English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sarah

Sarah translate French

13,721 parallel translation
Sarah Osborne adında bir kadına delicesine aşık oldu.
Il est tombé amoureux d'une jeune femme du nom de Sarah Osborne.
Sarah.
Sarah.
- Sarah.
- Sarah.
Sarah...
Sarah...
Sarah Osborne.
Sarah Osborne.
Ya Sarah Osborne'u diriltmek istiyorsa?
Et s'il essayait de la ressusciter?
Eğer Kent bu kapıları açarsa, Sarah Obsborne'un ruhu buraya gelen tek ruh olmaz.
Si Kent ouvre cette porte, l'âme de Sarah Osborne ne sera pas la seule à franchir la porte.
Size mantıklı geliyor mu? DYAD ile Sarah işbirliği mi yapıyor?
Vous trouvez ça normal qu'elle s'allie à Dyad?
Şu Prolethean ucubesi Mark'a benziyorlar Sarah.
C'est des sosies du Proléthien, Mark.
Sarah şimdi gelir.
Sarah finira par se calmer.
Tıpkı Sarah'nın yumurtalıkları gibi.
Comme l'ovaire de Sarah.
Aslında bir seçeneğimiz var Sarah fakat pek hoşuna gitmeyecek.
Il y a une autre option, mais elle va pas te plaire.
Sarah seni sattı.
Sarah t'a trahie.
- Sarah neden dün Marion'ın bodrumundaydı?
Que faisait Sarah dans le sous-sol de Marian Bowles?
Yoksa Sarah hikayenin bu kısmından habersiz mi?
Sarah n'est pas au courant?
Anlaşmamız Sarah'ya zaman kazandırmaya yönelikti.
On a passé ce marché pour que Sarah gagne du temps et de la distance.
Sarah, konuşmamız gerek.
- Sarah, faut qu'on parle.
Konuşmamız gerek.
Sarah! Il faut qu'on parle.
- Sarah, bir şeyler buldum.
Sarah, j'ai quelque chose.
- Art, bekle bir saniye.
- SARAH : Art, une seconde!
Pekala.
SARAH : OK.
Hey Art.
SARAH :
Sarah, bir gelir misin?
Sarah, viens là.
- Sevişecek birini istiyordur.
SARAH : Il voulait un joujou?
- Aklım başımda Sarah.
- Je suis confus, Sarah.
Örnekler Sarah'nın elinde olabilirdi. Ben...
Y a-t-il la moindre chance que Sarah ait toujours les échantillons, je...
Sen de en az onun kadar vahşisin, Sarah.
T'es aussi forte qu'elle, Sarah.
- Sarah gibi koktuğunu sanıyordum.
Je pensais que tu sentirais comme Sarah.
Sarah Manning.
Sarah Manning.
Sen Sarah mısın?
Êtes-vous Sarah?
Bunun tek bir anlamı var, Sarah.
Cela ne peut signifier qu'une chose, Sarah.
Sarah?
Sarah?
Sarah, ben Art.
Sarah, c'est Art.
- Sizin için ne yapabilirim?
Que puis-je faire pour vous? Sarah m'a dit de...
- Sarah başım derde girerse buraya gelebileceğimi söyledi.
Venir ici si j'avais des problèmes.
- Sarah ile mi beraberdin?
Vous avez rencontré Sarah?
- Sarah yalan söylüyor.
Sarah ment.
Ben senin karşı koyabileceğin biri değilim, Sarah.
Tu ne peux pas me battre.
- Sarah. - Evet.
Sarah, oui
Halton Polis Departmanı'nda arkadaşlarım var. Sarah'yı arıyorlar.
J'ai des amis à la police de Halton, et ils regardent.
Sarah'nın bazı giysilerinin içinde olduğu eski bir kutu olacak. İşte.
Je crois qu'il y a une vieille boite avec des vêtements de Sarah ici.
Ben binbaşıyım, Sarah.
Je suis un major Sarah.
Ordu... Sadece başka bir aile, Sarah.
Les militaires... sont juste un autre famille.
- Sarah çok mutlu görünüyor.
Sarah à l'air si heureuse.
Helena'yı sana Sarah'yı rahat bırak diye getirdim.
Je t'ai amené Helena, pour garder Sarah en dehors de la table.
Sarah Manning'e zarar gelmeyecek, söz veriyorum.
Et Sarah Manning ne sera pas blessée, je le promets.
Sarah, sanırım sen de kurumsallaştırıldın.
Je crois que tu es aussi institutionnalisée.
- Sarah da kim?
Qui est Sarah?
Sarah'ı nereden biliyorsun sen?
Qu'est-ce que tu sais sur Sarah?
Sarah Manning ile görüştüm.
J'ai rencontré Sarah Manning.
- Sarah!
[TAPE A LA PORTE] ARTHUR :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]