Serie translate French
9,843 parallel translation
Ben şu eski televizyon programından bahsediyordum.
Je parlais de la vieille série télé.
- Tabii ya. Bilmez miyim onu.
Bien sûr, je connais cette série.
- Evet. İyi bir program.
- Bonne série.
Ya da hiç B filmi izlemedi
N'a jamais vu de série B
Çağırıldığım son seçme ise gençler için bir dizi Dangerous Minds ve The O.C. karışımı bir şeydi.
Ma dernière audition était pour une série pour ados. Un mélange de "Esprits Rebelles" avec "Newport Beach".
Yazarın dediğine göre dizinin ana karakteri bir polis, Afganistan'da mayına basıp bacaklarını kaybetmiş.
Ce type a écrit une série sur un flic qui perd ses jambes en Afghanistan.
Dünyayı sikine takmayan, sinirli, eve gelip ailesiyle vakit geçiren,
Je lui ai dit que ce serait plus original, une série sur un flic qui s'en fout.
Böyle bir hikaye yaz, adına tören düzenlerler.
écris une série là-dessus et toute la police t'ovationnera.
Gösteri atları üzerine bir seri hazırlıyorum.
Je fais une série sur les poneys de concours.
- Hangi banka?
Les numéros de série correspondent. - Quelle banque?
Siz ikiniz bir dizi felâket olayının tek tanıklarısınız.
Vous êtes les 2 seuls témoins d'une série d'évènements catastrophiques.
Tam anlamıyla anlamadığımız bir dizi durum için mi?
Pour une série de circonstances dont ne nous comprenons rien?
Bu seri numaralarla uyumlu sürücüler hangi gemilere kurulmuş?
Les moteurs avec ces numéros de série, étaient installés sur quels vaisseaux?
NETFLIX ORİJİNAL DİZİSİ
UNE SÉRIE ORIGINALE NETFLIX
Seri numarası falan da yok ha, bağlantım böyle delikanlıdır.
Pas de numéros de série, tout a été arrangé avec mon contact.
Adam öldürmedin. Seri katil falan değilsin.
Vous n'êtes ni un assassin ni un tueur en série.
Güneş patlamaları 12 ila 15 saat sonra bizi vuracak. Önce elektromanyetik bozulma şeklinde başlayıp tam olarak şiddetlendiğinde çok daha korkunç bir hale bürünecek.
Et cette éruption solaire nous frappera dans environ 12 à 15 heures à partir de maintenant, en commençant par une série de perturbations magnétiques qui amènera à quelque chose de bien plus sinistre lorsque que le plus gros de l'éruption frappera.
Massachusetts sınırlarındaki birçok soygunla ilgileniyorduk.
On a travaillé sur une série de cambriolages près du Massachusetts.
Seri numarası, First Cambridge bankası... müdür yardımcısı Perry Shaw'a kayıtlı.
Le numéro de série de celui ci est enregistré par un assistant directeur de la First Cambridge bank, Perry Shaw.
Parçalarda seri numarası da yok.
Pas de numéros de série sur les pièces.
Jeffrey Dahmer bir kitle katiliydi.
C'était un tueur en série.
Ama diğer yandan, bir seri Elf katilini temizlemek önceliklidir.
Prendre un elfe tueur en série, en revanche, est une priorité.
Hiç doğaüstü dönem dizisinde çalıştın mı?
Tu as déjà bossé sur une série paranormale?
Seri katillerin % 95'inde bulunan üç ortak özellik.
Trois caractéristiques comportementales de tueurs en série :
John, seri katil davranışlarıyla alakalı bir sürü tahminin var ama tahmin sadece tahmindir. Sadece olabilecek şeyleri gösterirler, kesin olacakları değil.
John, tu dégages de nombreux indicateurs typiques des tueurs en série, mais... en fait, ces indicateurs ne font que... indiquer ce qui pourrait arriver, pas ce qui arrivera.
Aptal herif, bu kasabanın ihtiyacı olan son şey bir seri katilin yarattığı panik dalgası.
Mais quelle connerie... La dernière chose dont on a besoin, c'est de semer la panique d'un tueur en série.
Onların hikâyeleri muhtemelen seri katillerle başladı.
Ces légendes s'inspirent d'histoires de tueurs en série.
Ted Bundy seri katil olarak adlandırılan ilk kişi.
