Sears translate French
222 parallel translation
20 yıl önce, şapkasını bir "Sears Roebuck" kataloğundan seçerek alan bir kızı uygarlaştırabileceğimi düşünmekle büyük bir hata yapmışım.
Il y a 20 ans, j'ai bêtement cru que je pourrais civiliser une fille qui achetait ses chapeaux par catalogue.
- Eski bir Sears, Roebuck.
Mais non! C'est de la camelote.
Pinky, benim yepyeni Sears-Roebuck flütümü parçala da... senin gözlerini şişten geçireyim.
Abîme mon nouveau Sears-Roebuck, Pinky, et je t'embroche les yeux sur les cordes.
Sears Roebuck'e geri dön sen!
- Arrétez vos suppositions!
Bu kaçıncı devriyeniz, Bay Sears Roebuck?
Dis-moi, combien tu as fait de patrouilles?
"Hayır, bayım. Sears ve Roebuck'de..." "... daha iyi bir elektrikli süpürge bulabilirsiniz. "
" Non, achetez vos aspirateurs chez Sears et Roebuck, ils sont moins chers.
Şu yeni kurulan Sears ve Roebuck firması
La compaanie Sears and Roebuck
Affedersiniz. Benim adım Sears. Eugene Sears.
Excusez-moi, je m'appelle Eugene Sears.
Bu Bay Sears, bu da Bay Hollander. Nasılsınız Bay Sears?
Je vous présente M. Sears, et M. Hollander.
Sanırım şu Sears denen adamla temasa geçmem gerekecek.
Il va falloir que je contacte ce gars, Sears.
Sears ve Roebuck katalogundakine benzemediği kesin.
Elle ne ressemblait pas à ça sur le catalogue.
Sears ve Roebuck katalogunu getir.
Le catalogue.
- Rahat. Her şeyi Sears ve Roebuck mağazalarından aldılar.
- Ils ont tout eu chez Sears et Roebuck.
Şu tatlı askerler Sears Roebuck'da karartma perdeleri bulabileceğimizi söylediler.
Ce gentil soldat a dit qu'on pourrait en acheter qui bloquent la lumière.
Başkanımız Bay Hunt Sears tarafından gösteriden hemen önceki resepsiyona davetlisiniz.
Notre président, M. Hunt Sears, vous invite tous à une réception avant le spectacle.
Sonny, bak bu adam Hunt Sears.
C'est Hunt Sears, pas un larbin.
- O adamı görecek kadar formda değilsin.
T'es pas en état de voir Hunt Sears.
Bu öğleden sonra Bay Sears ile bir görüşme ayarlayabilirim.
Je fixe un rendez-vous avec le secrétaire...
- Bay Sears, Joanna Camden buldozerin yanında bizi bekliyor.
M. Sears, Joanna Camden attend près du bulldozer.
Devamını da anlatmamı isteyebilirsiniz, Bay Sears.
- Autant tout vous dire.
Resepsiyondaki tartışmanız hakkında bir şeyler söylemek ister misiniz, Mr. Sears? - Ne konuşuyordunuz?
Voulez-vous parler de votre altercation avec Steele, M. Sears?
Bu haber departmanıydı, Bay Sears.
Il s'agit du service des informations.
Ismarladığım Sears Roebuck daha yeni mi geldi?
- Vous avez reçu ma commande?
Tanrım Sears.
Mon Dieu, Sears.
Sears James, son söylediklerine katılacak... canlı kimse kaldığını hiç sanmıyorum.
Sears James, j'imagine qu'il n'y a pas un homme en vie... qui a jamais eu le dernier mot avec vous.
Sears bunu söylemem için beynimi yıkardı, ama sanırım, tehlikedeyiz.
Sears me tuerait s'il m'entendait, mais je pense qu'on est en danger.
Ve şu kibirli ve güçlü Bay Sears James.
Trop de ce prétentieux M. Sears James.
- Sears'ın önüne.
- En avant de Sears.
Hayır, seni haylaz. Bu Sears.
Non, fripouille.
Çok endişelenmiştim.
C'est Sears. Je suis inquiet pour lui.
Sears haklı.
Sears avait raison.
Bu hafta Sears kataloğu çıktı da biraz baskı altında hissediyorum.
En ce moment, je livre des catalogues et c'est assez fatigant.
Sears'ın en iyi metrik alet takımı.
Un jeu des meilleurs outils Black et Decker.
Sears hakkında ne yapacağımı bilemiyorum.
Je ne sais pas quoi faire à propos de Sears.
Fakat Sears konusunda ne yapacağımızı bilmiyorum.
Mais je ne sais pas quoi faire à propos de Sears.
Ama bu noktada, Sears ve K-Mart marketlerinde... albüm satılmayacak.
Les chaînes Sears et K-Mart ont refusé de vendre l'album.
- Ben, Sears and Roebuck değilim. - "Ben, Sears and Roebuck değilim." Ama değilim.
Je ne suis pas M.Bricolage.
Sears mağazasından.
Chez sears, le grand magasin américain.
Sears ve Roebuc satış yapar.
Roux et Combaluzier montent.
Haydi canım, akıllıca karar verip de o araziyi nasıl satın almadığını anlat. Hani daha sonra, bir enayi oraya Sears Kulesi'ni inşa etti.
Allez, parle-lui de la fois... où tu as finement refusé d'investir dans le terrain... qu'un pigeon a choisi pour construire la tour Sears.
Ve yerel bir haber kısa süre önce olası bir facia son anda önlendi. Hıçkırıklar içinde ağlayan bir kadın, kudurmuş iki çocuğu ile Sears Kulesi'nin tepesine tırmandı.
En bref, la tragédie a été évitée il y a quelques minutes, quand une femme en pleurs et ses 2 enfants ont été empêchés de sauter de la tour Sears.
Bak ne diyeceğim. Bunu Sears'a geri gönder.
Retourne ce flingue à l'envoyeur.
Bunu Sears'a geri verir misin?
Retourne ca à l'armurier.
Sears'taki kadın dedi ki ; Liz Taylor'ın Oscar töreninde giydiği elbisenin aynısıymış.
La dame de chez Sears a dit que c'est la même robe que Liz Taylor a portée aux Oscars.
Bakın Bay Sears... derhal cevap vereyim : "Hayır."
La réponse immédiate est non.
Affedersiniz hanımefendi. Eugene Sears denen adam hala burada mı?
Eugene Sears est toujours là?
- Bay Sears?
- M. Sears?
Resepsiyondayken Sears'a ne dedi?
Qu'a-t-il dit à Sears?
Adım Sears James.
- Je suis Sears James.
- Lütfen Sears.
- S'il te plaît, Sears.
Kesinlikle Sears'tan değil.
Pas acheté chez Sears!