English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sergeant

Sergeant translate French

139 parallel translation
Brave Sergeant, Montfermeil'de.
"Le Brave Sergent", à Montfermeil.
- [Sergeant] Dalrymple?
. - Dalrymple? .
Sergeant'in ne dediğini duydun.
Ton ami croit pouvoir te reprendre? Je n'en sais rien.
- Peki Sergeant.
Vous gâchez le tableau.
- Bilmiyorum. - Sergeant! - Selam.
C'est une histoire difficile à comprendre.
Şey, bilmiyorum. Eğer mükemmel erkekler Sergeant gibi bütün gün boyunca barakalarda çürüyorsa...
A moins que tu préfères un type comme ce sergent... qui fait sans arrêt du pas cadencé en caserne.
Francesca ve Sergeant beni takip ettiler.
Francesca et le sergent arrivent.
Çavuş Mizakowski.
Sergeant Mizakowski.
- Bir dakika.
- Une minute, sergeant.
Sergeant Menzies bunu size vermemi istedi.
Le sergent Menzies voulait que je vous donne ça.
Hayır, Sergeant!
Non, Sergent!
Sergeant Menzies'i iste.
Demandez le sergent Menzies.
Sergeant Menzies.
Sergent Menzies.
Sergeant...
Sergent...
Nerede imiş. Kümesteymiş, efendim.
Sergeant, nous avons trouvé le corps, monsieur.
Verdiğim besinlerin içeriği değişikti ve hepsini ben kendim elden geçirmiştim.
Sergeant Theron savourera les coqs, bien évidemment. Et je serai content de cela. J'ai élevé ces poulets particuliers avec un nouveau régime particulier.
Bir tek şey dışında, yani.
Sergeant Theron me demanda la liste des ingrédients que j'utilisais
Sergeant Rutledge, savunma talebiniz nedir?
Sergent Rutledge, comment plaidez-vous?
Sergeant Yard'a şimdi çavuşum tarafından kayın pederimin kız kardeşini anlatıyordum.
Je parlais au sergent Yard du beau-père de ma soeur du côté de mon sergent.
Sergeant Pepper'ın ardından, dilediğimizi yapma hakkına sahiptik. Çünkü başarılı olmuştuk.
Pour Sergeant Pepper, on a eu un permis de tuer, si j'ose dire, à cause de notre succès.
Ot çektiklerini biliyordum. Sergeant Pepper'ın kayıtları sırasında bile... ne yaptıklarından çok emin değildim.
Ils fumaient de l'herbe, mais même pendant Sergeant Pepper, je ne savais pas trop ce qu'ils faisaient.
Çavuş, dostumuzun kendi seçim bölgesine giden yolu sormak için arabasını durdurduğuna inanmaya isteksiz gibi.
Le sergeant hésite à croire que notre ami a arrété sa voiture pour demander le chemin vers sa propre circonscription.
Nöbetçi polis beni aradığını söyledi.
Desk Sergeant m'a dit que vous me cherchiez.
Yani, iki tane Darrin Stevens var, Dick York, Dick Sargent.
Enfin, Jean-Pierre est joué par 2 gars : Dick York, Dick Sergeant.
Dick York, Dick Sargent, Sergeant York.
Dick York, Dick Sergeant... Sergent York.
- Sadece "Teşekkürler, Çavuş" de.
- Tu dis, "Merci, Sergeant."
- Teşekkürler, Çavuş.
- Merci, Sergeant.
Sizi temin ederim, Çavuş, alkol ya da uyuşturucu almış değilim.
Je vous jure, Sergeant. Je ne suis pas ivre, je n'ai pas pris de drogue.
Teşekkür ederim, Çavuş.
- Merci, Sergeant. Vous me reverrer plus.
Bu beni son görüşünüz olacak.
- La caution est de 300 $. - Merci, Sergeant.
Burası Çavuş 35. 205 ve Posta. İstikamet batı, parka doğru...
35 Sergeant. il se passe quelque chose par le parc!
- Ben Çavuş O'Meara.
- voici le Sergeant Thomas O'Meara.
Bak kim burada : Sergeant Stutter.
Voilà le bègue de service.
Çavuş Mike Watts, Yedek Kuvvet.
Comment ca va? Sergeant Mike Watts, Armée de Terre.
- Ne demek oluyor bu, çavuş?
Pourquoi cela, Sergeant?
- Çavuş Biber.
- Sergeant Pepper.
Asker! Öne çık ve eğil!
Ok sergeant, baisse tes pantalons et penche toi.
O zaman ya zamanın dışından ya da Sergent Pepper albümünden fırladın.
Donc vous êtes bien... hors du temps? Ou le Sergeant Pepper?
Nişancı Kulik Sergeant Yermakov 10 Mayıs, 2001 yılında tutsak alınan sokaktaki bir çatışmada Alkhan - Yurt'dan Uruss-Martan'a temel gıda transferi sırasında...
Soldat Kulik. Sergent Yermakov. Capturé le 10 Mai 2001, pendant un combat sur la route d'Alkhan Yurt à Urus Martan, Transport de marchandises.
Seni ne ilgilendiriyor, Sergeant? Binbaşı, bu benim param değil.
Sergent, pourquoi vous embêter pour lui?
Önce kendi insanlarım, sonra Çeçenistan'daki insanlar bu gerçek bir askeri eylem, hem de yasa dışı, Sergeant.
Mais pour mes gars en Tchétchénie. C'est une sacrée opération, une opération illégale, Sergent.
O zaman seninle burada oturmazdık, Sergeant. Neyin pazarlığını ediyoruz burada?
Je ne serais pas assis là, Sergent.
Moskova'da yetkili kişiler sana benim telefon numaramı verdiler Garanti sunmuyorum başka imkanın yok, Sergeant.
À Moscou, des gens sérieux vous ont donné mes coordonnées Sergent. et je ne donne pas de garanties. Vous n'avez pas le choix, Sergent.
Çavuş Huh, Koh Yong-man Lim Tae-soo, Kang Hyo-Yul, Lee Seung-chul.
Sergeant Huh, Koh Yong-Man. Lim Tae-Soo, Kang Hyo-Yul.
Sergeant Thompson'a telefon et, olur mu?
Dites au sergent Thompson devenir.
Sergeant!
J'ai commencé comme femme de chambre.
Minnettarım memur bey.
J'admire cela, sergeant.
Sanırım Anlattıklarımın basitliği, görünüşte aptalca oluşu, ilk kuşkularının biraz insafsız olup olamayacağı konusunda onu meraklandırdı.
Ne trouves-tu pas cela un peu étrange pour une femme de partir sans sa valise et son sac à main Je suis célibataire, sergeant. Et je ne sais pas comment une femme doit se comporter.
Onu nazikçe götür, Sergeant.
Allez-y doucement, sergent.
- Teşekkürler, Sergeant.
Merci, sergent.
Paul?
" Sergeant O'Neil wartet im Lehrerzimmer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]