English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ R ] / Rüzgar

Rüzgar translate French

5,064 parallel translation
Hangi rüzgar attı seni buralara?
Qu'est-ce qui t'amène ici?
Adını Yalan Rüzgarı'ndaki Leslie'den aldı.
Je l'ai appelée Leslie comme le type du catch.
Radyoda eskilerden bir şarkı çalıyor ve ılık bir rüzgar eşliğinde güneş ensenizi kavuruyor ve katettiğiniz her kilometre boyunca bütün problemlerini geride ve geçmişte bıraktığını hissediyorsun.
Et la radio joue de vielles chansons le soleil vous chauffe la nuque, le vent est doux et à chaque kilomètre parcouru..... Tous vos problèmes s'éloignent...
O esnada serin bir rüzgar esti ve anne Antonius'un ellerini öptü.
Une brise fraîche se leva et la mère baisa les mains d'Antonius.
Fakat körükleri bastırmak için gereken kuvvet, rüzgar değirmeni tarafından üretilen enerjiden yüksekti.
Mais la force nécessaire à comprimer les soufflets était supérieure à l'énergie produite.
"Rüzgar yükseliyor, yaşamaya çabalamalı."
Le vent se lève, il faut tenter de vivre.
Rüzgarın yönü değişti, alevler bu tarafa geliyor!
Le vent a tourné. L'incendie arrive!
Rüzgar hâlâ yükseliyor mu, Japon genç?
Le vent souffle encore, garçon japonais?
Evet, kocaman bir rüzgar yükseliyor.
Oui, c'est une tempête.
Rüzgar hâlâ yükselmekte mi?
Le vent souffle-t-il encore?
"Rüzgarı kim görmüş?"
" Qui a jamais vu le vent?
"Fakat yapraklar titredikçe yerlerinde bilirsin rüzgarın oradan geçtiğini."
"Mais quand frémissent les feuilles des arbres " C'est le vent qui passe "
Rüzgar uçursun bu kanatları sana dönsünler.
Ô vent, fais frémir ces ailes. Porte-les vers elle.
Rüzgarın seni bana getirdiği o günden beri ben de sana aşığım.
Et moi, depuis le jour où le vent vous a mené à moi.
Rüzgarın yükseldiğini hissedebiliyorum.
Je sens le vent se lever.
Rüzgar direnci azalacaktır.
Ça réduit la résistance à l'air.
Rüzgar misali güzel biriydi.
Elle était belle comme le vent.
Yağmur, rüzgar, kanatlardan bir kopup düşseydi, trafikteki birilerini yoldan çıkarabilirdi.
De la pluie, du vent, une aile qui tombe. Tous les autres ont été détournés.
"Jamaika Delisi" ya da, "Rüzgar Gibi Geçti", hepsini düşündük.
"Jamaïque-nique-nique", "Autant en emporte le vent"...
Rüzgar yön değiştirdi!
Le vent à changé de direction.
Öğlen rüzgarında boş bir şekilde.
"voguant sur la marée du soir."
Dostum, seni Moskova'ya hangi rüzgar attı?
Quel bon vent t'amène à Moscou?
Fakat Madam Franklin yaşarken, Judith için yaşam çok güçtü, ve Norton rüzgarın tam olarak nereden estiğini biliyordu.
Mais avec Mme Franklin vivante, la vie était difficile pour Judith, et Norton sait comment souffle le vent.
Sizi hangi rüzgar attı, Bay Poirot.
Incroyable, vous ici M. Porot.
Puf! Rüzgar gibi geçti.
Parties en fumée!
Sadece çift kişilik yatak boyutundaki çarşafını rüzgar savurduğu için değil. Aynı zamanda, yola adım atarken yanlış yöne baktığı için.
Pas seulement à cause du vent qui soufflait dans son "costume traditionnel", mais parce qu'il a regardé du mauvais côté de la route en la traversant.
Doğuda rüzgar var. Geliyor sis. Yolda bir şey var.
Le vent vient de l'est, la brume est là, quelque chose se prépare
- Batıda rüzgar!
Dans le vent de l'ouest!
- Batıda rüzgar.
Le vent de l'ouest.
Baba, rüzgar doğudan esiyor.
Père, le vent vient de l'est.
- Rüzgar yön değiştirene kadar kalacağım.
Je resterai jusqu'à ce que le vent tourne.
Doğuda rüzgar var Geliyor sis Yolda bir şey var
Le vent vient de l'est, la brume est là, quelque chose se prépare et arrivera tôt ou tard.
Kongrede 22 yıl geçirdikten sonra rüzgarın nereye estiğinin kokusunu alabiliyorum.
Après 22 années au Congrès, je peux sentir où le vent va tourner.
Çölün saflığı bende her zaman ilgi uyandırmıştır. - Kavurucu rüzgar ve alabildiğine boşluk.
J'ai toujours été attirée par la pureté du désert, son vent chaud et ses vastes étendues.
Dağın dar şeritine uçağı indirmeye çalışıyorduk ve ve rüzgar sürekli kanatları ileri geri oynatıyordu.
On a essayé d'atterrir sur un chemin étroit d'une montagne. Le vent a soufflé et les ailes ont...
- Ben rüzgarım.
- Je suis le vent
Doğudan esen serin bir rüzgar yolunda.
Et le vent de l'Est t'attendent
Bu rüzgar tribünü işi kötü gitti diye kararında aceleci olmanı istemiyorum.
Ne prends pas de décision précipitée à cause de l'échec des éoliennes.
Bugün bu uçurtmanın gerekli rüzgar direncini senin ağırlığın için sağlayıp sağlamadığını deneyip öğreneceğiz.
Aujourd'hui, on essaie de trouver si oui ou non si cette voile est assez résistante au vent pour supporter ton poids.
O kurdeleler rüzgarın gücünü ve yönünü anlamama izin veriyor.
ces rubans lestés me permettent de calculer la force et la direction du vent.
Rüzgarın yönünü döndürmemiz gerek. O direk numarası.
On doit changer cette tendance.
Sağlam rüzgar var!
Il y a beaucoup de vent!
Bir arama motorunu bir değişim rüzgarına çeviren elle tutulamayan şeyden bahsediyorum.
Les trucs intangibles qui font d'un moteur de recherche un moteur de changement.
Şimdi doğruca o arabaya bin ve rüzgar gibi es.
Maintenant, remonte dans cette voiture et fonce.
Londra'ya hangi rüzgar attı, efendim?
Qu'est-ce qui vous amène à Londres monsieur?
Rüzgarı hissediyor musunuz?
Sentez cette brise.
Rüzgar güçleri var gibi.
Et ils ont une espèce de pouvoir du vent.
Hangi rüzgar attı seni?
Que fabriquez-vous ici?
Seni Dünya'ya hangi rüzgar attı?
Mais que fais-tu sur Terre?
Rüzgar gibi es!
Fonce!
Rüzgar!
Le vent!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]