaki kızağın adının Rosebud çıkması gibi oldu.
Et Rosebud n'était qu'une luge.
Bayan Rosebud'un Zıpzıp Bebekleri'nde yer aldığım zamanlara Ritz'de içkiler böyle karıştırılırdı.
C'est comme ça qu'ils les préparaient quand j'étais au Ritz... quand j'étais dans "Bouncing Babes" de Miss Rosebud. [ "poupées qui rebondissent" ]
Bayan Rosebud, göğüslerimi saklamak zorunda kalmıştı.
Miss Rosebud devait resserrer ma poitrine pour la maintenir.
Rosebud.
"Bouton de Rose."
Evet, "Rosebud." Sadece bu sözcük.
- Une femme?
Rosebud. - Thompson. - Evet.
Repoussons ce film si nécessaire.
- Şu "Rosebud" mı?
- "Bouton de Rose"?
Rosebud tan bahsediyordunuz.
Auriez-vous un bon cigare?
- Ya da Rosebud.
Ou "Bouton de Rose"?
- Rosebud.
Rosebud.
Rosebud.
Rosebud...
Adım Rosebud.
Je m'appelle Rosebud.