English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sable

Sable translate French

3,920 parallel translation
Roxanne ofise kumdan bir sütyen getirmiş.
Roxanne a reçu un wonderbra en sable au boulot.
Gerçekte sahip olduklarımın üstüne kum bulaştırıyor.
Il est temps d'enlever le sable de ces petits seins.
Evet, o şeyin kenarındaydı. Neydi... O kumlu şeyin işte.
Oui, elle était au bord de ce truc en sable.
Kum fırtınası sırasında tam emin değildim.
J'étais pas sûr de survivre quand y a eu la tempête de sable.
Güçlü gelgitlerin kumda oluşturduğu izleri görüyorum.
Je voyais de puissantes marées creuser des sillons de sable,
Ve kumsalda kendime bir yer bulduğumda
Je trouvais un endroit où m'installer sur le sable
Yoncaların içinde yuvarlanıyor
Et se roulent dans le sable
Veya kısa ömrümün geri kalanını Belize'deki bir kumsalda yatarak geçiririm.
Ou je passe le reste de ma courte vie allongé sur une plage de sable fin à Belize.
Başka şekilde ifade edeyim, senin kumun, senin kumlu sahilin.
Permettez-moi de reformuler ça - votre, euh, votre sable, votre côte de sable fin
Meçhul bir kıyı kordonuna vurdu ve detektör kafayı yedi.
Elle a heurté un banc de sable inexploré et s'est tapé la tête contre le sonar.
Ve sürekli bir yükselişi temasına devam edecek olursak Michael ve Lydia Davis'in bizimle aynı plajı paylaşacak olacağını duyurmak bana büyük bir mutluluk verecektir.
En continuant sur le thème d'aller de l'avant et vers le haut, j'ai un grand plaisir à annoncer que Michael et Lydia Davis partageront notre petit bout de sable.
Kum mu?
Du sable?
Günde 800 kalorilik deniz mamulleri yiye yiye 6 aydır diyetteyim.
J'ai été sur un régime 800-calories par jour avec du sable pendant six mois.
- Alçı kalıpları ve kum ile.
Un moule en plâtre et beaucoup de sable
- Ben bir yer biliyorum. İyi yanı, çok güzel kara kum plajları var.
- Je connais un endroit... surélevé, magnifique des plages de sable noir.
Eğer kendini küçük kum taneleri gibi hissedersen, tüm plaj seninmiş gibi olur.
Si bien était un grain de sable, tu serais toute la plage.
- Kafanı kumdan çıkar ve...
- Sors ta tête du sable et tu...
Önce kafamı kumdan çıkarmalıyım.
D'abord sortir ma tête du sable.
Favorim kum suşisi.
Mon préféré, des sushis de sable.
Birlikte IQ'nuzu arttıracak bir şeyler bulun!
Ensemble, vous avez le QI d'un grain de sable!
If I had a dab of sand for each of its "brilliant plan" Ünlü bir koloniye sahibim.
Si j'avais reçu une limande de sable pour chacun de ses "brillants plans", j'aurais une fameuse colonie.
Bu gün gelen herkese teşekkür etmek istiyorum, Suyu ve kumsalı temizleyenlere, Ve İyilik İçin Sörf'ü destekleyenlere.
Je voudrais, euh, remercier tout le monde d'être venu aujourd'hui, pour profiter du sable propre et de l'eau, et, euh, pour supporter "Surfer pour Dieu",
Sanırım Kum Adam özellikle harika bir görseldi.
Je trouve que l'homme de sable est une image frappante.
Hepimiz gerçekten de uçuşabilecek kum parçacıklarıydık
Nous sommes tous composés de grains de sable qui peuvent s'envoler.
Oyunu ben kurmadım, Zoe.
Ce n'est pas moi qui ai construit le bac à sable, Zoe.
Askeriye mühendisleri Marina del Rey kanalının açıklarında kumun altında arama yapıyorlar.
