Résolution translate French
909 parallel translation
Betty dedi ki ; dürüstlük en iyi politikadır.
Betty a dit que l'honnêteté était la meilleure résolution.
Böyle düşünmen güzel.
Sage résolution.
Bu gördüklerim, öylesine gerçek ve dokunaklıydı ki... bulabildiğim bütün güzel şeyleri ve kültür hazinelerini toplamaya... ve burada, dünyanın hızla yaklaştığı akıbetten... korumaya karar verdim.
Cette vision était si précise et émouvante que j'ai pris la résolution d'amasser le plus de belles choses que je pus, et les ai préservées ici, face à la ruine vers laquelle court le monde.
Bu kız asılmalı ve bu kararlılık onun yazgısını mühürleyecek.
elle doit étre pendue et cette résolution sceIIera son destin.
Meslektasimin, bu salonda bulunmaya uygun olup olmadiginin... hemen arastirilmasini öneriyorum.
Suite à cela, je propose une résolution exigeant une enquête immédiate, sur l'aptitude de mon collègue à demeurer dans cette noble assemblée.
Sayin Baskan... Görevden alinmanin hemen kabul edilmesini öneriyorum.
Mr. le Président... je suis pour l'adoption immédiate de la résolution.
Görevden alinmayla ilgili oylama yapilmasini isteyecektim.
Je demande que l'appel soit fait avant le vote de cette résolution.
Bu kisiler havacï tïbbïn en büyük problemlerinden birini çözmeyi basardïlar.
Ils ont eu un rôle prépondérant dans la résolution des problèmes... propre à la médecine de l'air.
Her an, her yerde kararlılıkla mücadele etmek.
Résolution de lutter partout, n'importe où...
İşte bu yıkar beni. İster misin, bir şey saklı olsun cadıların gerçeğimsi yalanlarında :
Ma résolution chancelle, et je commence à soupçonner le double jeu du démon, qui ment en disant vrai.
Gerçeği söylemek gerekirse, sizinle evlendiğimde bir seçim yapmıştım.
A vrai dire... au moment de vous épouser, j'ai pris une ferme résolution.
Seçim mi?
Une ferme résolution?
Ama sizi bir daha asla görmeyeceğime dair söz verdim.
Mais j'ai pris la ferme résolution de ne jamais vous revoir.
Yeşu bir düzen ve amaç sağladı.
Josué apporta ordre et résolution.
- Ne zaman karar verdin?
Quand as-tu pris cette résolution?
Geçen hafta bir karar aldım.
J'ai pris une résolution la semaine dernière.
Bir askerin sevk olmadan önceki arzusu, ailesine kararlılığını göstererek onların metin olmalarını sağlamaya yönelik olmalıdır.
Le testament d'un soldat doit indiquer clairement... ŕ sa famille sa ferme résolution.
Sevke tabi bir askerin kararlılığı neyi ifade eder?
Et quelle est la résolution d'un militaire?
Kararlılığını teyit etmesine fırsat ver.
On verra bien sa résolution.
Ayartan kişi, hedefte en ufak bir kuşku bırakmaksızın, şefkatten ve bükülmez bir azimden istifade edecek.
Le séducteur usera de tendresse et de la plus ferme résolution ne laissant aucun doute à l'objet.
Karar bunu garantiliyor.
La résolution le garantit.
Sorununu çözmek bizim işimiz değil.
On ne fait pas dans la résolution de problèmes.
Belediye Başkanı belki buna çözüm yolu bulabilir.
Si le maire accepte d'appuyer une résolution...
- Kesin bir kararlılıkla, sana söz veriyorum...
- Et ensuite? - Je prends la ferme résolution...
Ölüm korkusu, azminizi zayıflatmış.
La crainte de mourir a affaibli votre résolution...
Bu sebepten, Amerika ve Japonya arasında karşılıklı işbirliğine ve Güvenlik Antlaşması'nın sonuçlandırılmasına karar verilmiştir.
Par conséquent, nous soumettons cette résolution en vue d'obtenir l'accord pour conclure le Traité de Coopération et de Sécurité mutuelles entre les Etats-Unis et le Japon.
BM Genel Kurulu yapılacak bir hareket üzerinde bir çoğunluk sağlayamadığından Cezayir'e doğrudan bir müdahele olmayacağına karar verdi.
L'Assemblée Générale des Nations Unies, après qu'aucune des motions présentées au cours du débat n'a obtenu la majorité nécessaire, a adopté une résolution qui exclue toute intervention directe de l'ONU dans la question algérienne.
