Sets translate French
78 parallel translation
Üç sette bitirirsem, zamanı...
Si je peux finir le match en trois sets...
İlk iki seti çok çabuk aldı.
3e set. Guy Haines a aisément gagné les deux premiers sets.
Bay Haines 2-1 önde.
M. Haines mène 2 sets à 1.
Tabii, gidip birkaç set oynayıp göbeği eritirsin.
Bien sûr, quelques sets, ça détend.
Billie Jean King düz setlerde yem oldu Laver ilk seti aldıktan sonra pestile çevrildi Pancho Gonzalez voleleri ve ters vuruşlarıyla mükemmel servisler atarken ağdan emilip iki dakikada yutuldu.
Billie Jean King mangé en deux sets secs. Laver complètement étouffé après le gain du premier set. Et Pancho Gonzales, servant comme jamais, avec de superbes volées et des retours décisifs en revers, a été sucé à travers le filet lors de la balle de match, et entièrement avalé en tout juste deux minutes.
... round the clock, plus a 153 sets in eyes top a P.M.A. Willmer.
... round the clock, plus a 153 sets in eyes top a P.M.A. Willmer.
Onları masa örtüsü olarak kullanmazsak kız kardeşin asla anlayamaz.
T'en sers pas comme sets de table et elle verra rien.
Üçe, iki mi?
C'est en 2 sets gagnants?
Set ve kostüm :
Sets and costume :
- Joe Papp size yemeğe gelince annen şu resimlerimi tabak altlığı olarak kullanır mı?
Si Joe Papp venait dîner, pourrait-on les utiliser comme sets de table?
Üçlü set sayısı.
Trois sets à zéro.
Onu üç sette yendiğini duydum.
Et vous l'avez battu en trois sets.
... dört sette yendi. 6 / 1, 6 / 4, 4 / 6, 6 / 2.
... a été battu en quatre sets, 6 / 1, 6 / 4, 4 / 6, 6 / 2.
Üç set tenis oynamasına rağmen terlemeyen türden.
Le genre à disputer trois sets de tennis sans mouiller sa chemise.
Geordi tüm setlerde beni yendi.
Geordi m'a battue en deux sets.
İşte dilimin Ray. Siz sipariş verecek misiniz yoksa dekor musunuz?
Vous allez commander, les gars, ou vous voulez juste colorier les sets de table?
Bergdorf'ta gözüme kestirdiğim ipek örtülerden almışsın.
Tu as les sets de table en soie que j'ai vus chez Bergdorf.
- Ve onlar da servis altlıkları.
- Et ça, ce sont les sets de table.
Ve aptallık, maçı set vermeden kazandı.
Et la bêtise l'a emporté en 3 sets secs.
Biliyor musun, yerleşimine bayıldım.
J'adore vos sets de table.
"Let There Be More Light", "Set the Controls for the Heart of the Sun", gibi şarkıları bilirsiniz.
Let There Be More Light, Sets the Controls for the Heart of the Sun :
Sen iki set oynayıncaya kadar ben bitiririm.
Ca va me prendre le temps que vous mettez à jouer deux sets.
Tabak altlığım var mı?
J'ai des sets de table?
Dragomir dördüncü sette 5-4 önde. Haydi Peter.
Dragomir mène cinq jeux à quatre dans le quatrième set et par deux sets contre un.
Setlerde 3-2 : 6-4, 4-6, 2-6, 7-5, 6-4.
Trois sets contre deux 6-4, 4-6, 2-6, 7-5, 6-4.
Adamım, Roddick, Jake Hammond'a dört sette kaybetti.
Mon vieux, Roddick a perdu aux mains deJake Hammond en quatre sets.
Peter set vermedi.
Des sets consécutifs, mon vieux.
Ama neden? Zor set kaybediyor.
Elle n'a presque pas perdu de sets.
İki set aldı, sonra tamamen dağıldı.
Il devançait par deux sets, et puis il s'est complètement dessoufflé.
Colt set vermeden kazanıyor :
Colt gagne trois sets à zéro.
İki set gerideyim.
- Je perds par deux sets.
Bayanlar baylar, oyun tekrar başlıyor, Hammond... setlerde 2-0, oyunda 1-0 önde.
Mesdames et Messieurs, le match se poursuit, Hammond mène... par deux sets à zéro et par un jeu à zéro.
Beşinci sete her an girebiliriz, Jake Hammond'ın yerinde olsaydım, bırakır giderdim.
On va peut-être aller en 5 sets, et si j'étais Jake Hammond... je voudrais en finir immédiatement avec tout ça.
- T Shirt'ler, kuponlar, - Çocuklar için oyuncaklar. - Fast Food yerlerinde verilenler,
Sur les tee-shirts, les bons de réductions, les jouets pour enfants, les cadeaux des fast-foods, les sets de table...
Hayır dostum. Ara sıra geliyor.
Il y a de bons sets.
- Rincon'a mı?
Il y a de beaux sets.
En iyi oyununu hep kendi sahasında oynuyor, ve her zaman arka kapıyı kullanıyor.
En deux sets c'est terminé. Et toujours par la porte de derrière.
- Masalara koymak için Sevgililer Gününün tarihini basıyorum ve 2000 yıl öncesine falan dayanıyor.
J'ai fait imprimer l'histoire de la St-Valentin sur mes sets de table. C'est une tradition vieille de 2000 ans.
Touluse-Lautrec'den aldığım mendiller.
Les sets de table Toulouse-Lautrec.
Beş setlik maçtan sonraki bir tenisçi gibi ter içindeydim.
Je transpirais comme Roger Federer après un match de tennis en 5 sets.
- Bej rengi servise uyuyor.
- Le beige ira mieux avec les sets de table.
Demek o yemek takımını alırken paramı boşa harcamışım.
J'ai gaspillé mon argent avec ces sets de table.
Takımlar üç set oynayacaklar.
Les équipes vont jouer trois sets.
Sadece setler arasındaki içkilerde iyiyimdir.
je ne suis bonne qu'à boire un cocktail entre deux sets.
Set arasındayız şimdi.
Nous sommes entre deux sets.
* Beni mutlu eden, özgür bırakır seni * * Tam olarak bildiğin için, teşekkür ediyorum sana * * Ne ister bir kız, neye ihtiyaç duyar *
whatever makes me happy sets you free and l'm thanking you for knowing exactly what a girl wants what a girl needs whatever keeps me in your arms
Üç duruşmaya karşı ikiyle seni yenmiştim.
Je t'ai battu trois sets à deux.
Yurtdışı seyahatlerinin birinde mi?
Pendant un de tes voyages jet-sets internationaux?
Set skoru, 2-1.
Le score est de 2 sets à 1 pour Guy Haines.
- Arka arkaya üç sette seni yendim.
- J'ai gagné trois sets d'affilée.
Set vermeden babasını yendi.
Il a tué le père... 3 sets consécutifs.