Les ingénieurs de l'armée sont en train d'enlever plus d'un million de mètres cubes de sable hors du canal de la Marina del Rey.
Kum tepelerinin üstünde sürüyordum.
C'est moi parcourant les dunes de sable.
Sıcak su, dalgalar ve beyaz kumlu sahil...
Eau chaude, vagues et plages de sable blanc.
Kum fırtınası.
Tempête de sable.
Kum egzoz sistemine dolacaktı.
Le sable arrivera dans l'échappement.
Ve bu kum taneleri öfkeyle yuvarlanırken -
Et ces grains de sable dégringolent avec furie...
Kum takozu. 9-sopası eksik.
Un fer pour le sable... eh, euh, il manque le fer 9.
Gördüğün üzere, yaşayan her canlı kumsaldaki her bir kum tanesi gökyüzündeki her bir yıldız, birbirine karışık nedensellik ağları ile bağlı.
Tu vois, chaque chose vivante, chaque grain de sable sur la plage, chaque étoile dans le ciel est lié par un tissu complexe de causalité.
Biz de öfkemizi güneşe, okyanusa ve kumlara gömdük.
Donc on a été liés par notre haine du soleil, de l'océan et du sable.
Uyku perisi, ateş.
Marchand de sable, feu.
Koku. Ter ve kum kokusu.
L'odeur... transpiration et sable.
Onu gömmeye götürmüş. Çukur kazarken sakalına kum gelmiş. Kızı da yavaşça kumları temizlemiş.
Et alors qu'il creusait le trou, quand le sable giclait dans sa barbe, elle lui enlevait gentiment.
Burnuma kum kaçtı!
J'ai eu du sable dans mon nez!
Bir zerrecik, bir nefescik, bir yudumcuk bir fısıldamacık ileri gittim mi?
Suis-je allé... un grain de sable, un poil, voire même un chuchotement de licorne trop loin? Peut-être.
Kumlu yiyecekler, yanmış ten, sınırlı ve hiç hoş olmayan bir alan ama özellikle bakteriyel ilaçlara dirençli martı dışkılarını yayan bir yer olduğu için.
Le sable alimentaire, la peau rose, la topographie limitée et non engageante, mais surtout les bactéries résistantes au médicaments propagées par les excréments des goéland marins.
- Kaptanım mayosuna kum kaçmış bu yüzden de hepimiz gökyüzündeki büyük rodeoya yol alıyoruz..
Elle a du sable dans le maillot, alors on se dirige vers le grand rodéo aérien.
Belki avuç dolusu sevgili dostum kum için yeriniz vardır.
Peut-être aurez-vous une chambre pour mon ami poignée de sable.
- Kum aldım.
- Investi dans le sable.
İkinizin kimsenin vergi ödemediği beyaz kumlu sahilde olmanız gerekmiyor mu?
N'êtes vous pas censés être sur une plage de sable blanc où personne ne paye d'impôts sur les plus-values? Tempête tropicale.
- Bir şey mi buldun?
As-tu trouvé quelque chose? Du sable.
Doğal kum daha yumuşak, yıpranmış olur.
Le sable naturel est, hmmm, plus lisse, plus érodé
Plajdaki erozyona set olarak şehre yeni kum dökülmüş olmalı.
La ville a du faire venir par camion du nouveau sable pour compenser l'érosion de la plage
- Plajdaki kumla dikkatin dağıldı.
Vous étiez préoccupé par le sable à la plage.
Çok ufak farklılıkları var ve karsinojenik olduklarını söyleyebilirim ama bunu ortaya çıkarınca, aklıma kaza mahalindeki garip kum takıldı.
Il y a de minimes différences, cardiaques dans ce cas là, mais ça m'a fait pensé à ce sable étrange que j'ai remarqué sur le lieux du crash.
Kum kaşındırır.
Le sable démange.
Sonrası her yer günlük güneşlik.
Plages de sable et de soleil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]