Sorumluluktan asla kaçmayan Bruce ve Dick, kendilerine has sürat ve kararlılıkla Yarasa Mağarası'na indiler.
Toujours prêts à assumer leurs responsabilités... Bruce et Dick, avec leur rapidité et leur résolution légendaires... gagnent d'un pas leste la Batcave.
Merhametine sığınarak, değişeceğime bir daha günah işlemeyeceğime yemin ederim.
Te déplaît. Je prends la ferme résolution... de ne plus T'offenser.
Pi sayısının değeri irrasyoneldir ve sonu kesin hesaplanamayan bir rakamdır.
Pi est un chiffre transcendant sans résolution.
Böyle olunca kararsızlığı üç ay kadar sürdü.
à cause de quoi aussi sa résolution traîna pendant un trimestre.
Git şimdi, güçlü ol ve kararından kazançlı çık.
Allons, va! Sois forte et persiste en ta résolution...
Seni bu işe bulaştıramam!
J'ai pris la résolution de détruire ce démon.
Bir hile! Azmimizi zayıflatmak için bir hile.
Une ruse pour affaiblir notre résolution!
Azmini yitirdin.
Votre résolution vous a laissé en route.
"Hukuki problemleri inceleme metodları"
" Méthode de résolution des problèmes légaux.
Başarı, yetenek ve kararlılık gerektiriyordu.
Exigeant talent et résolution.
Bazı fotoğraflarda yatay yayılan bir yapı olmadığını görüyoruz.
La résolution de certaines photos est suffisante... pour éviter l'étalement des détails.
Yüksek çözünürlüklü olanı var mı?
Avez-vous la photo en haute résolution?
" Yoksa onu izleyen kararı mı?
" ou la résolution qui en fut la suite.
Sosyalist Parti'nin Amerika'nın bu savaşa girmesine karşı olduğunu bir kez daha tekrarlıyorum!
Et je répète que le parti socialiste sera fidèle à sa résolution de s'opposer à la participation américaine dans cette guerre!
Karşı koyma iradenizi takdir ediyorum ama bir askeri bile ölümden kurtaracağını sanmıyorum.
Votre résolution est louable, mais empêchera-t-elle les soldats de se faire tuer?
Pek çok vatandaşımız ölmekte ve yaralanmakta eğer benim kişisel fikrimi sorarsanız kazanmaktan başka çaremiz yok...
Le nombre de citoyens tués ou blessés... m'a inspiré une grande résolution personnelle. Le seul moyen de gagner, car c'est bien une guerre...
Bu küçük de olsa bir sonuç böyle bir günden çıkartabileceğimiz.
Peut-être que c'est la résolution... que nous devons prendre aujourd'hui.
Bence göründüğü kadar basit, bu nesnenin bir gizemin çözülmesinde ve bir suçun cezalandırılmasında sana yol gösterecek bir delille bağlantılı ölümcül bir hikayesi var.
Aussi modeste qu'il soit cet objet est lié à une histoire sanglante. Et c'est l'indice qui vous guidera vers la résolution d'un mystère et la punition d'un crime.
Buradaki diğer arkadaşların gibi bilgisayarına değil de duvara baktığın sırada aslında bu küçük denklemi çözmeye çalıştığını varsayabilir miyim?
Est-ce à dire qu'en regardant le mur et non votre terminal, comme vos petites camarades, vous étiez en fait, en pleine résolution d'équation?
Bu yüzden hükümet, acil müdahale gücüne bağlı birliklerini... İran'ın batısına... göndermeye karar vermiştir.
Cette administration a donc pris la résolution d'envoyer des unités de sa force de déploiement rapide, à l'ouest de l'Iran.
Sonra da yüzyılın en büyük suç davası görülecek, ve bir oda dolusu halde 40'dan fazla gizem çözülüp netlik kazanmış olacak.
Suivra le plus grand procès criminel du siècle, la résolution de 40 mystères, la potence pour eux tous.
Verdiğim kararı biliyorsun.
Tu connais ma résolution.
Beklemeye geçin. Resolution Adası yolu ile Hudson Körfezi görevindeki Port Burwell yollamış.
Message radio de Resolution Island, dans la baie d'Hudson.
Kaptan Cook'un yanında ustalaştı.
C'était le bosco du Resolution sous les ordres du capitaine Cook. - Il est comment?