Rosy translate French
101 parallel translation
Rosy. Hepiniz için deli gömleği ölçüsü aldırırız.
Il prendra vos mesures pour des camisoles de force.
Çok güzelsin.
Comme tu es belle, Rosy.
Çok güzelsin, Rosy.
Un peu trop belle, peut-être.
Anlıyor musun Rosy?
Tu as compris, Rosy?
Ve bunu yapacağım, Rosy. Göreceksin!
Je te tuerai, Rosy.
Anlamaya başlıyorsun ha, Rosy?
Tu commences à comprendre, hein, Rosy?
Çok yakınındayım, Rosy.
Tout près de toi, Rosy.
- Mary, ben Rosy.
- Mary, c'est Rosy.
Kimi istersen ara, Rosy.
Appelle qui tu veux, Rosy.
Duydun mu Rosy?
Tu m'as compris, Rosy?
Rosy, benim.
Rosy, c'est moi.
Pekala Rosy.
Très bien.
" Sevgili Rosy, seni korkuttuğum için özür dilerim ama bana çok acı veren kararını tekrar düşünmen için başka çarem yoktu.
" Ma chère Rosy, je suis désolée de t'avoir causé une telle frayeur... mais c'était pour moi la seule façon de te faire revenir... sur ta décision qui me faisait tant souffrir.
Rosy bu iş için para istemiş.
Rosy demande de l'argent.
O iyi miydi? Rosy yani.
Elle est bien, Rosy, non?
Rosy bunu Franz'dan öğrenmiş, sonra da geldi bana söyledi.
Rosy le tient de Franz, et elle me l'a dit.
Rosy film çekiyormuş.
Rosy va faire un film.
Senin Rosy'yi gördüm demin.
J'ai encore vu votre Rosy traîner sur la plage.
Korkacak bir şey yok, Rosy.
Il n'y a pas de raison d'avoir peur, Rosy.
İyi geceler, Rosy.
Bonne nuit, Rosy.
- Nereye gidiyorsun, Rosy?
- Où vas-tu, Rosy?
Rosie Ryan istiyor diye mi?
Parce que Rosy Ryan l'a décrété?
Sıcak tutacak eski kıyafetlerin var mı, Rosy?
Tu as de vieux vêtements chauds, Rosy?
- Huzursuzsun sanki, Rose.
Tu ne tiens pas en place, Rosy.
Rosy.
Rosy.
Gözlerime bak, Rosy.
Regarde-moi, Rosy.
Rosy...
Rosy...
Bunların hiçbiri senin suçun değil, Rosy. Seninle evlenmemeliydim.
Ce n'est pas entièrement de ta faute, Rosy, je n'aurais pas dû t'épouser.
Anneni hatırlıyor musun, Rose?
Je croirais entendre ta mère. - Tu te souviens d'elle, Rosy?
Galiba Rosy'den ayrılman gerektiği düşüncesi var kafanda.
Charles? Je pense que tu crois que Rosy et toi devez vous séparer.
Rosy Rosenthal'ı vurdukları günü asla unutmam.
Jamais je n'oublierai la nuit où ils ont tué Rosy Rosenthal.
Rosy yemeğini yemiş, epey de içmişti.
Rosy avait beaucoup bu et mangé.
"Tamam," dedi Rosy, tam ayağa kalkarken, ben geri çektim.
"Bon", fait Rosy. Il se lève. Je l'oblige à se rasseoir.
Eğer Rosy, Kellman ve Frank'in kızına neler olduğunu açıklarsa hiç şaşırmam.
Je suis sûr qu'il y a un lien avec la disparition de Rosy Kellman et le fils de Franck.
Ben onun kızıyım, Rosy
Je suis sa fille, Rosy
# Gül renkli bağcıklarla
# With bands of rosy hue
- Rosie?
- Rosy?
Sen uçuyor musun, Rosy?
Tu es sous trip Rosy?
Rosy'i biriyle beraber görüyorum, ve şey...... sanırım çocuk bir uyuşturucu satıcısı.
J'ai vu Rosy avec ce mec et... Et je crois que c'est un dealer
Rosy koca kız oldu.
Rosy est une grande fille
Kapa çeneni, Rosy.
Tais toi Rosy
Rosy!
Rosy!
Adı neydi?
Rosy, le tailleur. Bonne idée.
- İyi geceler, Rosy.
Bonne nuit, Rosy.
- Bilmiyorum. - Yapma Rosy, zorlama beni.
Je ne sais pas.
Arzularını besleme.
Rosy, ne te perds pas trop dans tes rêves.
Ne oldu böyle, Rose?
Que s'est-il passé, Rosy?
- Rosy'yi mi? Daha çok kendimi.
Au sujet de Rosy?
- İyi ama, neden Rosy?
Mais pourquoi Rosy?
- Rosy.
- Rosy.
Umarım Rosy bir an önce döner.
- Pourvu que Rosi revienne vite.