Ted Bundy... dont les gestes... ont donné origine au terme "tueur en série"... avait dit, un jour, après qu'il avait tué quelqu'un...
Seri katiller, periler büyücülük ve halk masalları.
Tueurs en série... contes de fées... sorcellerie... contes populaires...
- "Canı Gönülden" Bayılıyorum o programa.
"Comme Frasier". J'adore cette série. Ils sont là.
Kesinlikle, ben de bulabildiğimin en büyüğünü seçtim bir haneye tecavüz zinciri, hepsinin de işleniş şekli aynıydı.
Exactement, j'ai choisi la plus compliquée possible : une série d'effractions, qui avaient toutes le même mode opératoire.
"Seks ve Şehir" tek bir dizi.
"Sex and the City" est une seule série.
"Seks" ve "Şehir" diye iki ayrı dizi değil.
Ce n'est pas une série appelée "Sex" et l'autre "The City".
Tahminimce taşların trollere dönüştüğü bir mitolojisi olan İzlanda'da çekiliyor ama dikkat dağıtmak için öyle yapmışlar çünkü seri katil filmi.
Ça se passe en Islande avec, je suppose, cette mythologie où les pierres se transforment en trolls, mais c'est une diversion, car c'est un tueur en série.
Taşlarla ilgili, bilmiyorum. Tahminimce taşların trollere dönüştüğü bir mitolojisi olan İzlanda'da çekiliyor ama dikkat dağıtmak için öyle yapmışlar çünkü seri katil filmi.
Ça parle de pierres, ça se passe en Islande, avec cette mythologie où les pierres se transforment en trolls, mais c'est une diversion, c'est un tueur en série.
Hayır hayır. Senaryondan kullandığımız tek şey cadıların seri katilin cinayetlerinden ötürü suçlanması. Bu yüzden hikayeyi sen yazdın.
La seule chose qu'on garde dans ton scénario, c'est le fait qu'on accuse les sorcières des meurtres du tueur en série, donc on met "Idée originale".
Bu yüzden programa başka bir hikaye açığı daha eklenmesin.
- une incohérence de plus dans la série.
Dizimizin senin standartlarına uymadığına dair hiçbir fikrim yoktu.
J'ignorais que notre série te décevait à ce point.
Ben sadece iyi bir dizi çektiğimizi söylüyorum.
Je veux dire qu'on réalise une bonne série, mais...
Biz de sıradan dizi yapmaya çalışıyorduk. Bunu duymamız çok işimize yaradı valla.
On essayait de produire une série médiocre, mais ton opinion nous aide beaucoup.
Susan, mükemmel bir dizi çekmeye çalışmalıyız.
On devrait améliorer la série.
Neyi? Sopranos insanların unutacağı kabadayı adamlarının olduğu bir dizi olabilirdi ama bunu sanat eseri yaptılar.
- Les Soprano aurait pu être une série quelconque sur la mafia, mais c'est une oeuvre d'art.
Yani reytingler düştüğünde ve dizi iptal edildiğinde herkes farklı yollara gidecek tamam mı?
Si on perd des parts d'audience ou que la série est annulée, on partira tous dans des directions différentes.
Dizide her seferinde yaptığı yorum tamamen yanlış.
Toutes ses suggestions pour la série sont hyper mauvaises!
Dizinin yapmacık kalitesinin farkında değil.
Il ne comprend pas le charme kitsch de la série.
"1930'lu yıllarda, araştırmacılar hastalıklı beynin devrelerini yeniden yönlendirmek amacıyla bir dizi sözde şok terapisi deneyi yapmaya başladı."
Dans les années 30, les chercheurs ont commencé à expérimenter une série de soi-disant thérapies de choc destinées à guérir un cerveau malade...
Televizyon odasındasın, en sevdiğin programı izliyorsun. O da ne?
- Dans la salle commune, tu regardes ta série préférée.
Bölüm "Mevzu Büyük" Çeviri : eşekherif Orhun Ergül.
UNE SÉRIE ORIGINALE NETFLIX
Her zamanki gibi zahmete girip seri numarasını sildim.
Comme toujours, j'ai pris la peine de limer le numéro de série.
Hayat, anlamsız ve amaçsız olaylar dizisinden ibaret.
La vie est juste une série d'événements sans signification ou de plan, vous voyez?
Çok severim o diziyi.
L'actrice de The Shield. J'adore cette série. Okay, ouais.